Connect with us

Haberler

Prysmian Group, global düzeyde 50’den fazla panel ve atölye çalışmasının gerçekleştirildiği “eNclusion Week”e imza attı

Published

on

Prysmian Group, 17-21 Mayıs tarihleri arasında “Çeşitlilik&Kapsayıcılık” politikasından beslenen ilk dijital global Kapsayıcılık Haftası – eNclusion Week programına imza attı. “Cinsiyet Çeşitliliği”, “Birçok Şekliyle Çeşitlilik ve Kapsayıcılık”, “İşyerinde Kapsayıcı Kültür” ve “Kuşaksal Çeşitlilik ve Kapsayıcılık” olmak üzere 4 ana temadan oluşan ve 5 gün süren dijital programa, Türk Prysmian Kablo da MEAT Bölgesi kapsamında düzenlediği etkinliklerle katılım sağladı.

“Linking the Future” odağı ile Dünya çapında kablo sektörünün lideri Prysmian Group 17-21 Mayıs 2021 tarihleri arasında dijital ve global “eNclusion Week” etkinliği düzenledi. Online olarak gerçekleştirilen program kapsamında Çeşitlilik&Kapsayıcılık politikası altında çalışma alanları oluşturmanın önemi ve avantajları hakkında yuvarlak masa tartışmaları, sunum,  panel ve atölye çalışmalarına imza atıldı. Prysmian Group’un Türkiye operasyonu Türk Prysmian Kablo, etkinliğin dördüncü gününde “Jenerasyon ve Kuşaklar Arası Çeşitliliği ile Bilim, Teknik, Mühendislik rollerinde Kadın” konularının ele alındığı beş farklı oturumla katılımcılarla buluştu. 

Uluslararası ve çok kültürlü bir topluluğun katılımıyla, farklı sektörlerden ve farklı geçmişlere sahip konuşmacıların “Çeşitlilik&Kapsayıcılık” ile ilgili bilgilerini ve en iyi uygulamalarını paylaştığı online programda 5 gün boyunca herkese açık etkinliklere yer verildi. Bu etkinlik ile Prysmian Group, dünya çapında yaklaşık 28.000 çalışandan oluşan insan sermayesini daha da geliştirmek amacıyla “Çeşitlilik&Kapsayıcılık” ile olan bağını daha da güçlendirdi. 

Çalışma ortamlarındaki yaş ve cinsiyet çeşitllilikleri mercek altına alındı

Global etkinliğin dördüncü gününde gerçekleştirilen ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı Meat Bölgesi ayağında açılış konuşması Türk Prysmian Kablo CEO’su Cinzia Farisè tarafından gerçekleştirildi. MEAT Bölgesi’nin tanıtım viodesunun yayımlandığı ve Prysmian Group’un Oman operasyonundan (Oman Kablo) yetkililerin de konuşma yaptığı ilk oturumun ardından; nesil çeşitliliğine bağlı olarak farklı bakış açılarına, zorluklara, zihniyetlere ve başarılara ışık tutan “İş yerinde nesil karması” başlıklı ikinci oturum Danışman ve Konuşmacı Evrim Kuran’ın sözcülüğünde gerçekleşti. “STEM ve Liderlikte Kadınlardan Bakış Açıları” başlıklı üçüncü oturumun ardından düzenlenen “Çeşitlilik&Kapsayıcılık ile İlgili Tartışmalar ve Düşünceler” başlıklı 4. oturumda, Prysmian Group Meat Bölgesi çalışanları ile “Çeşitlilik&Kapsayıcılık” üzerine yapılan röportajlar katılımcılarla paylaşıldı ve Türkiye ile Oman’dan yetkililerin ve çalışanların bir araya geldiği bir panel düzenlendi.

“Jenerasyon ve Cinsiyet Çeşitliliği ve Kapsayıcılığında Çıta Hep Yüksek Olsun” başlıklı 5. ve son oturumda ise, çalışanların kendi imkanlarıyla çektiği ve 4 ana temaya atıfta bulunan tiyatro skeçleri katılımcılarla buluştu. Sonrasında ise sözü Prysmian Group Global Çeşitlilik&Kapsayıcılık Direktörü ve Türk Prysmian Kablo İnsan Kaynakları ve Organizasyon Direktörü Aysun Kalmık aldı ve konuyla ilgili olarak Prysmian Group’un hedefleriyle ilgili bir konuşma yaptı. Kapanış konuşmasını Oman Kablo CEO’su Ramon Pallares ile Prysmian Group MEAT Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü Dario Rugge yaptı ve Prysmian Group’un gelecek yıllara yönelik girişimleri ve hedefleri masaya yatırıldı.

Farklı oturumlar özelinde İngilizce, Türkçe ve Arapça olmak üzere herkese açık olarak gerçekleştirilen programda, dinleyiciler; katılımcıların dünya çapındaki hikayelerini ve görüşlerini dinleme, öğrenme ve paylaşma fırsatına sahip oldu. 

“Çeşitlilik ve Kapsayıcılık kültürü Prysmian’ın DNA’sında var”

Türk Prysmian Kablo’nun Yönetim Kurulu’nun yüzde 50’sini, beyaz yaka çalışanların yüzde 35’ini ve üst düzey yöneticilerin yüzde 25’ini ise kadınların oluşturduğunu vurgulayan Prysmian Group Çeşitlilik&Kapsayıcılık Direktörü Aysun Kalmık, düşüncelerini şöyle ifade etti: “Cinsiyet, yaş ve kültürel çeşitlilikten yararlanmanın daha fazla değer, daha fazla yaratıcılık, daha fazla kar yaratmak anlamına geldiğine inanıyoruz ve tüm çalışanlarımızın anlaşıldığını, saygı duyulduğunu ve dahil edildiğini hissedebilecekleri bir çalışma ortamı inşa ediyoruzBenim liderliğini yürüttüğüm ve Grubumuz bünyesinde kurulmuş olan Çeşitlilik&Kapsayıcılık Yürütme Komitesi ile, yine Grubumuz bünyesinde Çeşitlilik&Kapsayıcılık konularında yapılan tüm çalışmaları denetliyor; kültürel bir değişimi gerçekleştirmeyi ve teşvik etmeyi destekliyoruz. Prysmian Group olarak, 2022 yılına kadar, total işgücü içinde, 2020’de %16,9 olan kadın oranını %17-19’ye; beyaz yaka çalışanlar arasında yeni işe alınan kadınların 2020’de %34 olan oranını %40’a; kadın yöneticilerin oranını %21,9’dan %25-27’e çıkarmayı, dolayısıyla cinsiyet dengesi oranını daha da iyileştirmeyi hedefliyoruz. Bu çalışmaları Grubumuz içerisinde gerçekleştirmekle kalmıyor; Çeşitlilik&Kapsayıcılık ile ilgili birbirinden farklı birçok oturumun gerçekleştirildiği global ve dijital bir etkinlik olan eNclusion Week gibi organizasyonlar ile, Çeşitlilik&Kapsayıcılık kültürünün yaygınlaşması, farkındalık seviyesinin tüm paydaşlarımız arasında yükselmesini sağlamak için çabalıyoruz. Bu etkinliğin hem iç hem dış tüm paydaşlarımıza açık olması da aynı zamanda tüm dünya için yaratmaya çalıştığımız sürdürülebilir fayda hedeflerimizin bir çıktısı.”

“Kablo sektöründe kadın istihdamına verdiğimiz önemle fark yaratıyoruz”

Türk Prysmian Kablo CEO’su Cinzia Farisè ise, düşüncelerini şöyle ifade etti: “Elbette bugün tam bir dönüşüm içinde olan bu dünyada, bugün artık daha başka bir şeye ihtiyaç var. Her dönüşüm insandan geçer ve bugün, her zamankinden daha fazla bir odak değişikliğine; ölçek ekonomisinden insan odaklı öğrenme ekonomisine geçmeye ihtiyaç var. Prysmian Group’ta kadın yönetiminin tüm alanlara yayılması; sonuçlara ama aynı zamanda insanlara değer vermeye, toplum hakkında düşünmeye özen gösteren, daha kapsayıcı ve katılımcı bir liderlik tarzını öne çıkarıyor ve bize, dijitalleşme ve teknolojiler beraberinde esneklik ve uzlaşma biçimleri sunuyor. Yeni nesiller, daha iyi bir dünya yaratmak için iletişim ağı oluşturmamıza yardımcı olacak modelleri paylaşmaktan ilham alıyor.” dedi. 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler