Connect with us

Haberler

Kurumsal rekabette önde olma

Published

on

 

Hiç bir kurumun yalnız olmadığı sınırların kalktığı rekabet baskısının yoğun hissedildiği bir dünyadayız. Bu durum insanları, bölgeleri, işletmeleri kırılganlaştırırken bazen de müthiş fırsatlar sunabiliyor. Fırsatları çoğaltmak ve değerlendirebilmek için zayıf yönlerimizi güçlendiren, zihni alt yapımızı doğrularla şekillendiren, iş gören olarak bir parçası olmaktan mutlu olacağımız insani ve rekabetçi (ikilemi yöneten) bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var.

 

Dünyada var olabilmek ve kendimizi anlamlandırmak, sosyal değerlerimizle, ekonomik değerlerimizin uyumuna bağlı. İnsanların yaşamlarında organik olarak ne kadar fazla önemde yer alırsak, toplumlardan gördüğümüz ilgi, destek, statü ve refahımız da benzer ölçüde şirketimize yansır. Bu bağlamda örnek olarak vermek gerekirse, kurumsal sosyal sorumluluğun doğru kullanılması onu bir rekabet aracı haline dönüştürmektedir. Eko sistemimizde, tedarikçinin ahını almayan, müşterinin müşterisini anlayan entegre bir bütün olmak, zihinlerde, gönüllerde tutunabilmek; akıllı çabalar, doğru mesajlar, adımlar gerekiyor.

 

Bu anlamda, kurumsal stratejiler; uzun dönemde karşılaştırmalı üstünlüklere sahip olarak firma değerini yükseltebilmek, stratejik hedefe varmak için üst yönetim düzeyince izlenen yollardır. Bunlar; tepe yönetimin işletmenin geleceğini düşünerek temel iş alanlarındaki etkinliğini artırarak sürdürmeli mi? Mevcut işlerde devam edilecekse rekabet edebilmek için ne tür stratejiler geliştirmeli türündeki yaşamsal kararları kapsar. Böylece, kaptan köşkünde bulunanlar çeşitlendirme ve çekilme stratejilerinden farklı boyutlarını uygulama konusunda kararlar verir.

 

Yola devam deyip, büyümeye, globalleşmeye yöneldiğinizde, büyük resme, fotoğrafa bakışı, olup biteni, daha iyi anlamak ve yorumlamak için paradigmalarınızı, şemalarınızı değiştirmek durumunda kalabilirsiniz. Uzağı gören gözlüklerinizi takmışsanız ne güzel. Dünya vatandaşı olarak şirketinizi rekabetçi kılan faktörleri globalleştirebilir, rekabetçi konumuna getirirsiniz. Örneğin: İş yapış şekliniz olan iş modelinizi uluslararası piyasalara uyumlu hale getirir, oluşumlara hemen müdahil olur, rekabetçi avantajlarınızı da transfer edebilirseniz küresel oyuncu olabilirsiniz. Bölgenizde kendi yaşam tarzınıza din, tarih ve sosyal yaşam gibi ortak değerlere sahip, kültürel yakınlığınızın olduğu uluslararası bir ticari pazarınız varsa bu yumuşak gücünüz sayesinde pazara nüfuz edebilirsiniz. Ancak, global iş yapmada yerel pazarlardaki ortaklarla ilişkilere (kalitesine, zenginliğine, hassasiyetlere) dikkat etmek gerekir.

 

Kurumların yaşamlarını sürdürebilirlikleri, organizasyonel esneklik ve çevikliklerini artırmalarına bağlıdır. Rekabet edebiliyor olmak, farklı insan profillerini, yetenekleri bir arada etkin yönetmekten, geleceğin gündemini anlamaktan geçiyor. Kapitalizm; bir anlamda trendleri anlama ve stratejik yetenekler savaşına dönüşmektedir.

 

Kurumların rekabetçi olabilmesi

Büyük çapta artan operasyonel verimlilikten ve her ortamda dillendirilen ancak bir türlü özünün ve tekniklerinin çok iyi bilinmediği yüksek innovasyon kapasitesinden geçmektedir. Ayrıca, kurumsal riskleri denetlemek,  olanaklı ise yok etmek rekabetçi yapının sürdürülebilirliği açısından önemlidir.

Kurumsal risk yönetimi olgunluk seviyelerinden maddi kayıpların önlenmesi, karlılığın sağlanmasından sonra gelen ortaklara değer yaratma aşamasına (  bugünün en iyi uygulamalarından gelecekteki en iyi uygulamalar düzeyi olan 4.seviyeye) ulaşmak için çalışmalar yapmak gerekmektedir.

 

Kurum içi stratejik bütünlüğün sağlanmasında ortak bir dil, kültür geliştirmek, değer üretimini tanımlamak; değer ölçütlerinin (süreç iyileştirme, lider yetiştirme vb) ve değer karnesinin (gelir artışları, personel devri, uygulanan tavsiyeler vb) hazırlanması öncelikli bir konudur.

Veri analitiği, veri madenciliği ve sahada hemen kullanabilecek taze müşteri bilgileri başarının ön habercileridir. Verileri örtüştürmek ve konuşturmak önemlidir. Doğru süreçler, doğru sonuçlar doğurur. Şirkette problem çözme, müzakere kültürünü iyileştirme ürün ve hizmetlerimizin layık oldukları değer düzeylerinden talep edilebilmesini, sunulmasını kolaylaştırır. Organizasyon geliştirme teknikleri ve yurt dışında uygulanan altmışa yakın şirket içi dinamikleri harekete geçiren tekniklerden koçluk gibi çok azı bilinmektedir ve uygulanmaktadır.

Rekabet üstünlüğü (maliyet liderliği, farklılaştırma)

Sektörüne, şirketine göre değişmekle birlikte dört niteliği vardır. Değerli ya da az bulunur olmalıdır. Taklit ya da ikame edilememelidir. Sürdürülebilir rekabet üstünlüğü kaynakları (Hoffman,2000) ; markalaşma, pazar yönelimlilik, organizasyonel öğrenme, yenilikçilik, müşteri değeri, ilişki pazarlama, firma ağlarıdır.

 

İşletmelerin yeniden yapılanmaları çok boyutlu değişim, dönüşüm sürecidir. Sosyolojik, psikolojik analizler gerektirir. Son zamanlarda yaşanan baş döndürücü gelişim, beklentileri de yükseltmiştir. Bireyler, gittikçe hızla, hazla tüket ve yeninin peşine düş mottosuyla hareket eden toplumlara dönüşüyor. Şirketimizin farklılaştırılmış ürün ve hizmetlerini kullanan müşteri görüşlerinden, önerilerinden faydalabilecek chat odaları, geri- ileri bildirim almak için focus gruplar oluşturmayı, tüketici gruplarını biçimlendirmeyi sağlayan  (hedef gruplarımızdaki birikimi ortaya çıkaracak )  dijital pazarlamayı da en üst düzeyde değerlendirmeliyiz.

 

Sürekli değişim gösteren müşteri istekleri, rekabetçiliğin her geçen gün ivmelenmesi sonucu şirket iç dinamiklerinden nasıl en yüksek düzeyde faydalanırız sorusunu gündeme getirmiştir. Kullanılmayan potansiyellerin bilincine varmak, enerjiyi açığa çıkarmak her şirket için yakın gelecekte hayati olacak, bilinen ezberler bozulacaktır. Kurumsal bazı dinamikleri niş haline getirmek, iç yapımızı(gücümüzü) sinerji yaratacak şekilde harekete geçirebilme hiç kuşkusuz şirketimizi geleceğe taşıyacaktır. Ayrıca,  bizi yüksek organik büyüme oranlarına ulaştıracaktır. Kurum varlıklarının en verimli şekilde kullanılarak, değerler üretme kapasitesi en yükseğe çıkarılarak elde edilen kazançlar; eko sistemde şirketin verdiği güvenceler çerçevesince, yasalar ve iş kültürüne uygun şekilde adil ve etkin dağıtılacaktır.

Kurumsal yönetimin her şeyi netleştirmesi çekiciliği artırıp toplum nezdinde itibarı yükseltecektir. Birim liderlerini yetiştiren, organizasyonel yedeklemeyi en uygun şekilde gerçekleştiren insan kıymetleri, işgören, müşteri beklentilerini karşılayarak doyum ve örgütsel bağlılık oluşturacaktır. Çalıştığımız şirket iş yapma ikliminin , moral şartların standartların üzerinde olan organizasyonsa, çalışanlarına değer katarak , müşteriye arzulanan değerleri , müşteri mutluluğu olarak açık menü halinde sunacaktır.. Herkesin iş yapmak , çalışmak için can attığı havalı bir şirket konumuna gelecek, en kaliteli elemanların kariyer seçeneklerinin gözdesi haline dönüşecektir..Ayrıca, rekabetçiliğimizi sıra dışı kulvarlara çekebilecektir. Üst düzey yönetim her zaman iş yapma biçimlerini gözden geçirmeli ve rekabetçi üstünlük alanlarına odaklanmalıdır. Şirket içinde one man showlardan ziyade (acil kararlar dışında) gündemi toplu oluşturacak çok aktörlü karar süreçlerini devreye sokabilmeli ki herkesin çorbada tuzu olsun. Herkes katıldığı olayı sahiplensin, adam yerine konulduğunu hissetsin. Doğal olarak çıkarlar çoğunluğa yansısın, fısıltıların önü kesilsin. Dedikoducuların bizi dillerine, parmaklarına dolayıp, ellerinden kurtulamayacağımız hallere düşmeyelim.

 

Bunun için şirkette özel butik uygulanabilir stratejiler, teknikler geliştirmeli, iş süreçleri tasarlamalı, taktik, teknik ve operasyonel düzeylerde etkinlik iş liderleri öncülüğünde sağlamalıdır. Sürdürülebilirliğin kalıcı olması, rekabette bir adım önde olma isteniyorsa, öğrenme kaynaklarını artırmak, birikim merkezleriyle işbirliği modelini bulup, geliştirecek danışmanlarla çalışmak gerekir. Bazen misafir misafiri, danışman danışmanı sevmeyebilir. Hanım ağalara ve beylere duyurulur. Danişman seçiminde; bizi yanıltacak ön algıları, korkuları kral,  kraliçe koltuğundan indirmemiz gerekiyor. Fırsatların, itici güçlerin elden kaçmaması için bazı kararları yalnız başımıza almamızda faydalar olabilir. Hatırlatmada yarar var. Danışmanda Rambo, beyaz atlı prens değil, sihirli değneği yok. Batır çıkar sizin birikmiş hatta kördüğüm olmuş, arap saçına dönmüş onlarca sorununuzu kısa zamanda çözsün. Makul bir sürede isteğiniz sonucu almazsanız yanaklarından öper,  başarılar diler, gönderirsiniz. Aman dikkat edin. Yaşam bu belli olmaz. Bir gün ona da yolunuz, işiniz düşebilir. Çünkü danışman kendini kısa zamanda çok hızlı yenileyen, yücelten, çevresi geniş, özel mi özel güzel mi güzel sıra dışı olmayı bilen bir insandır. Bir gün sizin için önemli bir yerde muhakkak önünüze çıkar.

 

Bir de unutmadan söyleyeyim. Genelde orta büyüklükteki kobilerde görülür. Biz şu danışmandan faydalanmaya çalıştık memnun kalmadık, dolayısıyla danışmanlara sıcak bakmıyoruz türündeki yakınmalar. Bu tür kişilere söylenecek çok şey var da ben birini yazayım. Nasıl üzerine bir şey satın aldığında en yakışanını (belki en pahalısını) almayı biliyorsan kendini yenileyemeyen kurumlardan üç kuruş destek alacağım diye az deneyimliyi değil en doğrusunu seçmelisiniz.

 

Yazdıklarımı toparlarsam;  önce kayda değer fikirleri küçük düşünce gruplarında şirketin ana hedeflerine göre bir değerlendirmeye tabi tutmalıyız. Büyük lokmaları yenilebilecek boyutlara, tatlara, kıvama getirmeliyiz.  Kaynaklarımız sınırlı olduğundan, şirket amaçlarına uygun en optimal ürün fikirlerini ve şirket tarafından özümsenecek süreçleri analiz ederek firmaya katmak gerekir.

 

Tüm kurumsal uğraşlar sonucu hedef müşteri kesiminizde amaçladığınız algılama değişikliğine ulaşamazsanız, stratejinizi belki de hedeflerinizi değiştirmelisiniz.

Kurumsal rekabette son olarak belirteceğim yarışta kalmamızı etkileyen iki önemli iş ödevimiz var. Ürün ve rakip analizleri. Önümüzü görmemizi sağlar, çok yaşamsal işlerdir. Danışmanlar öncülüğünde (tarafsız gözle) yapılması tavsiye edilir.

Ne yazık ki kendini tatmin için yazılmış, tuzu kuru bazı akademisyenlerin ve yöneticilerin kitaplarındaki swot analizleri önemli piyasa oyuncularından ziyade öğrencilere hitap etmektedir.

Ele aldığım konu geniş. İşin özünü bir yazıya sığdırmak gerçekten zor. Daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenleri eğitimlerime beklerim. Böyle bir eğitimi de iş işten geçmeden almanızı öneririm.

Nasrettin hocanın eşeğimden düşmeseydim zaten inecektim dediği gibi durumlarla yüz yüze kalmayacağınız, kurumsal rekabette önde olacağınız,  tatlı günler dilerim.

Faydalanılan kaynak: Hoffman ,N,P.,2000. An examination  of the sustainable competitive advantage concept: past,present and future.Academy of  Marketing Science Review,2000,

Yrd.Doç Dr.M.Raci Hoşgör

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler