Connect with us

Haberler

Türkiye bilişim pazarı 56 milyar TL büyüklüğe ulaştı

Yayın tarihi

-

 

İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması sonuçlarına göre ilk üç sırada Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone yer aldı. Araştırmada ayrıca şirketler donanım, yazılım ve hizmet gelirlerinin yanı sıra faaliyet alanlarına göre dokuz temel kategoride plaket verildi.  “Bilişim 500”ün sonuçlarına göre Türkiye bilişim pazarı 2012 yılında yüzde 13,5 büyüdü. 2013 yılında ise bilişim pazarının 61,7 milyar TL olması bekleniyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer, yaptığı konuşmada firmalara siber güvenlik konusunda kendilerine yardımcı olmaları çağrısında bulundu. Sosyal medyada kişisel hakaret ve mağduriyetin mutlaka önlenmesi gerektiğini söyleyen Acarer, “BTK Başkanı olarak ben bile bu konularda çok çekiyorsam, vatandaş ne yapsın!” dedi.

 

Türkiye’nin en büyük ilk 500 bilişim şirketinin yanı sıra pazar verilerinin ve CEO’ların 2013 hedeflerinin açıklandığı “Bilişim 500 Töreni”, 24 Haziran 2013’te, Grand Cevahir Hotel’de gerçekleştirildi. Şirketlerin net satış gelirlerine göre sıralandıkları Bilişim 500’de ilk 10’da yer alan şirketler sırasıyla; Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, Avea, TTnet, Genpa, Teknosa, KVK Teknoloji, İndeks Bilgisayar ve Hewlett-Packard oldu.

 

Dokuz Temel Kategoride Plaket Verildi

Törende 2012 yılı net satış gelirlerine göre ilk 10’a giren şirketlerin yanı sıra, donanım, yazılım, hizmet ve özel bölüm başlıkları altındaki 68 kategorinin birincilerine plaket verildi.

Araştırma kapsamında geçen sene hayata geçirilmeye başlanan şirketlerin kategorilerini kendilerinin belirlediği uygulama bu sene de devam etti. Araştırmada şirketler donanım, yazılım ve hizmet gelirlerinin yanı sıra faaliyet alanlarına göre dokuz temel kategoride ödüllerini aldı.

 

Kategori birincileri ise şöyle belirlendi:

  • Türkiye merkezli üretici kategorisi: Karel
  • Uluslararası Türkiye dışı merkezli üreticinin Türkiye temsilcisi/satıcısı kategorisi: Alcatel-Lucent
  • Sistem entegratörü kategorisi: Ericsson
  • Hizmet sağlayıcı: TTnet
  • Telekom şirketi: Türk Telekom
  • Dağıtıcı kategorisi: Genpa
  • Bayi: Prota
  • Perakende zinciri: Teknosa
  • E-ticaret şirketi: Hızlıal.com

 

 

Bilişim Pazarı 2013’de 61,7 milyar TL Olacak

Araştırmanın Türkiye bilişim pazarına ilişkin ortaya koyduğu verilere göre 2012 yılında Türkiye bilişim pazarı yüzde 13,5 büyüyerek 56 milyar TL’yi oldu. Toplam pazarda telekom hizmetlerinin payı yüzde 57, BT donanımı ve Telekom donanımı pazarlarının payı yüzde 27, yazılım ve BT hizmetleri pazarının payı yüzde 16 oldu.  2012 yılı taşınabilir bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların satışları arttı. Veri merkezi ve bulut hizmetleri yavaş büyürken, mobil telefon hizmetlerinde ise rekabet devam etti. 2013 yılında bilgi teknolojileri pazarının 19,5 milyar TL, iletişim teknolojileri pazarının ise 42,2 milyar TL olacağı öngörülüyor. Pazarın 2012 yılına göre yüzde 10 büyümesi bekleniyor.

 

Acarer; “Siber güvenlik konusunda bize yardımcı olun”

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer, yaptığı konuşmada Bilişim 500 sonuçlarının sektörü daha iyi anlamak adına son derece önemli olduğunu belirtti. Analog yayıncılıktan sayısal yayıncılığa geçişle ilgili bir karar verileceğini hatırlatan Acarer, “Bu bantın en iyi şekilde kullanılması gerekir. Analog sistem yüzde 7’yi kapsıyor. Yüzde 93 uydu, kablo, internet gibi sayısal teknolojileri tercih ediyor. 400 megaherz’in tamamının sayısal teknolojiye verilmesi bir kıt kaynağın heba edilmesidir. Yeni nesil teknolojilere tahsis edilmelidir” dedi.  Yeni ve güncel bir kavram olarak siber güvenliğin de üzerinde duran Acarer, bilişim sektöründeki firmaların bu konuda kendilerine yardımcı olmaları çağrısında bulundu: “Siber güvenlik, saldırı yapmanın çok kolay ve ucuz, savunma yapmanın ise çok zor ve pahalı olduğu bir alan. Devletlerin savunma amaçlı saldırı yapma hakkı vardır deniliyor. Siber Güvenlik çok tartışılması gereken bir kavramdır. Bal Küpü sistemi, ana omurga sistemlere her gün ortalama 70 civarında saldırı tespit ediyor. Bu konunun uzmanlarının işin içine girmesi gerekiyor. Personelin nitelikleri, eğitim kriterleri belirlenecek. Önümüzde örnek alabileceğimiz belli bir sistem de yok. Çünkü her ülke daha yeni başlıyor. Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla firmalar kuruma yardımcı olmalı. Aksi takdirde, uygulamada sıkıntılar çıkar. Bize yardımcı olun. Sektör bu süreçte etkin şekilde yer almalıdır.”

Devletin en tepesinde siber güvenlik ihtiyacıyla ilgili çok önemli bir farkındalık bulunduğunu sözlerine ekleyen Acarer, siber güvenlik kurulunun geçtiğimiz yılın sonunda oluşturulduğunu hatırlattı. Ardından Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi’nin (USOM) kurulduğuna dikkat çeken Acarer, siber güvenlik eylem planının onaylandığını aktardı. Önümüzdeki dönemde siber güvenlik stratejisi kapsamında Siber Olaylara Müdahale Merkezi ve Ekipleri’nin (SOME) siber ortamlarda gerçekleştirilen olaylara anlık müdahale edilmesi için kurulacağı bilgisini verdi. Her kuruluşta siber güvenlik birimleri ya da kişiler tespit edileceğinin altını çizen Acarer, “Ardından bu birimlerde çalışacak personelin nitelikleri ve eğitimleri belirlenecek. Sertifikasyonları belirlenerek denetimleri yapılacak. Artık yepyeni bir pazar oluşuyor” şeklinde konuştu.

Siber güvenlik insiyatifinin çalışmalarının devam ettiğine dikkat çeken Acarer, sosyal medyada kişisel hakaret ve mağduriyettin mutlaka önlenmesi gerektiğini, sahte hesapların çok kolay çıkartılmasının önünün alınması gerektiğini vurgulayarak, “BTK Başkanı olarak ben bile bu konularda çok çekiyorsam, vatandaş ne yapsın” dedi.

Akıllı telefonlara büyük bir eğilim olduğunun altını çizen Acarer, 16 milyon ithal cep telefonunun şu anda yüzde 42’sinin akıllı telefon olduğunu, her türlü bilgiye ulaşılabilen akıllı telefonlarda bu sayının çok hızla artacağının gözlendiğini belirtti.

Acarer, Türkiye’de 12-25 yaş arası gençlerin telefonlarda artık konuşmadığını, sosyal medya aracı olarak kullandığını, internet kullanım süresinin 24 saat olduğunu ve Türkiye’nin İngiltere’den sonra interneti en çok kullanan ülke konumunda olduğunu da hatırlattı. BTK Başkanı, ara bağlantı ücretlerinin yüzde 20 oranında düşürüldüğü bilgisini de verdi. Buna göre, 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olmak üzere Avea için 3,70 kuruştan 2,96 kuruşa, Vodafone için 3,23 kuruştan 2,56 kuruşa, Turkcell için ise 3,13 kuruştan 2,50 kuruşa düşürüldü.

 “Kriz Dönemleri Aslında Birer Fırsat”

Bilişim 500 Töreni’nde konuşan Index Grup, Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik katılımcılar ile tecrübelerini paylaştı. Büyük başarılar için hedeften vazgeçmemenin önemine dikkat çeken Bilecik, başarıya giden yolda sabırla ilerlemek gerektiğini ifade etti. Bilecik, “Index Grup olarak tecrübenin satın alınamayacağını, global sermayeden faydalanmanın önemini ve kriz dönemlerinin aslında birer fırsat olduğunu öğrendik. Her gün değişimin kaçınılmaz olduğu sektörümüze yön vermek ve önümüzü görebilmek adına Bilişim 500 araştırmasın çok önemli olduğunu görüyoruz. Bugünden sonra tüm sektörümüz için aslında her şeyin yeniden başladığına inanıyor ve önümüzdeki yıla dair hedef yakalanmasını umut ediyoruz” diye konuştu.

 

 

En Önemli Sorun Nitelikli İnsan Kaynağı

 

Araştırma kapsamında ayrıca ilk 500’deki 446 bilişim şirketinin CEO’larının katılımıyla bir anket gerçekleştirildi. CEO’ların yüzde 60’ı 2013 büyüme hedeflerini artırdıklarını belirtirken hedeflenen sektörler arasından yüzde 52,6 ile kamu, yüzde 45,2 ile Telekom ve yüzde 44,5 ile finans ilk üçte yer aldı. Anket sonuçlarına göre şirketlerin yüzde 57’sinin AR-GE yatırımı yaptığı tespit edildi. CEO’lar en önemli sorunlarının başında yüzde 67,8’lik oran ile nitelikli insan kaynağı sıkıntısını belirtiyor. Markalaşma ve Pazarlama ise CEO’ların gündeminde yer tutan en önemli konu olarak dikkat çekiyor.

Haberin Devamı
Advertisement
1 Yorum

1 Yorum

  1. Emre

    4 Temmuz 2013 at 12:54

    Daha ayrıntılı bilgi için Karel’in resmi internet sitesine bakabilirsiniz; http://www.karel.com.tr

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Haberler

Google ve Endeavor Türkiye İş Birliğiyle AccelerateX Programı Başlıyor…

Yayın tarihi

-

Yazar:

Endeavor Türkiye ve Google iş birliğiyle gerçekleştirilen AccelerateX Programı, girişimlerini büyütmek isteyen girişimcilere yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Özel olarak tasarlanan içeriğiyle Endeavor ve Google uzman mentor ağına erişim imkanı sunan ücretsiz program, 3 aylık yoğun atölyeler ile girişimcilerin gelişimlerine destek oluyor.

Programa kabul edilen 12 start-up kurucusuna, hem Google hem de Endeavor Türkiye tarafından pek çok imkan sunuluyor. Girişimler, Google tarafından program girişimcilerine özel sağlanan reklam ve bulut hizmetine, pazarlama ve iletişim desteğine ve pek çok eğitime erişim imkanına sahip olacaklar.

Endeavor ise program boyunca girişimcilere, mentorlardan destek alma ve yatırımcılarla tanışma fırsatı sunacak. Girişimciler, program boyunca ve sonrasında Endeavor’ın Girişimci Seçim ve Destek ekibi tarafından yakın takibe alınarak Endeavor Yerel Seçim Panelleri’ne katılım önceliğine sahip olacak ve Endeavor Girişimcileri arasına katılma şansını yakalayacak.

Program boyunca strateji ve iş geliştirme atölyelerinde, konu uzmanları eşliğinde ürün, strateji, satış, pazarlama, İK, kültür ve globalleşme konuları ele alınacak. Girişimciler ayrıca, düzenlenen forumlarda diğer girişimlerle bir araya gelerek benzer aşama girişimlerin yaşadığı zorlukları tartışma ve birlikte iş geliştirme imkanına kavuşacaklar.

Programın sonunda ise girişimcileri yatırımcılarla buluşturacak Demo Day Etkinliği gerçekleştirilecek. Türkiye girişim ekosisteminin önemli temsilcilerinin davet edileceği Demo Day’de girişimciler, kendilerini tanıtma ve yatırım bulma yolunda önemli bir fırsat yakalayacaklar.

Teknoloji üreten ya da kullanan tüm girişimlere açık olan programa, kurulu bir şirketi olan ya da erken aşama ürününü pazara sunmuş, kurucu ortaklar dışında en az bir çalışanı bulunan, ekibinde bir teknoloji lideri olan ve İngilizce dil yeterliliğine sahip olan girişimciler katılabilecek. Detaylara https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome sitesinden ulaşılabilir.

Programı değerlendiren Endeavor Türkiye Genel Sekreteri Aslı Kurul Türkmen, “Google gibi bir teknoloji lideriyle birlikte girişimcilere ulaşmaktan mutluyuz. Google deneyimi, mentor ağı, ürün ve eğitimleriyle girişimcilere globalleşme yönünde farklı olanaklar sunabileceğimizi düşünüyoruz. AccelerateX, büyümek isteyen girişimler için kaçırılmayacak bir fırsat” dedi.

Google Türkiye Reklam Pazarlama Müdürü Seçkin Tokgöz, ”Girişimler Türkiye ekonomisinin dijitalleşmesinde büyük öneme sahip. Biz de Google Türkiye olarak girişimcilik ekosistemi desteklemek adına bu alanda pek çok çalışma yürütüyor, kamu ve özel sektör paydaşlarımızla iş birliğinde bulunuyoruz. Girişimcilik alanında başarılı işlere imza atan Endeavor Türkiye ile AccelerateX Programı için bir araya geldiğimiz için mutluyuz. Hepimizi çok heyecanlandıran bu programla girişimlerin ve girişimcilerin ihtiyacı olan donanımları kazanmalarına yardımcı olacağımıza inanıyoruz.”dedi.

Detaylar ve başvuru için https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome

Endeavor Türkiye Hakkında

Merkezi New York’ta olan, etkin girişimcileri destekleyen ve 33 ülkede faaliyet gösteren Endeavor Derneği, Türkiye’de 2006 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeleri ve mentörlerinin desteğiyle büyüme aşamasındaki ScaleUp şirketleri tespit ederek büyümelerine ivme kazandırmaktadır. Tüm dünyadan 1700’den fazla girişimci ve 3200’den fazla mentörü ağında bulunduran Endeavor’ın, Türkiye’den seçilen 68 şirketi arasında Yemeksepeti, Insider, Gram Games ve son dönemde exit yapmış olan Peak Games, iyzico ve Foriba gibi başarılı şirketler bulunuyor. Detaylar için www.endeavor.org.tr‘yi ziyaret edebilirsiniz.

Haberin Devamı
Advertisement

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com