Connect with us

Haberler

MB Bucket ve Sandvık ile çifte tasarruf

Published

on

Distribütörlüğünü ASC Türk’ün yaptığı MB Bucket ve Sandvik ürünleri hafriyat sektörü için bütünlüklü çözüm sunmaya devam ediyor. ASC Türk Satış Destek Mühendisi Murat Görsen Üste iddialarının, MB ve Sandvik ürünleri ile zamandan ve maliyetten tasarruf sağlamak olduğunu belirtiyor.

 murat_gorsen_uste_800x533

Türkiye’de ASC Türk bünyesinde satışa sunulan ve hafriyat sektörü için çözümler üreten MB Bucket ve Sandvik ürünleri işletmeler açısından birçok avantaj sunuyor.

Tesislere yerleştirilen Sandvik sabit kırıcılar yıkımı yapılan binadan ya da hafriyattan arta kalan malzemeleri nakliyesine gerek kalmadan, kırılmasına olanak sağlıyor, ardından da son kullanıcıya ulaştırıyor.

Yakıt ve diğer nakliye masrafları düşünüldüğünde geri dönüşüm ve hafriyattan nihai ürün elde edimi için oldukça ekonomik çözüm sunan Sandvik kırıcılar, ÇED raporu alınarak kurulması gereken bu türden tesislerin aksine istenilen lokasyonda 30 dakika içerisinde kırıma ve elemeye hazır hale getirilebiliyor.

Mobil kırıcıların en büyük avantajlarından bir tanesinin, makinanın olduğu yerde bulunan geri dönüşüm malzemesinin, dönüştürülerek son kullanıcıya direkt gönderilmesi olduğunu belirten ASC Türk Satış Destek Mühendisi Murat Görsen Üste, bunun hem zaman hem de nakliye masraflarından direkt tasarruf sağladığına vurgu yapıyor.

Mobil kırıcıların iş makinası sınıfına girdiği için ÇED gibi herhangi bir rapora ihtiyaç duyulmadığını belirten Üste, kentsel dönüşüm projelerinin yoğunluk kazandığı günümüzde mobil kırıcı ve eleklere yönelimi, “ Sandvik mobil kırıcılar ve elekler, son yıllarda özellikle kentsel dönüşüm alanında yoğunlukla tercih edilmeye başlandı. Yıkılan binalardan arta kalan inşaat atıklarının tekrar değerlendirilmesi ve ekonomiye geri kazandırılması da işte bu süreç içerisinde çok önemli bir yer alıyor. Bu atıkların ekonomik değerlerinin oldukça yüksek, olması dolayısı ile doğru şekilde geri dönüştürüldükleri zaman ortaya çıkan değerlerin, kentsel dönüşüm için harcanacak paraların ve kaynakların geri kazanımı konusunda önemli bir katkı sağladığı açıkça görülmektedir” sözleri ile ifade ediyor.

 

MB Bucket ise Türkiye pazarına yeni giriş yapan bir marka. Benzerlerinin aksine sadece Kırıcılı Kova ve Elek üzerinde uzmanlaşan MB Bucket, yıkım geri dönüşüm sektörlerine getirdiği kolaylıklar ve teknolojisi sayesinde bu ürün gamında dünyadaki en iyi firma olarak anılıyor. MB Bucket ürünleri, Türkiye pazarı ve özellikle de kentsel dönüşüm projeleri için ihtiyaçları tam olarak karşılama konusunda oldukça iddialı.

 foto_02_655x600

Türkiye’de daha çok sabit kırıcıların tercih edildiğini belirten Üste, kırılacak malzemenin önce kırıcıya nakliyesinin gerektiğini bunun da ekstra bir maliyet anlamına geldiğini ifade ediyor. Sabit kırıcıda biri giriş diğeri ise çıkış tarafında iki makinaya ihtiyaç duyulacağına dikkat çeken Üste, bu makinaların kiralanmasının da maliyetlere yansıyacağını belirtiyor; özellikleri ile birlikte çözümü şu şekilde sunuyor: “Kırıcılı kova ve elek ataçmanları alındığında nakliye ve makine kiralama maliyetleri ortadan kalkıyor. Sadece bir adet iş makinesi ile malzemeler yerinde direkt nakliye edilecek kamyonun içinde veya istenilen alanda istenilen büyüklükte kırılarak sevk edilmeye hazır hale getirilebiliyor. MB Bucket ürünleri işletmeler için toplam maliyeti büyük ölçüde azaltır. MB Bucket ataçmanları tüm iş makinalarına uyarlanabilir; özellikle de şehir içindeki yıkım alanlarında kullanılmaya çok elverişlidir. Kırıcılı kova, kırılacak malzemenin çok küçük bir alanda ekstra bir makinaya ihtiyaç duymadan 20 cm’den 1,5 cm’e kadar istenen ebatlarda kırımını yapabiliyor. Hatta içinde metal olan bina kolonu gibi malzemeleri istenen boyutlarda kırarak, içindeki metali de kolay bir şekilde ayırabiliyor. MB Bucket’ın diğer ürünü olan elek ise 80 mm’lik çaptan 20 mm’lik çapa kadar istenilen ebatlarda eleme yapabiliyor. Değiştirilebilir elek çıkış ebatları ve yüksek üretim kapasitesi sayesinde peyzajdan taş ocaklarına kadar geniş bir kullanım alanı olan MB Bucket elek alanında lider bir markadır.”

 

ASC Türk’ün müşterileri için ortaya koyduğu ‘toplam çözüm ortağı’ yaklaşımı, MB Bucket ve Sandvik markaları için de geçerli. Firma müşterilerinin ihtiyaç duyduğu makinaların seçimi için hem teknik hem teorik destek veriyor. Satışı takip eden süreçte ise makinaların teslimatları, kurulmaları, çalıştırılmaları ve ilk üretimlerinin yapılması için müşterinin şantiyesine ziyaretler gerçekleştiriliyor.

ASC Türk, güçlü satış sonrası hizmet kadrosu ve imkanları ile makinası çalıştığı sürece her zaman müşterisinin yanında yer alarak, destek sunmaya devam ediyor.

 

 

 

ASC Türk Hakkında:

ASC Türk; altyapı projelerinde, yol yapımı projelerinde, inşaat ve madencilik sektöründe kullanılan Volvo İş Makinaları, Sandvik Mobil Kırma ve Eleme Üniteleri’nin, Chicago Pneumatic El Aletleri’nin Türkiye distribütörü olarak hizmet vermektedir. Yüksek kalite standartlarına sahip Volvo, Sandvik ve Chicago Pneumatic satış ve satış sonrası hizmetleri ASC Türk tarafından tüm Türkiye geneline yayılmış olan geniş hizmet ağı aracılığı ile özenle sağlanmaktadır.

 

Volvo İş Makinaları Hakkında:

Kaliteli, güvenli ve doğaya saygılı araçları, dünya çapında bir servis ağı desteği ile sunan Volvo İş Makinaları’nın ürün gamında lastik tekerlekli yükleyici, ekskavatör, belden kırma kırma kaya kamyonu, motor greyder, asfalt serici, silindir, kazıcı-yükleyiciler ve kompakt makinalar olmak üzere yaklaşık 150 araç seçeneği bulunuyor. Her ülkeden müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek amacıyla finansman, ikinci el ve kiralama hizmetleri de sunan Volvo, iş makinalarında dünya çapında ünlü dizel motor teknolojisini kullanıyor.

 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler