Connect with us

Haberler

Mart ayında ekonomi dünyasında neler yaşandı

Yayın tarihi

-

Mart ayında ekonomi dünyasında nelerin yaşandığını, Medya Takip Merkezi (MTM) derleyerek raporladı. Ekonomi haberlerinin incelenerek hazırlandığı raporda, basına en fazla konu edilen olay ve gelişmelerin başında ihracat yer alırken, işsizlik ile ilgili çıkan haberler de ekonomi gündeminde konuşulan konular arasında yer aldı.

 

Medya Takip Merkezi (MTM)’nin ekonomi gündemine ilişkin hazırladığı raporda ihracat, Mart ayında 48 bine yakın haberle gündeme gelerek, ayın en çok konuşulan konuları arasında ilk sırada yer aldı. Açıklanan rakamlara göre, ihracat geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 6,2 artarak 13 milyar 150 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ticaret açığı ise aynı dönemde yüzde 27,2 azalarak 5 milyar 100 milyon dolara geriledi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 7,5 artış gösterdi ve 5 milyar 470 milyon dolara ulaştı. TÜİK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan Geçici Dış Ticaret İstatistikleri’ne göre ise AB’nin ihracattaki payı yüzde 41,1’den yüzde 41,6’ya yükseldi.

Rapora göre, Mart ayı ekonomi gündeminde en fazla konuşulan bir diğer konu, 27 bini aşkın haber sayısıyla işsizlik oldu. TUİK’in verilerine göre; Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılında bir önceki yıla oranla 229 bin kişi artarak 2 milyon 747 bin kişiye ulaştı. İşsizlik oranı ise 0.5 puanlık artış ile yüzde 9,7 seviyesinde gerçekleşti.

15- 24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı ise 1.2 puanlık artışla yüzde 18,7 olarak gerçekleşti. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2013 yılında bir önceki yıla göre 0,8 puan artarak yüzde 50,8 oldu. Erkeklerde işgücüne katılma oranı bir önceki yıla göre 0,5 puanlık artışla yüzde 71,5, kadınlarda ise, 1,3 puanlık artışla yüzde 30,8 olarak gerçekleşti. TUİK’in yıllık değerlendirmesinde, en fazla işsizlik oranının yüzde 14,5 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, en düşük oranın ise yüzde 6,7 ile Batı Karadeniz ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde olduğu ortaya kondu.

 

MTM’nin gazeteler, dergiler, televizyon kanalları ile internet medyasını kapsayan raporuna göre, Merkez Bankası 18 bin 819 adet haberle, sıklıkla gündemde kalan kurum oldu.

ENFLASYON VERİLERİNDE ARTIŞ

TUİK’in önceki ayın enflasyon rakamlarını açıklaması, Mart ayının öne çıkan başlıkları arasında yer aldı. TUİK’in verilerine göre; Şubat’ta enflasyon aylık olarak yüzde 0,43 yükseldi. Yıllık enflasyon ise yüzde 7,89’a ulaştı. Enflasyon böylelikle Eylül 2013’te gördüğü yüzde 7,88’lik seviyeden bu yana en yüksek düzeye ulaşmış oldu. Şubat ayında en çok zam yapılan ve fiyat indirimine uğrayan ürünlerin de açıklandığı araştırmaya göre; fiyatı en çok artan ürün % 22,51’lik artışla mandalina olurken, fiyatı en çok düşen ürün % 25,56’lık kayıpla kabak oldu.

S&P’DEN TÜRKİYE AÇIKLAMASI

Standard & Poor’s’un (S&P) gelişmekte olan ülke ekonomilerine ilişkin açıkladığı raporda, “Gelişmekte olan piyasalar arasında Türkiye, Ukrayna ve Gana, değişen sermaye akışlarına karşı en kırılgan üç ülke. Öte yandan Çin, Filipinler, Angola spekturumun güçlü kısmını oluşturuyor” ifadelerine yer verildi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, politika risklerinin gelişmekte olan ekonomilerin ratingleri için temel önem taşıdığını belirtmesiyle ekonomi gündeminde yer aldı.

MOODY’STEN 10 TÜRK BANKASINA İNCELEME

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 10 Türk bankasını olası bir not indirimi için izlemeye almasıyla gündeme geldi. Açıklamada bankacılık sisteminin, ileriki 12-18 ay boyunca, büyümedeki yavaşlama, Türk bankalarının fonlama maliyetlerinin artması ve politik risklerden dolayı zorlu bir durumun içerisinde olacağı belirtildi. Türk bankalarındaki varlık kalitesinin ve karlılığın zayıflayacağı bildirildi.  Türkiye’nin 2014 yılında yüzde 2,5 büyüyeceği öngörülen açıklamada, Türk bankalarındaki fonlama masraflarının 2013 ortalamasıyla karşılaştırıldığında 400 baz puan arttığı kaydedildi.

FED’DEN TAHVİL ALIM AZALTIM KARARI

Medya Takip Merkezi aynı araştırmasına göre; FED’in Janet Yellen’in başkanlık görevine getirilmesinin ardından Mart ayında ilk toplantısını gerçekleştirmesi, ekonomi basınının gündeminde yer aldı. Toplantıdan, 10 milyar dolarlık tahvil alım azaltımı kararı çıktı. FED işsizlik odaklı sözlü müdahale politikasında ise değişikliğe giderken faiz artırımı için 2015 yılı ön plana çıktı. Bu karar sonrası Dolar, TL karşısında yükselerek 2.2350 TL’ye çıktı. Altın ise 1330 dolara geriledi. Uzmanlara göre FED’in faiz artırmak için 2015’in ilk 6 ayını vurgulaması dolar/TL için varlık azaltımın yanında yeni bir baskı unsuru olacağı ekonomi gündeminde tartışılan konulardan biri oldu.

TÜSİAD’IN AÇIKLAMALARI

Twitter’ın kapatılmasına ilişkin yaptığı açıklamaları ile TÜSİAD, Mart ayında gündeme gelen kuruluşlar arasındaydı. TÜSİAD, yazılı açıklamasında “Orantısız ve özgürlüklere aykırı bu tür yasaklamaların temelsiz korkuların göstergesi olduğu ve demokrasiye hizmet etmediği açık” ifadelerini kullandı.

TÜSİAD ayrıca, Nisan ayının başında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile birlikte düzenleyeceği konferansla ilgili olarak da adından söz ettirdi. Konferansa Türk ve Çin iş dünyasının önde gelen isimleri davet edildi.

 

MTM VERİLERİYLE AYIN DİKKAT ÇEKEN EKONOMİK GELİŞMELERİ:

–       Türkiye’nin en yaygın toptan satış mağazalarından biri olan Bizim Toptan, 2013’ü 2.2 milyarlık ciroyla kapattı.
İstanbul’da şubat ayı perakende fiyatları yüzde 1.01, toptan fiyatlar yüzde 0.47 arttı.

–       Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Kıbrıs şubesini Lefkoşa’da açtı.

–       Türkiye Bankalar Birliği’nden (TBB) binlerce dövizzedeye yapılandırma müjdesi geldi. TBB Yönetim Kurulu, 2007-2009 arasında İsviçre Frangı veya Japon Yeni’ne endeksli olarak kullandırılan konut kredilerinin Türk Lirası cinsinden yapılandırılmasına ilişkin tavsiye kararı aldı.

–       2013 yılında yüzde 20 artışla 11.8 milyar TL ciro elden BİM’in, net kârı ise yüzde 24 yükselerek 413 milyon TL oldu.

–       Ülker 2013 yılını 2.8 milyar TL ciro ve 313 milyon TL faaliyet kârı ile kapattı.

–       Geçen yıl 5.954 milyon TL civarında konsolide net satış gerçekleştiren Şişecam Topluluğu, 2013 yıl sonu itibarıyla net kârını da 454 milyon TL’ye çıkardı.

–       Sabancı Holding’in 2013 yılında konsolide gelirleri, 2012 yılına göre yüzde 15 artarak 24 milyar TL’yi aştı. Aynı dönemde Sabancı Holding, 4 milyar 859 milyon TL konsolide faaliyet kârı elde ederken; net kârı 1 milyar 731 milyon TL oldu.

–       Tav’ın işlettiği İstanbul Atatürk Havalimanı, Ocak ayında yolcu trafiği en hızlı büyüyen havalimanı oldu.

–       Sanayi üretimi ocakta zirve yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7.3 artarak 27 ayın en yüksek seviyesine ulaştı.

–       Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tarımsal destekleme ödemeleri kapsamında çiftçi ve üreticilere ödenmek üzere 1 milyar 247 milyon lira ödeneğin serbest bırakılmasını onayladı.

–       Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından bugün açıklanan ocak ayı cari işlemler açığı, bir önceki yılın Ocak ayına göre 932 milyon dolar azalarak 4 milyar 877 milyon dolara geriledi.

–       Migros’un 2013 konsolide satışları 7 milyar 127 milyon lira oldu. 2013 dördüncü çeyrek ve yıl sonu bilançosunu açıklayan şirket, yüzde 10.2 büyüdü.

–       Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kredi kartına taksit sınırlaması getirmesinin ardından taksitli harcamalar, 2014 şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18 geriledi.

–       Ekonomi Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, geçen yıl ocak ayında 802 milyon dolar olan Türkiye’ye giren uluslararası doğrudan yatırım tutarı bu yıl Ocak ayında yüzde 51’lik artışla 1 milyar 211 milyon dolara yükseldi.

–       Borsa İstanbul 100 endeksi son 5 yıldır devam eden mart aylarındaki yükseliş geleneğini bu sene de bozmayarak ayın bitmesine bir gün kala elde ettiği kazanımla şubat ayı kapanışına göre yüzde 10,5 oranında artış kaydetti.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com