Connect with us

Haberler

Ulusoy ve Varan’dan 30 milyon Euroluk dev yatırım

Published

on

Karayolu yolcu taşımacılığında liderlik hedefi ile çalışmalarını sürdüren Ulusoy Global Yatırımlar Holding, yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. 2013’ü büyüme yılı ilan eden holding, Ulusoy ve Varan için yıl sonuna kadar 30 milyon Euroluk yatırım kararı aldı. Otobüs dünyasının prestijli markası İspanyol Irizar’ın en yeni teknolojiyle donatılan 50 otobüsünü filosuna katan Ulusoy ve Varan, 15 metrelik devasa araçlarında, Türkiye’de ilk defa tek seferde 58 yolcu taşıyacak. Sektörün iki dev ismi, bu yıl 6 milyonluk yolcu taşıma hedefini aşmayı hedefliyor.

 Ulusoy

Taşıma, otomotiv, turizm, denizcilik ve enerji sektöründe hizmet veren Ulusoy Global Yatırımlar Holding, sektördeki atılımlarını yeni yatırımlarla sürdürmeye devam ediyor. Karayolu yolcu taşımacılığında Ulusoy ve Varan markaları ile sektöre birçok yenilikçi projeyi hayata geçiren holding, sektördeki liderlik hedefi için yatırımlarını artırma kararı aldı. 2013 sonuna kadar Ulusoy ve Varan için 30 milyon Euroluk yatırım kararı alan holding, filosuna 50 yeni otobüs katacak.

 

15 METRELİK DEVASA OTOBÜS 58 YOLCU TAŞIYOR

Filoya katılan otobüslerin en yenilikçi teknolojilere sahip olduğunu belirten Ulusoy ve Varan Otobüs Grubu Genel Müdürü İmran Okumuş, “Türkiye’de ilk kez 15 metrelik otobüslerle filomuzla daha fazla yolcuyu tek seferde taşıyabileceğiz. 58 yolcu taşıma kapasitesine sahip olan modelimizde yolcular 2+2, diğer modelde ise 2+1 seyahatlerini gerçekleştirebilecekler. Avrupa’da yaygın olarak kullanılmaya başlayan filomuzdaki yeni otobüsler konfor açısından da oldukça rahat. Akaryakıt tüketimi konusunda da hayli tasarruf edip, daha çevreci bir marka olmamızı sağlayacak olan otobüsler, motorlarına müdahale edilmeden 2 milyon kilometre yol gidebiliyor” açıklamasını yaptı.

 Varan

SEYAHATLERE ALKOLMETRELİ GÜVENLİK

Karayolu yolcu taşımacılığında önceki yıllara nazaran daha büyük bir yatırım planı ile hareket ettiklerini söyleyen İmran Okumuş filoya katılan Irizar otobüsleri, diğerlerinden ayıran en büyük özelliklerinden birinin alkolmetreye sahip olduklarını belirterek, “Sektörde ikram ve güvenlik standartlarını yükseltmek için gerçekleştirdiğimiz girişimlere, filomuzun yeni üyeleriyle farklı bir açılım daha getirdik. Ulusoy ve Varan olarak güvenlik bizim için her zaman birincil öncelik. Şoförler direksiyon başına geçtiği andan itibaren, alkolmetre cihazını üflemediğinde, yeni otobüsler çalışmıyor. Öte yandan diğer araçlarımızda olduğu gibi, 7 gün 24 saat seyir halindeyken bile hareket merkezimizden 7-24 hız kontrolünden mekanik fonksiyonlarına kadar takip edilecek ve her sefer öncesinde tam bir teknik kontrolden sonra harekete geçecek. Güvenliğin yanı sıra yeni araçlarımız, arka koltuklara konumlanan 13 inç büyüklüğündeki dokunmatik ekranları sayesinde seyahatleri daha eğlenceli kılacak. Ulusoy ve Varan olarak amacımız, yeni uygulamalarımızla kusursuz hizmeti sunup, maksimum yolcu memnuniyeti sağlamak” dedi.

 

“FARKLI BİR KONSEPTE HAZIRLANIYORUZ”

Yeni yatırım kararı hakkında da bilgi veren İmran Okumuş, karayolu yolcu taşımacılığı pazarının 2 premium markası Ulusoy ve Varan’ın sektördeki liderlik hedeflerine ulaşmaları için bu yatırımın hayli önemli olduğuna değinerek, 2012’de başlatılan dönüşüm çalışmaları sonucunda yüzde 300’lük bir büyüme yakaladıklarını söyledi. Okumuş, “Bu yıl büyümemizi yeni yatırımlarla sürdürme kararı aldık. Bu önemli dönüşüme de ilk filomuzu yenileyerek başladık. Filo yaş ortalamamızı 2 yıla kadar gençleştirdik. Otobüs tercihimizi pazarın prestijli markası İspanyol Irizar’dan yana kullandık. Şu anda kullanılan otobüslere nazaran hem kapasite hem de donanım olarak çok daha güçlü 2 farklı modelin, 10 tanesi Türkiye’ye ulaştı. Yıl sonuna kadar bu rakamı 50’ye ulaştıracağız. Ulusoy ve Varan olarak, hayata geçirdiğimiz ve geçireceğimiz yenilikçi hizmetlerimizle, daha konforlu, farklı bir konseptte hizmet vereceğiz” dedi.

 

“YOLCU TAŞIMA REKORUMUZU EGALE EDECEĞİZ”

Sektördeki gelişmeler hakkında da bilgi veren İmran Okumuş, son dönemdeki doluluk oranının yüzde 30-35’i geçmezken, Ulusoy ve Varan’ın yol ortalamasında % 80’in üzerinde olduğunu vurgulayarak; “Ankara, Ege ve Karadeniz’de yüzde 95’lere ulaşan doluluk oranlarla hizmet veriyoruz. Yeni otobüslerimizle de kapasite sorununu tamamen çözüyoruz. Trakya, Batı Karadeniz, İç Anadolu bölgelerinde yeniden yapılanmalara giderken, Akdeniz’de ciddi bir büyüme yakaladık ve 13 yeni terminal daha açtık. Her ne kadar Ramazan ayı döneminde yolcu talebinin düşeceğine dair görüş ve endişeler olsa da, Ramazan bereketinin farklı olduğunu düşünüyoruz. Ulusoy ve Varan olarak 2013 yılı sonunda geçtiğimiz yılki 6 milyonluk rekorumuzu egale edip, 7 milyon yolcu taşımayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

 

 

 

Ulusoy ve Varan Hakkında:

Geçtiğimiz yıl Ulusoy Global Yatırımlar Holding’in VARAN’ı bünyesine katmasıyla, Ulusoy Global Yatırımlar Holding’in çatısı altında bir araya gelen ve halihazırda yollarına ayrı ayrı güçlenerek devam eden, Türkiye’nin yolcu taşımacılığı alanındaki köklü isimleri ULUSOY ve VARAN’ın Türkiye genelinde 550 bilet satış ofisi bulunuyor. 1.200’ü aşkın personeli ile hizmet veren, karayolu yolcu taşımacılığı pazarının yüzde 10’una sahip olan Ulusoy ve Varan’ın toplam 450 otobüs, 150 servis aracı bulunuyor. Özel kalkış terminalleri, ücretsiz otopark hizmetleri, bazı seferlerinde sıcak yemek ya da açık büfe kahvaltı servisleri, kişiye özel TV, internet bağlantısı, uydu ve cep telefonu kullanımının serbest olduğu, yılda 6 milyonun üzerinde yolcu taşıyan Ulusoy ve Varan’ın Marmara, Ege, Akdeniz, Orta Anadolu, Karadeniz ve bölgelerinde 60’ın üzerinde güzergahı bulunuyor. Ulusoy ve Varan’ın Avusturya, Macaristan, Almanya, Bakü, Tiflis, Yunanistan ve Batum’a düzenli sefer düzenliyor.

 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler