Connect with us

Haberler

Goodyear, lastik etiket değerlerindeki liderliğini sürdürmeyi hedefliyor

Yayın tarihi

-

Goodyear’ın yüksek etiket değerleri, SUV ve cross-over araç segmentlerindeki lastikleri kapsayacak şekilde genişledi.

 

Goodyear; Cenevre Motor Show 2014’te yeni SUV lastik konseptinin tanıtımını gerçekleştirdi. Cenevre Motorshow’da Goodyear’ın SUV ve cross-over araç segmentlerindeki lastikleri kapsayan yüksek etiket değerlerine sahip portföyü de sergilendi.

_D444260m_HD

Goodyear; Cenevre Motor Show 2014’te yeni SUV lastik konseptinin tanıtımını gerçekleştirdi. Goodyear ’in potansiyel lastik teknolojileri üzerine devam eden araştırmalarının bir parçası olarak tasarlanan yeni lastik konsepti, şirketin gelecekte tüketicilerine yenilikçi ürünler sunmak için yürüttüğü çalışmalara dayanıyor.

Henüz ismi belirlenmeyen konsept, geniş merkezi kanala sahip, standart bir SUV lastiğe dayanarak geliştirilmiştir. Sahip olduğu bu kanal sayesinde, lastiğin, yol ile temas alanı azaltılarak, yuvarlanma direnci artırılmıştır. Bu, yakıt verimliliğini artırma ve araçtan açığa çıkan karbondioksit emisyonunu azaltma amacıyla yürütülen çalışmaları desteklemektedir. Yuvarlanma direncindeki azalma, araç motorlarının, zeminle temas esnasında ortaya çıkan sürtünmeye karşı lastiği ileri itmek için daha çok çalışmasına gerek olmadığı anlamına gelmektedir.

SUV lastik konseptinin sahip olduğu kanal, aynı zamanda ıslak zeminlerde lastiğin yolla temas alanında oluşan fazla miktardaki su ve çamuru boşaltmak için tasarlanmıştır. Böylece, lastiğin, ıslak yol tutuş gücü de artırılmıştır. Diğer pek çok konseptin aksine, Goodyear lastiği, bir jant üzerinde iki küçük lastiği bir arada tutmak yerine, yolla çift temas alanı olan tek bir SUV lastik gövdesi oluşturur. Böylece, lastik hala yolla çift temas alanına sahip olmanın faydalarını sunarken, diğer yandan da SUV yük ağırlığını destekler.Goodyear’ın geliştirdiği yeni SUV lastik tasarımının bir diğer avantajı, lastiğin üzerindeki kanalın  oluşumu için önemli boyutta kauçukların çıkarılmasıyla lastiğin toplam ağırlığının azalmasıdır. Bu azalım sayesinde, daha az kauçuk ile üretilmiş daha hafif bir ürün elde edilir.

Lüksemburg’da bulunan Goodyear Inovasyon Merkezi (GICL)’nin Genel Müdürü Jean-Pierre Jeusette yeni SUV lastik tasarımı ile ilgili olarak; “Biz Goodyear’da daima, gelecekteki gelişim alanlarına ilişkin ana fırsatları tespit etmeye çalışıyoruz. Hem Avrupa hem de ABD’deki araştırma ve geliştirme tesislerimizde yeni fikirleri ve konseptleri tartışarak, analiz ederek, öğrenerek, tasarlayarak ve geliştirerek yüzlerce saatimizi harcıyoruz. Tüm bu çalışmalar sonucunda, daha sonraki ürün geliştirmelerini başlatmada kullanılan lastik konseptleri şekilleniyor. SUV lastik tasarımı dünyaya, Goodyear’daki gelişim sürecinin bir örneğini sunuyor. Pazara yeni ve inovatif ürünler sunmak amacıyla uyguladığımız lastik geliştirme süreci devam edecek.

Goodyear; yeni SUV konsept lastiğini piyasaya sunmak üzere tasarlamıyor ancak bu ürününü 2014 Cenevre Motorshow’da Hyundai Intrado konsept aracına takarak, lastik etiketinin iki önemli kriteri olan yuvarlanma direncinin ve ıslak zemin yol tutuşunun önemine dikkat çekiyor.

Bu ürün, ayrıca Auto-Clean Hydrophobic özelliğine sahip. Bu özelliği sayesinde, lastik, sürüş esnasında üzerinde bulunabilecek çamuru ve diğer katı maddeleri kolayca sırtından atabiliyor.  Bu özellik ayrıca, lastiğin sırt kanallarında bulunan geliştirilmiş gürültü azaltıcı yapısı ile, sürüş esnasında lastikten kaynaklanan gürültünün de azaltılmasını sağlayarak daha keyifli bir  sürüş sunuyor.

Konuyla ilgili olarak Jeusette; “2012’de AA lastik etiketli bir konsept lastiğin tanıtımını yaptığımızda, bu konsept, Avrupa pazarı için yüksek etiket değerlerine sahip, yeni bir ürün portföyünün geliştirilmesi için zemin hazırladı. Bugün, Goodyear’ın EfficientGrip Performance lastiği pazardaki mevcut yüksek etiket değerlerine sahip bir ürün. Yaratılan bu konsept ürünler, gelişim sürecimizin bütünleyici bir parçasıdır. Bu konsept ürünler ayrıca, yol güvenliğini, sürüş konforunu ve ürünlerimiz için sürdürülebilir çözümler sunmadaki başarılarımızı artırmak için tasarlanan yeni teknolojileri tespit etmemizde ve geliştirmemizde bize destek olmaktadır” dedi.

Goodyear’ın yeni ürünü tamamen bir tasarımdır ve Goodyear’ın devam eden araştırmalarının bir parçasıdır. Bu ürünün sırtı ve tüm tasarımı ilham kaynağı olması amacıyla geliştirilmiş olup, herhangi bir araca takılmak üzere tasarlanmamıştır.

EfficientGrip SUV, ait olduğu ürün grubunda en yüksek etiket değerine(BA) sahip ilk lastik

Goodyear; küçük ve orta büyüklükteki araçlar için ürettiği ve yüksek etiket değerlerine sahip lastiklerden sonra, şimdi de SUV ve cross-over araç segmentleri üzerine yoğunlaşıyor ve bu yıl Cenevre Motorshow’da yüksek etiket değerlerine sahip SUV ve cross-over araç lastiklerini sergiliyor. Cenevre’de 215/50R17 ebadıyla sergilenen Goodyear EfficientGrip SUV, ait olduğu ürün gamında en yüksek etiket değerine (BA) sahip ilk lastik. Bu etiket değerleri, EfficientGrip SUV’nin sahip olduğu ana faydalarının yerine getirilmesini de destekliyor.

EfficientGrip SUV, düşük yuvarlanma direncinde B etiket değerine sahip ve Goodyear’ın “Yakıt Tasarrufu Teknolojisi” ile geliştirilmiş olmasıyla, yakıt tüketiminin ve karbondioksit emisyonunun azaltılmasına da yardımcı oluyor. Goodyear tarafından lastik sırtında kullanılmak üzere geliştirilen ve çekiş gücünü artıran özel hamur sayesinde, EfficientGrip SUV ıslak zeminde artırılmış yol tutuşu sağlar. Bu performansıyla da ıslak zemin frenlemede A etiket değerini almaya hak kazanmıştır.

Goodyear’ın lastik etiketleme uygulamasındaki önemli başarılarının bir diğer örneği ise BB etiket değerine sahip Eagle F1 Asymmetric SUV lastiğidir. Bu ürün, BB etiket değeriyle Eagle F1 Asymmetric SUV kategorisi altında yer alan ilk lastiktir.

Goodyear Avrupa, Orta Doğu, Afrika Bölgesi (EMEA) Tüketici Lastiklerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Michel Rzonzef; “Lastik etiketlemesinde yüksek dereceler alan ürünleri geliştirmek, Goodyear’ın son iki yıldaki en temel önceliğidir. Goodyear olarak, lastik etiketlemesinin uygulanmaya başlanmasından bu yana, bayilerin ve son tüketicilerin satın alımlarındaki karar alma sürecinde, etiketlemenin önemli bir rol oynadığını vurguluyoruz” dedi. Bu durumun Goodyear tarafından sürdürülen araştırmalar tarafından da doğrulandığının altını çizen Rzonzef; “Elbette ki, biz de yalnızca etiket değerlerinin değil; aynı zamanda, kaliteli ürün geliştirmede kullandığımız dahili testlerimiz kapsamındaki 50 kriterinin de başında gelen ‘dengeli lastik üretme’ taraftarıyız” şeklinde konuştu.

Goodyear’ın destekleriyle, bağımsız bir araştırma şirketi tarafından yapılan anket sonuçlarına göre, etiketin lastik satın alma kararını vermede önemli bir etken olduğu ortaya konulmuştu. Bu araştırmaya göre, bayilerin % 53’ü satış argümanlarında lastik etiketi kullanırken[1] bunun tüketici satın alma davranışları üzerine etkisi daha şimdiden % 36 gibi yüksek bir orana ulaşıyor[2].

Rzonzef: “Bugün, Goodyear olarak yüksek teknolojilerimizi , SUV ve cross-over segmentlerini de kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Söz konusu yakıt verimliliği olduğunda, SUV ve cross-over araçları zorlayıcı olarak değerlendirilen segmentlerdir. Biz Goodyear olarak, bu algıyı lastik etiket değerleri aracılığıyla değiştirmede önemli bir rol sahibi olduğumuza inanıyoruz. SUV ve cross-over pazarı büyüdükçe, bu segmentteki yüksek etiket değerlerine sahip lastiklere olan talep de büyüyecektir. Lastik etiketleme uygulamasına ve bu alandaki OEM (Orijinal Malzeme Üreticisi) ortaklarımıza olan bağlılığımız gayet açıktır ve gelecekte, bu alanda daha büyük başarıları sizlerle paylaşmayı heyecanla bekliyoruz” dedi.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Haberler

Google ve Endeavor Türkiye İş Birliğiyle AccelerateX Programı Başlıyor…

Yayın tarihi

-

Yazar:

Endeavor Türkiye ve Google iş birliğiyle gerçekleştirilen AccelerateX Programı, girişimlerini büyütmek isteyen girişimcilere yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Özel olarak tasarlanan içeriğiyle Endeavor ve Google uzman mentor ağına erişim imkanı sunan ücretsiz program, 3 aylık yoğun atölyeler ile girişimcilerin gelişimlerine destek oluyor.

Programa kabul edilen 12 start-up kurucusuna, hem Google hem de Endeavor Türkiye tarafından pek çok imkan sunuluyor. Girişimler, Google tarafından program girişimcilerine özel sağlanan reklam ve bulut hizmetine, pazarlama ve iletişim desteğine ve pek çok eğitime erişim imkanına sahip olacaklar.

Endeavor ise program boyunca girişimcilere, mentorlardan destek alma ve yatırımcılarla tanışma fırsatı sunacak. Girişimciler, program boyunca ve sonrasında Endeavor’ın Girişimci Seçim ve Destek ekibi tarafından yakın takibe alınarak Endeavor Yerel Seçim Panelleri’ne katılım önceliğine sahip olacak ve Endeavor Girişimcileri arasına katılma şansını yakalayacak.

Program boyunca strateji ve iş geliştirme atölyelerinde, konu uzmanları eşliğinde ürün, strateji, satış, pazarlama, İK, kültür ve globalleşme konuları ele alınacak. Girişimciler ayrıca, düzenlenen forumlarda diğer girişimlerle bir araya gelerek benzer aşama girişimlerin yaşadığı zorlukları tartışma ve birlikte iş geliştirme imkanına kavuşacaklar.

Programın sonunda ise girişimcileri yatırımcılarla buluşturacak Demo Day Etkinliği gerçekleştirilecek. Türkiye girişim ekosisteminin önemli temsilcilerinin davet edileceği Demo Day’de girişimciler, kendilerini tanıtma ve yatırım bulma yolunda önemli bir fırsat yakalayacaklar.

Teknoloji üreten ya da kullanan tüm girişimlere açık olan programa, kurulu bir şirketi olan ya da erken aşama ürününü pazara sunmuş, kurucu ortaklar dışında en az bir çalışanı bulunan, ekibinde bir teknoloji lideri olan ve İngilizce dil yeterliliğine sahip olan girişimciler katılabilecek. Detaylara https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome sitesinden ulaşılabilir.

Programı değerlendiren Endeavor Türkiye Genel Sekreteri Aslı Kurul Türkmen, “Google gibi bir teknoloji lideriyle birlikte girişimcilere ulaşmaktan mutluyuz. Google deneyimi, mentor ağı, ürün ve eğitimleriyle girişimcilere globalleşme yönünde farklı olanaklar sunabileceğimizi düşünüyoruz. AccelerateX, büyümek isteyen girişimler için kaçırılmayacak bir fırsat” dedi.

Google Türkiye Reklam Pazarlama Müdürü Seçkin Tokgöz, ”Girişimler Türkiye ekonomisinin dijitalleşmesinde büyük öneme sahip. Biz de Google Türkiye olarak girişimcilik ekosistemi desteklemek adına bu alanda pek çok çalışma yürütüyor, kamu ve özel sektör paydaşlarımızla iş birliğinde bulunuyoruz. Girişimcilik alanında başarılı işlere imza atan Endeavor Türkiye ile AccelerateX Programı için bir araya geldiğimiz için mutluyuz. Hepimizi çok heyecanlandıran bu programla girişimlerin ve girişimcilerin ihtiyacı olan donanımları kazanmalarına yardımcı olacağımıza inanıyoruz.”dedi.

Detaylar ve başvuru için https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome

Endeavor Türkiye Hakkında

Merkezi New York’ta olan, etkin girişimcileri destekleyen ve 33 ülkede faaliyet gösteren Endeavor Derneği, Türkiye’de 2006 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeleri ve mentörlerinin desteğiyle büyüme aşamasındaki ScaleUp şirketleri tespit ederek büyümelerine ivme kazandırmaktadır. Tüm dünyadan 1700’den fazla girişimci ve 3200’den fazla mentörü ağında bulunduran Endeavor’ın, Türkiye’den seçilen 68 şirketi arasında Yemeksepeti, Insider, Gram Games ve son dönemde exit yapmış olan Peak Games, iyzico ve Foriba gibi başarılı şirketler bulunuyor. Detaylar için www.endeavor.org.tr‘yi ziyaret edebilirsiniz.

Haberin Devamı
Advertisement

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com