Connect with us

Haberler

Türkiye bilişim pazarı 56 milyar TL büyüklüğe ulaştı

Published

on

 

İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması sonuçlarına göre ilk üç sırada Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone yer aldı. Araştırmada ayrıca şirketler donanım, yazılım ve hizmet gelirlerinin yanı sıra faaliyet alanlarına göre dokuz temel kategoride plaket verildi.  “Bilişim 500”ün sonuçlarına göre Türkiye bilişim pazarı 2012 yılında yüzde 13,5 büyüdü. 2013 yılında ise bilişim pazarının 61,7 milyar TL olması bekleniyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer, yaptığı konuşmada firmalara siber güvenlik konusunda kendilerine yardımcı olmaları çağrısında bulundu. Sosyal medyada kişisel hakaret ve mağduriyetin mutlaka önlenmesi gerektiğini söyleyen Acarer, “BTK Başkanı olarak ben bile bu konularda çok çekiyorsam, vatandaş ne yapsın!” dedi.

 

Türkiye’nin en büyük ilk 500 bilişim şirketinin yanı sıra pazar verilerinin ve CEO’ların 2013 hedeflerinin açıklandığı “Bilişim 500 Töreni”, 24 Haziran 2013’te, Grand Cevahir Hotel’de gerçekleştirildi. Şirketlerin net satış gelirlerine göre sıralandıkları Bilişim 500’de ilk 10’da yer alan şirketler sırasıyla; Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, Avea, TTnet, Genpa, Teknosa, KVK Teknoloji, İndeks Bilgisayar ve Hewlett-Packard oldu.

 

Dokuz Temel Kategoride Plaket Verildi

Törende 2012 yılı net satış gelirlerine göre ilk 10’a giren şirketlerin yanı sıra, donanım, yazılım, hizmet ve özel bölüm başlıkları altındaki 68 kategorinin birincilerine plaket verildi.

Araştırma kapsamında geçen sene hayata geçirilmeye başlanan şirketlerin kategorilerini kendilerinin belirlediği uygulama bu sene de devam etti. Araştırmada şirketler donanım, yazılım ve hizmet gelirlerinin yanı sıra faaliyet alanlarına göre dokuz temel kategoride ödüllerini aldı.

 

Kategori birincileri ise şöyle belirlendi:

  • Türkiye merkezli üretici kategorisi: Karel
  • Uluslararası Türkiye dışı merkezli üreticinin Türkiye temsilcisi/satıcısı kategorisi: Alcatel-Lucent
  • Sistem entegratörü kategorisi: Ericsson
  • Hizmet sağlayıcı: TTnet
  • Telekom şirketi: Türk Telekom
  • Dağıtıcı kategorisi: Genpa
  • Bayi: Prota
  • Perakende zinciri: Teknosa
  • E-ticaret şirketi: Hızlıal.com

 

 

Bilişim Pazarı 2013’de 61,7 milyar TL Olacak

Araştırmanın Türkiye bilişim pazarına ilişkin ortaya koyduğu verilere göre 2012 yılında Türkiye bilişim pazarı yüzde 13,5 büyüyerek 56 milyar TL’yi oldu. Toplam pazarda telekom hizmetlerinin payı yüzde 57, BT donanımı ve Telekom donanımı pazarlarının payı yüzde 27, yazılım ve BT hizmetleri pazarının payı yüzde 16 oldu.  2012 yılı taşınabilir bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların satışları arttı. Veri merkezi ve bulut hizmetleri yavaş büyürken, mobil telefon hizmetlerinde ise rekabet devam etti. 2013 yılında bilgi teknolojileri pazarının 19,5 milyar TL, iletişim teknolojileri pazarının ise 42,2 milyar TL olacağı öngörülüyor. Pazarın 2012 yılına göre yüzde 10 büyümesi bekleniyor.

 

Acarer; “Siber güvenlik konusunda bize yardımcı olun”

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer, yaptığı konuşmada Bilişim 500 sonuçlarının sektörü daha iyi anlamak adına son derece önemli olduğunu belirtti. Analog yayıncılıktan sayısal yayıncılığa geçişle ilgili bir karar verileceğini hatırlatan Acarer, “Bu bantın en iyi şekilde kullanılması gerekir. Analog sistem yüzde 7’yi kapsıyor. Yüzde 93 uydu, kablo, internet gibi sayısal teknolojileri tercih ediyor. 400 megaherz’in tamamının sayısal teknolojiye verilmesi bir kıt kaynağın heba edilmesidir. Yeni nesil teknolojilere tahsis edilmelidir” dedi.  Yeni ve güncel bir kavram olarak siber güvenliğin de üzerinde duran Acarer, bilişim sektöründeki firmaların bu konuda kendilerine yardımcı olmaları çağrısında bulundu: “Siber güvenlik, saldırı yapmanın çok kolay ve ucuz, savunma yapmanın ise çok zor ve pahalı olduğu bir alan. Devletlerin savunma amaçlı saldırı yapma hakkı vardır deniliyor. Siber Güvenlik çok tartışılması gereken bir kavramdır. Bal Küpü sistemi, ana omurga sistemlere her gün ortalama 70 civarında saldırı tespit ediyor. Bu konunun uzmanlarının işin içine girmesi gerekiyor. Personelin nitelikleri, eğitim kriterleri belirlenecek. Önümüzde örnek alabileceğimiz belli bir sistem de yok. Çünkü her ülke daha yeni başlıyor. Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla firmalar kuruma yardımcı olmalı. Aksi takdirde, uygulamada sıkıntılar çıkar. Bize yardımcı olun. Sektör bu süreçte etkin şekilde yer almalıdır.”

Devletin en tepesinde siber güvenlik ihtiyacıyla ilgili çok önemli bir farkındalık bulunduğunu sözlerine ekleyen Acarer, siber güvenlik kurulunun geçtiğimiz yılın sonunda oluşturulduğunu hatırlattı. Ardından Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi’nin (USOM) kurulduğuna dikkat çeken Acarer, siber güvenlik eylem planının onaylandığını aktardı. Önümüzdeki dönemde siber güvenlik stratejisi kapsamında Siber Olaylara Müdahale Merkezi ve Ekipleri’nin (SOME) siber ortamlarda gerçekleştirilen olaylara anlık müdahale edilmesi için kurulacağı bilgisini verdi. Her kuruluşta siber güvenlik birimleri ya da kişiler tespit edileceğinin altını çizen Acarer, “Ardından bu birimlerde çalışacak personelin nitelikleri ve eğitimleri belirlenecek. Sertifikasyonları belirlenerek denetimleri yapılacak. Artık yepyeni bir pazar oluşuyor” şeklinde konuştu.

Siber güvenlik insiyatifinin çalışmalarının devam ettiğine dikkat çeken Acarer, sosyal medyada kişisel hakaret ve mağduriyettin mutlaka önlenmesi gerektiğini, sahte hesapların çok kolay çıkartılmasının önünün alınması gerektiğini vurgulayarak, “BTK Başkanı olarak ben bile bu konularda çok çekiyorsam, vatandaş ne yapsın” dedi.

Akıllı telefonlara büyük bir eğilim olduğunun altını çizen Acarer, 16 milyon ithal cep telefonunun şu anda yüzde 42’sinin akıllı telefon olduğunu, her türlü bilgiye ulaşılabilen akıllı telefonlarda bu sayının çok hızla artacağının gözlendiğini belirtti.

Acarer, Türkiye’de 12-25 yaş arası gençlerin telefonlarda artık konuşmadığını, sosyal medya aracı olarak kullandığını, internet kullanım süresinin 24 saat olduğunu ve Türkiye’nin İngiltere’den sonra interneti en çok kullanan ülke konumunda olduğunu da hatırlattı. BTK Başkanı, ara bağlantı ücretlerinin yüzde 20 oranında düşürüldüğü bilgisini de verdi. Buna göre, 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olmak üzere Avea için 3,70 kuruştan 2,96 kuruşa, Vodafone için 3,23 kuruştan 2,56 kuruşa, Turkcell için ise 3,13 kuruştan 2,50 kuruşa düşürüldü.

 “Kriz Dönemleri Aslında Birer Fırsat”

Bilişim 500 Töreni’nde konuşan Index Grup, Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik katılımcılar ile tecrübelerini paylaştı. Büyük başarılar için hedeften vazgeçmemenin önemine dikkat çeken Bilecik, başarıya giden yolda sabırla ilerlemek gerektiğini ifade etti. Bilecik, “Index Grup olarak tecrübenin satın alınamayacağını, global sermayeden faydalanmanın önemini ve kriz dönemlerinin aslında birer fırsat olduğunu öğrendik. Her gün değişimin kaçınılmaz olduğu sektörümüze yön vermek ve önümüzü görebilmek adına Bilişim 500 araştırmasın çok önemli olduğunu görüyoruz. Bugünden sonra tüm sektörümüz için aslında her şeyin yeniden başladığına inanıyor ve önümüzdeki yıla dair hedef yakalanmasını umut ediyoruz” diye konuştu.

 

 

En Önemli Sorun Nitelikli İnsan Kaynağı

 

Araştırma kapsamında ayrıca ilk 500’deki 446 bilişim şirketinin CEO’larının katılımıyla bir anket gerçekleştirildi. CEO’ların yüzde 60’ı 2013 büyüme hedeflerini artırdıklarını belirtirken hedeflenen sektörler arasından yüzde 52,6 ile kamu, yüzde 45,2 ile Telekom ve yüzde 44,5 ile finans ilk üçte yer aldı. Anket sonuçlarına göre şirketlerin yüzde 57’sinin AR-GE yatırımı yaptığı tespit edildi. CEO’lar en önemli sorunlarının başında yüzde 67,8’lik oran ile nitelikli insan kaynağı sıkıntısını belirtiyor. Markalaşma ve Pazarlama ise CEO’ların gündeminde yer tutan en önemli konu olarak dikkat çekiyor.

Continue Reading
Advertisement
1 Comment

1 Comment

  1. Emre

    4 Temmuz 2013 at 12:54

    Daha ayrıntılı bilgi için Karel’in resmi internet sitesine bakabilirsiniz; http://www.karel.com.tr

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler