Connect with us

Haberler

Olgun Çelik Dell çözümleri ile hem verimlilik hem de iş sürekliliği sağladı

Yayın tarihi

-

 

Yeni sunucu ve masaüstü sanallaştırma teknolojileri ile Olgun Çelik üretimde ve bilgi yönetimindeki verimliliğini arttırırken; felaket anında veri güvenliğini sağlayarak iş sürekliliğini devam ettirebiliyor.

 

Manisa’da faaliyet gösteren ve yaprak yay üretimi yapan Olgun Çelik; Manisa Organize Sanayi bölgesinde bulunan iki fabrikası arasında tam yedeklilik sağlayarak olası felaket anında veri güvenliğinin sağlanması ve iş sürekliliğinin devam ettirilebilmesi için Data Sistem’in sunduğu Dell çözümlerini tercih etti. Yeni sunucu ve masaüstü sanallaştırma teknolojileri ile iş süreçlerinde verimlilik ve hız artışı sağladı. Olgun Çelik, olası felaket anında da veri güvenliğini sağlayarak iş sürekliliğini sorunsuz olarak devam ettirebiliyor.

Sistem yönetimi, enerji tüketimi, destek hizmetleri ve lisanslama ile ilgili maliyetleri düşürürken iş çevikliğini de artırmak ve gelecekteki büyümesini destekleyebilecek bir yapı kurmak isteyen Olgun Çelik, yeni çözümler ile merkezileştirilmiş güvenilir bir teknoloji altyapısı kullanmaya başladı.

Olgun Çelik Bilgi Teknolojisi Müdürü Serkan Öney, “Olgun Çelik olarak en önemli ihtiyacımız Manisa Organize Sanayi bölgesinde bulunan iki fabrikamız arasında tam yedekli bir yapı kurarak iş sürekliliğimizin yüksek hızda devam ettirilmesi ve olası felaket anında veri güvenliğimizin sağlanması idi. Buna ek olarak ERP ve raporlama sistemi olarak tercih ettiğimiz SAP ve SAP Business Objects yazılımlarının yüksek performans ile kullanılmasının sağlanması da bizim için çok büyük önem taşıyordu. Bu doğrultuda bir iş ortağı arayışına girdik. Bizim için en önemli faktör çalışacağımız iş ortağımızın “uçtan uca çözüm” sunabilmesi, şirketimizin “Sosyal Sorumluluk” ilkeleri çerçevesinde daha az enerji tüketimine sahip, sistem yönetimi kolay ve etkin, destek hizmetlerindeki maliyetlerini minimum düzeye düşürecek, uzun vadeli, kesintisiz ve merkeziyetçi bir sistem alt yapısını da destekleyebiliyor olmasıydı. Bu taleplerimiz için bize en uygun çözümleri sunan Dell Türkiye ve Data Sistem ile çalışmaya karar verdik” dedi.

Çözümleri belirleme sürecinde Dell ve Data Sistem danışmanları ile birebir çalıştıklarını belirten Öney; “Dell Türkiye ve Data Sistem işbirliği ile önerilen, tümleşik yapıya sahip Dell™ PowerEdge™ Blade şasi içinde Blade sunucuları tercih ettik. Depolama ünitesi olarak ise; Solid State, SAS disk karma yapısı baz alınan performans, tam yedeklilik sağlama ve kapasitenin maksimum düzeyde olduğu Blade içi EqualLogic ürün ailesi ile merkeziyetçi konsolide bir yapı konumlandırdık. Dell teknolojisi sayesinde mevcut yapımızda, özelikle Data Center içinde kullandığımız alanda önemli tasarruflar yaptık. Ek olarak sunucularımızı daha az sayıda sunucu donanımı üzerinde konsolide ederek, enerji tüketimimizi yaklaşık yüzde 40’lara varan oranda azalttık” diye konuştu.

Yüksek erişilebilirliğe sahip bir ortam;

Projede, Dell’ in yalnızca depolama çözümleri değil, sunucuları ve network anahtarları ile bu cihazların ihtiyaç duyduğu yazılımlar da kullanıldı. Kurulumu gerçekleştiren Dell İş Ortağı Data Sistem’de Ege Bölge Müdürlüğü görevini yürüten Ahmet Tufan Güven, projenin başarı hikayesine dönüşmesinin kapılarını açan Dell Blade System ve Equallogic Storage ürünleri ve sistemler arasındaki bağlantıyı sağlayan network ürünlerinden faydalanıldığının altını çizerken sözlerini şöyle sürdürdü: “Çözümün uçtan uca DELL ürünleri ile oluşturulması, bu tür projelerde karşılaşılabilecek uyumluluk sorunlarını baştan gidermemizi sağladı. Kullanılan ürünler yalnızca sahip oldukları özellikleriyle değil, birbirleriyle sorunsuz olarak entegre çalışabilmeleriyle de projeye katkı sağladı. Sonuçta Olgun Çelik için yüksek erişebilirliğe ve performansa sahip, ilerleyen zaman içerisinde sorunsuzca ölçeklenebilecek ve içerisinde gizli maliyet unsurları barındırmayan bir çözümü oluşturmuş olduk.”

Dell Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler ise “Modüler blade veri depolama sistemlerinin Türkiye’deki ilk uygulamasını Olgun Çelik  deneyimli ekibi ile gerçekleştirmekten çok mutluyuz. Hem dünya markalarının yan sanayi üretimlerini Türkiye’de gerçekleşmesini sağlamaları gurur duymamıza,  hem de doğru yatırımlarla teknolojiyi şirketin verimliliğini arttıran bir faktör olarak gören vizyoner bakış açıları bizim işimizi kolaylaştırdığı gibi zevkle çalışmamıza da sebep oldu.” diye konuştu.

Elde Edilen Faydalar

  • SAP kullanımı ile artan, performans ve kapasite ihtiyaçları tamamı ile karşılanmış tır.
  • İki fabrikada da kurulan Dell sistemlerinin senkronize çalışması ile tam yedeklilik, veri güvenliği ve iş sürekliliği sağlanmıştır.
  • Hizmet kalitesi artmış ve destek maliyetleri yaklaşık yüzde 50 oranında azaltılmıştır.
  • Konsolide yapıda, yönetimi kolay ve etkin donanımlar ile çalışanların verimlilikleri artmıştır,
  • Bilgi İşlem hizmetlerinde 99,99%  kesintisiz erişilebilirlik sağlanmıştır.
  • Kaset yedekleme ünitesinin yüksek sistem performansı ile işlem zamanı minimum düzeye indirilmiştir.
  • İki fabrika arasında kurulan replikasyon bant genişliği ile tam yedekliliğe sahip 20Gbit/s hızında bir yapıya ulaşılmıştır.
  • Enerji tüketimi düşürülerek çevreci şirket politikası desteklenmiştir
  • Yeni sistem ile yönetim yükü ve bakım maliyetleri büyük ölçüde azaltılmıştır.
  • Tümleşik Dell çözümleri ile gelecekte doğacak donanım ihtiyaçlarında minimum konfigürasyon ihtiyacı yaratılmıştır.

Dell Hakkında

Dell Inc. (NASDAQ: DELL) tüketicileri dinleyerek, onlara daha fazlasını yapma gücü verecek yenilikçi teknolojiler ve hizmetler sunar. Daha ayrıntılı bilgi için: www.dell.com.tr

Data Sistem Hakkında

1988 yılında, bilgi teknolojileri alt yapısı ve profesyonel hizmetler sunmak misyonuyla İzmir’de kurulan Data Sistem, bu misyonunu 25 yıldır kesintisiz olarak sürdürüyor. 2006 yılında merkezini Istanbul’a taşıyan Data Sistem, Ankara ve İzmir ofisleri ve buralarda görevli, benzersiz saha tecrübesine sahip ekipleriyle tüm ülke çapında BT çözümleri sunuyor.

Olgun Çelik Şirket Profili:

1945 yılında İzmir’de faaliyete başlayan Olgun Çelik, 1981 yılında şirketleşerek Manisa Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikasına taşınmıştır. 2008 yılında, yine Manisa Organize Sanayi Bölgesinde Avrupa’nın en modern yaprak yay üretim tesislerinden biri olan ikinci fabrikasını devreye alan Olgun Çelik ticari araçlar için yaprak yay üretimi yapmaktadır. Olgun Çelik en son teknoloji mühendislik ve kalite tekniklerini ve ekipmanlarını kullanarak otomotiv ana sanayilerine stratejik partner olarak hizmet vermektedir. Küresel arenanın lider parabolik ve konvansiyonel yaprak yay üreticisi olma vizyonu ile hareket eden Olgun Çelik “sürekli inovasyon” felsefesini benimseyerek yaprak yay sektörünün güvenilir markası konumuna gelmiştir. Yılların getirdiği deneyim ile Olgun Çelik kriz dönemlerinde dahi Ar-Ge ve Proses teknolojilerine yaptığı yatırımlarına ara vermemiş, aksine yatırımlarını hızlandırarak dünyanın önde gelen otomotiv ana sanayilerinin tedarikçisi ve tasarım ortağı olmuştur. Olgunçelik; geliştirdiği teknikler ve 67 yıllık birikimi ile yaprak yay teknolojisini yönlendiren firma konumunda bulunmakta ve küresel ana sanayilerin araç projelerinde tasarım ortağı olarak kritik sorumluluklar almaktadır. Ar-Ge faaliyetlerine büyük önem veren ve sürekli büyümenin yalnızca “farklılık ve inovasyon” yaratarak mümkün olacağına inanan Olgun Çelik bu kapsamda 60 kişilik deneyimli ekibiyle Ar-Ge çalışmalarını sürdürmektedir.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Haberler

Google ve Endeavor Türkiye İş Birliğiyle AccelerateX Programı Başlıyor…

Yayın tarihi

-

Yazar:

Endeavor Türkiye ve Google iş birliğiyle gerçekleştirilen AccelerateX Programı, girişimlerini büyütmek isteyen girişimcilere yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Özel olarak tasarlanan içeriğiyle Endeavor ve Google uzman mentor ağına erişim imkanı sunan ücretsiz program, 3 aylık yoğun atölyeler ile girişimcilerin gelişimlerine destek oluyor.

Programa kabul edilen 12 start-up kurucusuna, hem Google hem de Endeavor Türkiye tarafından pek çok imkan sunuluyor. Girişimler, Google tarafından program girişimcilerine özel sağlanan reklam ve bulut hizmetine, pazarlama ve iletişim desteğine ve pek çok eğitime erişim imkanına sahip olacaklar.

Endeavor ise program boyunca girişimcilere, mentorlardan destek alma ve yatırımcılarla tanışma fırsatı sunacak. Girişimciler, program boyunca ve sonrasında Endeavor’ın Girişimci Seçim ve Destek ekibi tarafından yakın takibe alınarak Endeavor Yerel Seçim Panelleri’ne katılım önceliğine sahip olacak ve Endeavor Girişimcileri arasına katılma şansını yakalayacak.

Program boyunca strateji ve iş geliştirme atölyelerinde, konu uzmanları eşliğinde ürün, strateji, satış, pazarlama, İK, kültür ve globalleşme konuları ele alınacak. Girişimciler ayrıca, düzenlenen forumlarda diğer girişimlerle bir araya gelerek benzer aşama girişimlerin yaşadığı zorlukları tartışma ve birlikte iş geliştirme imkanına kavuşacaklar.

Programın sonunda ise girişimcileri yatırımcılarla buluşturacak Demo Day Etkinliği gerçekleştirilecek. Türkiye girişim ekosisteminin önemli temsilcilerinin davet edileceği Demo Day’de girişimciler, kendilerini tanıtma ve yatırım bulma yolunda önemli bir fırsat yakalayacaklar.

Teknoloji üreten ya da kullanan tüm girişimlere açık olan programa, kurulu bir şirketi olan ya da erken aşama ürününü pazara sunmuş, kurucu ortaklar dışında en az bir çalışanı bulunan, ekibinde bir teknoloji lideri olan ve İngilizce dil yeterliliğine sahip olan girişimciler katılabilecek. Detaylara https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome sitesinden ulaşılabilir.

Programı değerlendiren Endeavor Türkiye Genel Sekreteri Aslı Kurul Türkmen, “Google gibi bir teknoloji lideriyle birlikte girişimcilere ulaşmaktan mutluyuz. Google deneyimi, mentor ağı, ürün ve eğitimleriyle girişimcilere globalleşme yönünde farklı olanaklar sunabileceğimizi düşünüyoruz. AccelerateX, büyümek isteyen girişimler için kaçırılmayacak bir fırsat” dedi.

Google Türkiye Reklam Pazarlama Müdürü Seçkin Tokgöz, ”Girişimler Türkiye ekonomisinin dijitalleşmesinde büyük öneme sahip. Biz de Google Türkiye olarak girişimcilik ekosistemi desteklemek adına bu alanda pek çok çalışma yürütüyor, kamu ve özel sektör paydaşlarımızla iş birliğinde bulunuyoruz. Girişimcilik alanında başarılı işlere imza atan Endeavor Türkiye ile AccelerateX Programı için bir araya geldiğimiz için mutluyuz. Hepimizi çok heyecanlandıran bu programla girişimlerin ve girişimcilerin ihtiyacı olan donanımları kazanmalarına yardımcı olacağımıza inanıyoruz.”dedi.

Detaylar ve başvuru için https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome

Endeavor Türkiye Hakkında

Merkezi New York’ta olan, etkin girişimcileri destekleyen ve 33 ülkede faaliyet gösteren Endeavor Derneği, Türkiye’de 2006 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeleri ve mentörlerinin desteğiyle büyüme aşamasındaki ScaleUp şirketleri tespit ederek büyümelerine ivme kazandırmaktadır. Tüm dünyadan 1700’den fazla girişimci ve 3200’den fazla mentörü ağında bulunduran Endeavor’ın, Türkiye’den seçilen 68 şirketi arasında Yemeksepeti, Insider, Gram Games ve son dönemde exit yapmış olan Peak Games, iyzico ve Foriba gibi başarılı şirketler bulunuyor. Detaylar için www.endeavor.org.tr‘yi ziyaret edebilirsiniz.

Haberin Devamı
Advertisement

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com