Connect with us

Haberler

Hangi otomobil üreticisi Çin’deki büyümeden aslan payını alacak?

Published

on

Küresel otomotiv piyasası kötü geçen birkaç yıldan sonra, Çin’den gelen talebin etkisiyle büyüyor ve bu pazardan aslan payını alanlar Alman otomobil üreticileri. Çin’in otomobil talebinin öngörülebilir gelecekte artmaya devam edecek olması da, Alman araba üreticilerini avantajlı bir konuma sokuyor.

Dünya Bankası verilerine göre Çin’de 1000 kişiye 58 araba düşüyor. Bu oran ABD’de 797, Japonya’da 591 ve Almanya’da 572. Araba satışlarında büyüme potansiyeli en az 10x. Otomotiv üreticilerinin yaptığı tahminlere göre Çin’de, 2020 yılında araba satışları 40 milyona ulaşacak ve Çin’i dünyanın en büyük otomobil pazarı yapacak. (Karşılaştırma için; ABD’de yıllık araba satışları şu anda 15.9 milyon düzeyinde.)

Her ne kadar 40 milyon çok büyük bir rakam gibi görünse de yıllık sadece % 7’lik büyümeye denk geliyor ve Çin’in büyüme hızı düşünülürse bu gerçekçi bir rakam.

Hangi araba üreticisi Çin’deki büyümeden aslan payını alacak?

Eğer üreticileri coğrafi ve sektörel büyüme hızı bazında gruplandırırsak, BMW ve Volkswagen en iyi konumdalar. Bu iki üretici aynı zamanda Çin piyasasına en çok nüfuz etmiş üreticiler. Özellikle BMW gelirinin % 18.8’ini Çin’den sağlayarak öne çıkıyor. Bu oran sektördeki en yüksek oranGeçen hafta başlarında Daimler’in CEO’su büyük ihtimalle BMW’nin ABD’de 2013 yılında satışlarda Mercedes’i geçeceğini söyledi. Bu BMW’nin tasarımlarının yalnızca Çin’de değil rekabetin yüksek olduğu ABD piyasasında da tuttuğunun göstergesi.

 

Saxo Capital markets otomotiv sektör analizinin detayları:

 

aa

ABD’den ikinci çeyrek bilanço döneminde gelen veriler Ford’un ABD piyasasında General Motors’tan daha iyi performans sergilediğini gösteriyor, fakat bu iki üretici de önemli bir pazarı atlamış olabilirler. Küresel araba piyasası kötü geçen birkaç yıldan sonra, Çin’den gelen talebin etkisiyle büyüyor ve bu pazardan aslan payını alanlar Alman araba üreticileri. Çin’in araba talebinin öngörülebilir gelecekte artmaya devam edecek olması da, alman araba üreticilerini avantajlı bir konuma sokuyor.

 

Otomobil Rönesansı

 

Küresel araba endüstrisinin boyutu dudak uçuklatıcı ve krizden sonra kârlılığın artması da sektörü yatırımcılar için çekici kılıyor. Bu çekiciliğin bir nedeni de, sektörün Şubat 2009’dan beri yıllık bazda %19.7 toplam getiri getirmesi. Bu her ne kadar hisse senedi piyasaları ortalamasında olsa da, düşük kâr marjlarıyla ve işgücü sorunlarıyla cebelleşen bir endüstri için büyük başarı.

 

Son gelen veriler de bir zamanlar kötü durumda olan endüstrinin bir Rönesans yaşamakta olduğunu gösteriyor. Sermaye getirisi %8’in biraz altında ve bu da endüstrinin sermaye için harcadığından daha fazla getiri sağladığını gösteriyor. Bu yatırımcılar ve kredi verenler için bir değer yaratılması demek. Sektörün faaliyet kârı son 10 yıldır görülmeyen seviyelere ulaştı, bu da görünümün gerçekten iyi olduğunu gösteriyor. Bütün göstergeler araba endüstrisinin daha hızlı büyümenin ve daha iyi maliyet kontrolünün olduğu bir döneme girdiğini gösteriyor. Tesla’nın otomotiv endüstrisine girmesi de, araba üreticilerinin arasındaki rekabeti arttırdı, bunların arasında arabalarda daha fazla yazılım ve teknoloji önermek var. Sektör kesinlikle değişiyor ve yatırımcılar ve tüketiciler için daha çekici bir hal alıyor.

 

 1

Ford GM’in üç boy önünde

 

İkinci çeyrek bilançoları Ford’un yeni pazara çok iyi uyum sağladığını ve GM’i geride bıraktığını gösteriyor. İkinci çeyrek rakamları Ford yıllık bazda karlılığını %14.7 arttırırken, GM’in sadece %3.9 arttırdığını gösteriyor.

 

 2

 

Daha iyi büyüme ve karlılığa ek olarak Ford’un GM’e nazaran önemli bir avantajı da Asya Pasifik bölgesindeki daha büyük varlığı. Bu bölgede fazla varlığının olmaması GM’in en zayıf noktasıyken, Ford için ise kazanan bir formül. ABD piyasalarının hızlanmakta olduğu gerçeği de eklenirse, Ford sektörde yatırım yapıp hem ABD’deki hızlanmadan hem de Asya bölgesinden faydalanmak isteyen yatırımcı için ilginç bir performans. Fakat potansiyel ne kadar büyük?

 

Asya’daki ve özellikle de Çin’deki potansiyel oldukça büyük. ABD otomotiv piyasası finansal kriz sırasında nerdeyse %50 daraldı. Ford batmaktan son anda kurtuldu, GM ise devlet tarafından kurtarıldı. ABD’de araba satışları yıllık bazda 6 milyon yada dip noktasından %80 arttı, fakat bu durum daha ne kadar sürebilir?

 

 3

 

Araba satışlarındaki değişim ekonominin durumuyla bağlantılı, ve ABD ekonomisi büyümekte. Fakat satışları etkileyen bir diğer faktörde nüfus artış hızı, nüfus artış hızı arabaya olan talebi tek başına ekonomik büyümenin yapamayacağı kadar yukarıya taşıyabilir. Aşağıdaki grafik ABD’de nüfusa oranla araba satışlarını gösteriyor, krizden önceki oran %5.7’yken oran şu anda %5.1’de. Eğer araba satışlarının bundan sonraki finansal krizden önce eski ortalamalarına döneceği farz edilirse yılda 2,9 milyonluk yada %18’lik bir büyüme beklenebilir.

 

 a

 

Çin, otomotiv endüstrisinin geleceği

 

ABD’deki büyüme potansiyeli Çin’dekinin yanında bir hiç. Çin piyasasını ele geçirmeye başaran şirket, her şeyi değiştirecek yeni teknolojiler ortaya çıkmadığı sürece 21.yy’ın ilk yarısının en dominant otomotiv üreticisi olma yarışını kazanmış demektir.

 

Dünya Bankası verilerine göre Çin’de 1000 kişiye 58 araba düşüyor, bu oran ABD’de 797, Japonya’da 591 ve Almanya’da 572. Araba satışlarında büyüme potansiyeli en az 10x. Çin’de Otomotiv Üreticilerinin yaptığı tahminlere göre 2020 yılında araba satışları 40 milyona ulaşıp, Çin’i dünyanın en büyük araba pazarı yapacak. Karşılaştırma için ABD’de yıllık araba satışları şu anda 15.9 milyon düzeyinde. Her ne kadar 40 milyon çok büyük bir rakam gibi görünse de yıllık sadece %7’lik büyüme gerektiriyor ve Çin’in büyüme hızı düşünülürse bu gerçekçi bir rakam.

 

Hangi araba üreticisi Çin’deki büyümeden aslan payını alacak? Eğer üreticileri coğrafi ve sektörel büyüme hızı bazında gruplandırırsak, BMW ve Volkswagen en iyi konumdalar. Bu iki üretici aynı zamanda Çin piyasasına en çok nüfuz etmiş üreticiler. Özellikle BMW gelirinin %18.8’ini Çin’den sağlayarak öne çıkıyor, bu oran sektördeki en yüksek oran. Bu haftanın başlarında Daimler’in CEO’su büyük ihtimalle BMW’nun ABD’de 2013 yılında satışlarda Mercedes’i geçeceğini söyledi. Bu BMW’nun tasarımlarının yalnızca Çin’de değil rekabetin yüksek olduğu ABD piyasasında da tuttuğunun göstergesi.

 

Düşük seyreden Yen’e rağmen yatırımcılar Japon araba üreticilerinin Çin piyasasını domine etmelerine oynamamalı, iki ülke arasındaki tarihsel sorunlar Japon üreticilerin Çin’deki başarılarını etkiliyor.

 

Peter Garnry – Saxo Bank Hisse Senetleri Analisti

 

 

 

*Saxo Capital Markets Hakkında

Saxo Capital Markets Menkul Değerler A.Ş. Foreks, CFD, Futures, Borsa Opsiyonları gibi uluslararası yatırım araçlarını tüm dünyada tek bir platform üzerinden sunan Danimarka kökenli Saxo Bank’ın bir iştirakidir.

Türkiye’de SPK’dan lisansını alarak Eylül 2012’de faaliyete başlayan Saxo Capital Markets Menkul Değerler A.Ş.  foreks, futures, CFD’ler ve borsa opsiyonlarını tek platformdan sunarak yatırımcıların portföylerini zenginleştirilebilmelerini ve risk yönetimlerini kolaylıkla yapabilmelerini sağlamaktadır.

 

Saxo Bank Hakkında

Saxo Bank, ekonominin belirsizlik dönemlerinde büyümeye odaklı stratejisi ile Avrupa’nın seçkin bankaları arasında yer alıyor. Saxo Bank, Ağustos 2011’de, dünyanın önde gelen yatırım firmalarından TPG Capital’in Saxo Bank’ın ana hissedarlarından biri olduğunu duyurdu. Bu girişim sonucunda, TPG Capital, Saxo Bank’ın yüzde 30 payını satın almış oldu.

Saxo Bank, yasal ve lisanslı bir Avrupa bankası olarak, forex, hisse senetleri, ETF’ler (borsa yatırım fonları), vadeli işlem ve opsiyon kontratları, CFD’ler (fark kontratları) ve diğer türev ürünlerde işlem yapma imkanı sunuyor. Alım satım yapmak isteyen bireysel ve kurumsal müşterilerine, birbiriyle entegre, web tarayıcı tabanlı SaxoWebTrader; indirilebilir SaxoTrader yazılımı ve mobil cihazlar için SaxoMobileTrader uygulaması olarak üç ayrı platformu 20 dilde sunmaktadır.

Saxo Bank ayrıca Saxo Asset Management vasıtasıyla profesyonel portföy ve fon yönetimi hizmetleri, Saxo Privatebank üzerinden ise perakende bankacılık hizmetleri vermektedir.  Saxo Bank’ın Avrupa, Asya, Ortadoğu, Latin Amerika ve Avustralya’da ofisleri bulunmaktadır. Bilgi için: www.saxobank.com

 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler