Connect with us

Haberler

Ford Otosan sektörünün en büyük teknoloji ve Ar-Ge üssünü inşa ediyor

Yayın tarihi

-

Ford’un dünyadaki en büyük 3. Ar-Ge Merkezi olan ve Türkiye’nin özel sektördeki en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip Ford Otosan, Türkiye’de bir ilke daha imza atarak 1300 mühendisini aynı çatı altına toplayacak yeni mühendislik merkezinin temelini attı.

 

Ali_Y_Koc

 Türkiye’de sektörünün en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip olan Ford Otosan, 60 Milyon TL’lik yatırımla,  Türkiye otomotiv sektörünün en büyük mühendislik merkezinin temelini törenle attı. Ford Otosan’ın İstanbul Sancaktepe’de inşa edeceği ve 2014’ün ilk yarısında hizmete açacağı yeni mühendislik merkezinde; 1300 mühendis yılda 3.000.000 saat küresel mühendislik hizmeti üreterek Ford Otosan’ı ve Türkiye’yi gururlandırmaya devam edecek.

Ford Otosan’ın yeni mühendislik merkezinin temel atma törenine; Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Ford Avrupa Ürün Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Barb Samardzich ve Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün’ün yanı sıra, Koç Holding, Ford Motor Company ve Ford Otosan yöneticileri de katıldı.

 

Ali Y. Koç:  “Koç Topluluğu Türkiye’nin en yüksek Ar-Ge Harcamasını yapıyor”

Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç törende yaptığı konuşmada Koç Topluluğu’nun kurulduğu günden itibaren uzun vadeli bir bakış açısı ile yatırımlarını gerçekleştirirken, ülkemiz için yaratılan katma değeri sürekli artırmayı hedeflediğini belirtti. Koç Topluluğu’nun Ar-Ge’ye verdiği öneme dikkat çeken Ali Y. Koç, “Türkiye’yi 2023 vizyonuna, yani dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına taşıyacak temel taşlarından biri Ar-Ge gücümüzü geliştirmektir. Türkiye’nin en çok Ar-Ge harcamasını yapan Topluluğumuzun son 5 yıldaki harcaması toplam 2,7 milyar TL seviyesindedir. Türkiye ekonomisinin %9’unu, ihracatının %10’unu, Devletin toplam vergi gelirlerinin %9,4’ünü teşkil eden Koç Topluluğu’nun Türkiye’nin özel sektör Ar-Ge harcamasındaki payı %10 seviyesinde yer almaktadır. Koç Topluluğu bünyesinde, Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanmış 14 Ar-Ge merkezi bulunmaktadır. Ülkemizin ortalama Ar-Ge harcamalarının net ciroya oranı %0,9 iken, Koç Topluluğu’nda bu rakam %1,73 ile uluslararası standartlara yakın seviyelerdedir. Hükümetimizin ARGE’ye verdiği önem bizler için en büyük motivasyon kaynağı olmuştur” dedi.

 

 

Ali Y. Koç: Ford Otosan lisans alarak başladığı faaliyetlerine, dünyada farklı şirketlere lisans vererek devam ediyor

Ali Y. Koç, Türkiye’nin otomotiv sektörünün ilk Ar-Ge çalışmalarını başlatan Ford Otosan’ın beyaz kağıda çizilen bir ürünü üretim aşamasına taşıyabilecek mühendislik gücüne sahip olduğunu vurgularken, “Ford Otosan’ın mühendisliğini yaptığı ve ürettiği araçlar 5 kıtada 70 ülkeye ihraç edilmektedir. Ford Otosan,  dünyanın en prestijli organizasyonlarından ödüller alan araç ve motorlar üretmekle kalmayıp, Ford dünyasında da, üçüncü büyük Ar-Ge merkezi olarak büyük öneme sahiptir. 1959 yılında lisans alarak başladığımız faaliyetlerimize, şimdi dünyada farklı şirketlere lisans vererek devam etmekteyiz” diye konuştu.

 

Barb Samardzich: Ticari araçlardaki lider konumumuzu güçlendireceğiz

Ford Avrupa Ürün Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Barb Samardzich de törende yaptığı konuşmada Ford’un gelecek planlarıyla ilgili bilgiler verdi; “Yeni araçlar ve teknolojiler iş planımızın tam kalbinde yer alıyor.” diyen Samardzich, şöyle konuştu: “2013 yılında Avrupa’da satışını gerçekleştireceğimiz araçların yüzde 40’ını tamamen yeni veya önemli ölçüde yenilenmiş modeller oluşturacak, ve 2011-2015 yılları arasında da Avrupa’daki müşterilerimize sunduğumuz model sayısını yüzde 50 artırmış olacağız. Çığ gibi gelen bu yeni araçlar, Ford’un ticari araçlar alanındaki liderlik ünvanını daha da güçlendirmesini sağlayacak ve bu da, ticari araç pazarının her yıl yüzde 30’dan fazla büyüyerek, 2017 yılında yaklaşık 4 milyon adedin üzerine çıkacağı beklentimiz yönünde çok önemli bir adım olacak. Ford olarak amacımız, 2016 yılı itibariyle yılda yaklaşık yarım milyon adetlik ticari araç satış rakamına ulaşmak.”

 

Samardzich: Yeni Mühendislik Merkezi, küresel One Ford planımız kapsamında Ford için önemli bir unsur

Samardzich; konuşmasında Ford Otosan’dan övgüyle söz etti: “Ford Otosan, Ford’un geleceğe dönük ticari araç planlarında yalnızca Avrupa çapında değil, küresel ölçekte de önemli bir oyuncu. Ford Otosan’ın Kocaeli ve Gebze tesislerinde Türkiye’deki mühendislik okullarından yetişen mühendisler çalışıyor. Türkiye’deki Ürün Geliştirme ekibi, konseptten üretime kadar araç, motor ve güç aktarım organlarını tasarlamak, mühendisliğini yapmak ve test etmek için gereken deneyim ve yeteneklere sahip. Bu nedenle Ford Otosan’ın yeni Mühendislik Merkezi’nin Sancaktepe’de inşa ediliyor olması, yalnızca Ford Otosan için iyi bir gelişme olmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel One Ford planımız kapsamında Ford için de önemli bir unsur. Ayrıca, bunun Türk otomotiv sektörünün gelişiminin ve ileriye dönük güçlenmesinin devamı açısından da müthiş bir gelişme olduğuna inanıyorum. Geçen yıl, tüm dünyada 82 milyon adet araç satıldı. Bu 10 yılın sonunda, bu rakam 100 milyon adedin üzerine çıkacak. Küresel araç parkındaki bu büyüme önemli zorlukların yanı sıra birçok fırsat da getiriyor. Ford Otosan’ın Sancaktepe’deki Ar-Ge Merkezi gibi yeni tesisler sayesinde gelecekteki bu küresel fırsatlardan da önemli ölçüde faydalanabiliyor olacağız.”

 

Haydar Yenigün: Otomotiv sektörünün en büyük teknoloji ve Ar-Ge üssüyüz

Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün de temel atma töreninde bir konuşma yaptı. Ford Otosan’ın Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları arasında olmasını, kuruluş yıllarından itibaren Ar-Ge faaliyetlerine başlamasına borçlu olduklarını belirten Yenigün, Ford Otosan için gurur verici bir gün yaşadıklarını belirtti. Yenigün sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de otomotiv sektörünün en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip olan Ford Otosan, bugün yine bir ilki gerçekleştirerek sektörün Türkiye’deki en büyük Ar-Ge merkezinin temellerini atıyor. Bugün geldiğimiz noktada, Ford Otosan olarak Ford’un 3. büyük Ar-Ge merkezi konumundayız. Global bazda mühendisliğini yaptığımız ve üzerinde çalıştığımız projelerimiz ile ‘Türkiye’de Otomotiv sektörünün en büyük Teknoloji ve Ar-Ge Üssü’yüz. Mühendisliğini 0’dan ele aldığımız araç ve motor projelerini üretime hazır final ürünler haline getirme kabiliyetimiz mevcut. Connect modelinin global olarak geliştirilmesi ve üretilmesinden yeni modelimiz Courier’e kadar tüm projelerimizde sağlanan desteklerin de Ford Otosan’ın Ford dünyasında öne çıkmasına katkısı bulunmaktadır. Ağır ticaride Ford’un global mühendislik merkezi haline gelen Ford Otosan, Cargo kamyon modelinin tasarım ve geliştirilmesinden test ve üretimine kadar tüm aşamalarını üstlenerek global pazarlara sunmaktadır. Ar-Ge faaliyetlerimize vermiş olduğumuz önemin bir diğer göstergesi de sürekli artan Ar-Ge yatırım tutarımız ve bu tutarın ciromuza göre sürekli artan oranı. Hükümetimizin 2023 yılı için belirlemiş olduğu özel sektörde ciro üzerinden %2’lik ar-ge yatırım tutarını, geride bıraktığımız 2012 yılında gerçekleştirdiğimiz %2,63’lük oranla şimdiden geçmiş bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge yatırımı oranıyla sektörde Ar-Ge’ye en çok pay ayıran şirket unvanına da sahibiz. Türk Otomotiv endüstrisine ve Ford Otosan’ın gelişimine verdikleri destek için başta TÜBİTAK olmak üzere, Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın ilgili tüm birimlerine teşekkür ediyoruz.”

 

Yenigün: “Ford Otosan beyin göçünü tersine çeviriyor”

Ford Otosan’da 1240 Ar-Ge mühendisinin çalıştığını, 2013 yılı sonunda bu rakamın 1300’e, 2014 yılı sonunda ise 1400’e ulaşmasını hedeflediklerini belirten Yenigün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün temelini attığımız bu binada 1300 mühendisimizin tamamı Ar-Ge odaklı olarak çalışmalarını sürdürecek. Geleceğimiz için çalışan Ar-Ge mühendislerimizin yanı sıra bugünümüz için çalışan 500’den fazla mühendisimiz bulunmakta. Bu rakam toplamda 1780 mühendise ulaşıyor. Buradan yeni mezun mühendislerimize sizlerin vasıtasıyla mesaj vermek istiyorum: Biz Ford Otosan olarak Türkiye’den dünyaya beyin göçünü tersine çeviriyoruz. Sadece Türk mühendisler değil, dünyanın pek çok yerinden yabancı mühendisler Ford Otosan Ar-Ge bölümünde çalışmak için bize başvurularda bulunuyorlar. Biz şu an, Ford’un ihtiyaç duyduğu global mühendislik için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ford Otosan her  zaman bu konuda önemli bir merkez olmuştur, sektörümüze de önemli kazanımlar sağlamıştır. Lokal anlamda olduğu kadar global anlamda bu projelerin içerisinde yer almak önemli fırsatlardır. Ar-Ge mühendislerimiz global projelerimiz çerçevesinde dünyanın çeşitli bölgelerine sürekli ziyaretlerde bulunarak testler yapıyor, yapılan çalışmalara destek veriyor. Ar-Ge çalışanlarımızın her ay ortalama %20’si yurtdışı ülkelerde hareketli halde bulunmaktadır. Mühendislerimiz Ford’un global diğer merkezlerine giderek yaptıkları çalışmaların yanı sıra kuzey kutbundan çöllere kadar seyahat ederek iklim ve dayanıklılık testleri gibi pek çok ürün odaklı çalışmaları gerçekleştirmektedir. ”

 

Yeni Mühendislik Merkezi 60 Milyon TL yatırımla 2014’ün ilk yarısında hizmete açılacak

60 milyon TL’lik yatırımla 2014 yılının ilk yarısında faaliyete geçmesi planlanan Ford Otosan Mühendislik Merkezi’nde yılda 3.000.000 saatin üzerinde Mühendislik Hizmeti üretilecek.

Yaklaşık 20.000 metrekare kapalı, 10.000 metrekare açık alana sahip olacak yeni merkezde Ford Otosan’ın farklı lokasyonlarda çalışan tüm Ar-Ge ekibi aynı çatı altında toplanacak.

Çalışanların yaratıcılığını artıracak konforlu bir çalışma ortamı sunması hedeflenen yeni tesiste modern tasarıma sahip ferah ofisler, sosyal alanlar, büyük bir tasarım stüdyosu ve laboratuvarlar bulunacak. Uzaktan kontrol sistemi sayesinde Kocaeli ve İnönü Fabrikaları’ndaki ürün destek ekipleri ve tesiste bulunan test merkezleri arasında iletişim kurulabilecek.

 

 

 

 

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Haberler

Google ve Endeavor Türkiye İş Birliğiyle AccelerateX Programı Başlıyor…

Yayın tarihi

-

Yazar:

Endeavor Türkiye ve Google iş birliğiyle gerçekleştirilen AccelerateX Programı, girişimlerini büyütmek isteyen girişimcilere yeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Özel olarak tasarlanan içeriğiyle Endeavor ve Google uzman mentor ağına erişim imkanı sunan ücretsiz program, 3 aylık yoğun atölyeler ile girişimcilerin gelişimlerine destek oluyor.

Programa kabul edilen 12 start-up kurucusuna, hem Google hem de Endeavor Türkiye tarafından pek çok imkan sunuluyor. Girişimler, Google tarafından program girişimcilerine özel sağlanan reklam ve bulut hizmetine, pazarlama ve iletişim desteğine ve pek çok eğitime erişim imkanına sahip olacaklar.

Endeavor ise program boyunca girişimcilere, mentorlardan destek alma ve yatırımcılarla tanışma fırsatı sunacak. Girişimciler, program boyunca ve sonrasında Endeavor’ın Girişimci Seçim ve Destek ekibi tarafından yakın takibe alınarak Endeavor Yerel Seçim Panelleri’ne katılım önceliğine sahip olacak ve Endeavor Girişimcileri arasına katılma şansını yakalayacak.

Program boyunca strateji ve iş geliştirme atölyelerinde, konu uzmanları eşliğinde ürün, strateji, satış, pazarlama, İK, kültür ve globalleşme konuları ele alınacak. Girişimciler ayrıca, düzenlenen forumlarda diğer girişimlerle bir araya gelerek benzer aşama girişimlerin yaşadığı zorlukları tartışma ve birlikte iş geliştirme imkanına kavuşacaklar.

Programın sonunda ise girişimcileri yatırımcılarla buluşturacak Demo Day Etkinliği gerçekleştirilecek. Türkiye girişim ekosisteminin önemli temsilcilerinin davet edileceği Demo Day’de girişimciler, kendilerini tanıtma ve yatırım bulma yolunda önemli bir fırsat yakalayacaklar.

Teknoloji üreten ya da kullanan tüm girişimlere açık olan programa, kurulu bir şirketi olan ya da erken aşama ürününü pazara sunmuş, kurucu ortaklar dışında en az bir çalışanı bulunan, ekibinde bir teknoloji lideri olan ve İngilizce dil yeterliliğine sahip olan girişimciler katılabilecek. Detaylara https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome sitesinden ulaşılabilir.

Programı değerlendiren Endeavor Türkiye Genel Sekreteri Aslı Kurul Türkmen, “Google gibi bir teknoloji lideriyle birlikte girişimcilere ulaşmaktan mutluyuz. Google deneyimi, mentor ağı, ürün ve eğitimleriyle girişimcilere globalleşme yönünde farklı olanaklar sunabileceğimizi düşünüyoruz. AccelerateX, büyümek isteyen girişimler için kaçırılmayacak bir fırsat” dedi.

Google Türkiye Reklam Pazarlama Müdürü Seçkin Tokgöz, ”Girişimler Türkiye ekonomisinin dijitalleşmesinde büyük öneme sahip. Biz de Google Türkiye olarak girişimcilik ekosistemi desteklemek adına bu alanda pek çok çalışma yürütüyor, kamu ve özel sektör paydaşlarımızla iş birliğinde bulunuyoruz. Girişimcilik alanında başarılı işlere imza atan Endeavor Türkiye ile AccelerateX Programı için bir araya geldiğimiz için mutluyuz. Hepimizi çok heyecanlandıran bu programla girişimlerin ve girişimcilerin ihtiyacı olan donanımları kazanmalarına yardımcı olacağımıza inanıyoruz.”dedi.

Detaylar ve başvuru için https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=mesut@monetatanitim.com&MailID=23620046&url=https%3a%2f%2frsvp.withgoogle.com%2fevents%2facceleratex%2fhome

Endeavor Türkiye Hakkında

Merkezi New York’ta olan, etkin girişimcileri destekleyen ve 33 ülkede faaliyet gösteren Endeavor Derneği, Türkiye’de 2006 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeleri ve mentörlerinin desteğiyle büyüme aşamasındaki ScaleUp şirketleri tespit ederek büyümelerine ivme kazandırmaktadır. Tüm dünyadan 1700’den fazla girişimci ve 3200’den fazla mentörü ağında bulunduran Endeavor’ın, Türkiye’den seçilen 68 şirketi arasında Yemeksepeti, Insider, Gram Games ve son dönemde exit yapmış olan Peak Games, iyzico ve Foriba gibi başarılı şirketler bulunuyor. Detaylar için www.endeavor.org.tr‘yi ziyaret edebilirsiniz.

Haberin Devamı
Advertisement

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com