Connect with us

Haberler

İmalat sanayisinin buluşma noktası Win Eurasia Hybird’e büyük ilgi

Published

on

Hannover Fairs Turkey, 10-13 Kasım 2021 tarihleri arasında imalat sanayisinin önde gelen firmalarını, Türkiye’nin ilk hibrit sanayi fuarı WIN EURASIA Hybrid’te bir araya getirdi. Açılışına Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyüdede ve TIM Başkanı İbrahim Gülle’nin de katıldığı WIN EURASIA Hybrid; 16 ülkeden fiziksel ortamda 467, dijital ortamda 80 katılımcı firmayı, 78 ülkeden 30 bin 728 ziyaretçiyle buluşturdu. 

Ticaret Bakanlığı’nın Alım Heyeti Programı desteği ve Deutsche Messe’nin global ağı sayesinde, ihracatta hedef ülke durumundaki Rusya, Mısır, Tunus, Fas, Irak, Bulgaristan, Çekya, İran, Katar gibi toplamda 16 ülkeden 250’den fazla satın almacı Türk üreticilerle bir araya gelerek, yeni ihracat anlaşmaları gerçekleştirdiler.

Hannover Fairs Turkey tarafından düzenlenen Avrasya’nın lider sanayi fuarı WIN EURASIA Hybrid, iki yıl aradan sonra yirmi yedinci kez imalat sektörünü bir araya getirdi. “Endüstriyel Dönüşüm” teması altında gerçekleşen fuarda imalat sektörünün temsilcileri en son teknoloji ürünlerini tanıtma fırsatı buldular.  

WIN EURASIA Hybrid’in açılışına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, makinası akıllı ve verimli olmayan, üretim hatlarında otomasyonda dijitalleşmeden yoksun imalat dallarının yok olacağı bir döneme girildiğine işaret ederken fuarın temasının endüstriyel dönüşüm olarak belirlenmesinin vizyoner bir yaklaşım olduğunu belirtti. 

Fuarı ziyaret eden TİM Başkanı İsmail Gülle ise yaptığı açıklamada, “Pandemi sonrasında fuarların başlaması ticari hareketliliği de beraberinde getirdi.  Pandemi döneminden sonra dünyadaki ticari koşulların değişmiş olduğunu görüyoruz. Bu durum ülkemiz için önemli bir avantaj sağladı. Özellikle Türkiye’ye, Türkiye’nin üreticilerine ve Türk ürünlerine olan teveccühün yükselmiş olduğunu görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Makine sektörü de ülkemizin önemli sektörlerinden biri. Sektörün ihracat faaliyetleri olumlu bir seyirde gidiyor, şu ana kadar %30’luk bir artış elde edildi. Makine sektörü ihracatını en çok artıran sektörler içinde” dedi.  

İmalat sanayisi WIN EURASIA Hybrid ile ihracat atağı yaptı!

16 ülkeden fiziksel ortamda 467, dijital ortamda ise 80 katılımcı firmanın; 78 ülkeden 30 bin 728 ziyaretçiyle buluştuğu WIN EURASIA Hybrid Türkiye imalat sanayisi için önemli iş birliği ve ihracat anlaşmalarının yapıldığı büyük bir ticari etkinliğe dönüştü. 

Anadolu’dan 30 şehirden, ticaret ve sanayi odaları iş birliğiyle 55 otobüsle İstanbul’a gelen heyetlerin de katıldığı WIN EURASIA Hybrid’te Ticaret Bakanlığı’nın Alım Heyeti Programı kapsamında da katılımcı firma temsilcileri; ihracatta artış hedeflenen ülkelerden 250’den fazla satın almacı bir araya gelerek yeni ihracat iş birlikleri gerçekleştirdiler.

WIN EURASIA HYBRID’e dijital ortamda katılanların sayısı dikkat çekti!

Türkiye’de yapılan ilk hibrit sanayi fuarı olan WIN EURASIA Hybrid, fiziksel ortamın yanı sıra fuarın dijital platformunda da katılımcı firmaları ziyaretçilerle bir araya getirdi. Dijital katılımcılar; sanal ortamda, fuar stantlarında sohbet fonksiyonları, birebir görüntülü görüşmeler ile satın alma yetkililerini ağırlama; ürünlerini 3 boyutlu sergileme imkânı buldular. Fuar alanında kurulan Dijital Pavilyon’da ise fiziki ziyaretçiler, sektör lideri firmalarla dijital görüşmeler yaparak iş birliği geliştirme fırsatı yakaladılar.

Konferansların da dijital ortama taşındığı fuarda; konuşmacılar ister fuar alanında, isterlerse bulundukları yerden dijital sunum yapabilirken dinleyiciler de istedikleri yerden konferansları takip etme şansı buldular. Fuar süresince 30 panel, 51 marka ve 61 konuşmacının yer aldığı konferanslar, fiziksel ortamdaki izleyicilerin yanı sıra dijital platformlarda 2.646 kişi tarafından takip edildi.

Ayrıca, sektör profesyonelleri, fuarın dijital bölümünde, yer alan firmalara 20 Kasım 2021 tarihine kadar www.win-eurasia.com üzerinden ulaşabilecekler.

Fuarlar da dönüşüyor!

WIN EURASIA Hybrid’in açılış konuşmacılarından Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Jochen Köckler, yaptığı değerlendirmede pandeminin her alanda olduğu gibi fuar sektöründe de değişimi beraberinde getirdiğini söyledi. Dr. Köckler, “Pandemide biz de işlerimizi dijital ortama taşıdık. Connection Days platformu üzerinde düzenlediğimiz etkinlerde uzaktan da olsa endüstriler özelinde firmaların ve profesyonellerin bir araya gelmesini sağladık. Şimdi burada WIN EURASIA Hybrid’te bir ilki gerçekleştirerek imalat sanayi temsilcilerini hem fiziksel hem de dijital ortamda buluşturduk. Bakalım önümüzdeki yıllar bize neler gösterecek, belki de fuarın yüzde 30’ü dijital ortamda gerçekleşecek” dedi.

Toplum 5.0 fuara damgasını vurdu!

WIN EURASIA Hybrid kapsamında düzenlenen konferanslarda dikkat çeken başlıklardan biri Toplum 5.0 oldu. Toplum 5.0 Akademi üyelerinin katıldığı panelde geleceğin en büyük becerisi olarak gösterilen “Teknolojiye Adaptasyon”un, Toplum 5.0 kavramının temel taşı olduğu vurgulandı. Önümüzdeki 10 sene içinde dünya verimliliğinin %60’ının otonomiden geleceği ve makineler ile robotları daha fazla göreceğimizin belirtildiği panelde insanların makinelerle rekabet edebilmesinin iki temel beceri ile gerçekleşebileceği; bunların da “Duygusal Zekâ” ve “Yaratıcılık” olduğu belirtildi. Bu iki becerinin kazanılması için teknoloji ile insan arasına “Toplum 5.0” kavramının konumlandırılması gerektiğinin konuşulduğu panelde hibrit insan olmanın önemi vurgulandı. 

Yeni Yer, Yeni Tarih, Yepyeni Bir Fuar Deneyimi!

2000 yılından bu yana aynı fuar alanında gerçekleşen WIN EURASIA fuarı, önümüzdeki yıl katılımcı ve ziyaretçilere daha iyi bir fuar deneyimi sunmak amacıyla İstanbul Fuar Merkezi’ne taşınıyor. 8-11 Haziran 2022 tarihlerinde gerçekleşecek WIN EURASIA 2022’de şimdiden heyecan verici gelişmeler yaşanıyor.

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler