Connect with us

Haberler

Ford Otosan sektörünün en büyük teknoloji ve Ar-Ge üssünü inşa ediyor

Published

on

Ford’un dünyadaki en büyük 3. Ar-Ge Merkezi olan ve Türkiye’nin özel sektördeki en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip Ford Otosan, Türkiye’de bir ilke daha imza atarak 1300 mühendisini aynı çatı altına toplayacak yeni mühendislik merkezinin temelini attı.

 

Ali_Y_Koc

 Türkiye’de sektörünün en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip olan Ford Otosan, 60 Milyon TL’lik yatırımla,  Türkiye otomotiv sektörünün en büyük mühendislik merkezinin temelini törenle attı. Ford Otosan’ın İstanbul Sancaktepe’de inşa edeceği ve 2014’ün ilk yarısında hizmete açacağı yeni mühendislik merkezinde; 1300 mühendis yılda 3.000.000 saat küresel mühendislik hizmeti üreterek Ford Otosan’ı ve Türkiye’yi gururlandırmaya devam edecek.

Ford Otosan’ın yeni mühendislik merkezinin temel atma törenine; Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Ford Avrupa Ürün Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Barb Samardzich ve Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün’ün yanı sıra, Koç Holding, Ford Motor Company ve Ford Otosan yöneticileri de katıldı.

 

Ali Y. Koç:  “Koç Topluluğu Türkiye’nin en yüksek Ar-Ge Harcamasını yapıyor”

Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç törende yaptığı konuşmada Koç Topluluğu’nun kurulduğu günden itibaren uzun vadeli bir bakış açısı ile yatırımlarını gerçekleştirirken, ülkemiz için yaratılan katma değeri sürekli artırmayı hedeflediğini belirtti. Koç Topluluğu’nun Ar-Ge’ye verdiği öneme dikkat çeken Ali Y. Koç, “Türkiye’yi 2023 vizyonuna, yani dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına taşıyacak temel taşlarından biri Ar-Ge gücümüzü geliştirmektir. Türkiye’nin en çok Ar-Ge harcamasını yapan Topluluğumuzun son 5 yıldaki harcaması toplam 2,7 milyar TL seviyesindedir. Türkiye ekonomisinin %9’unu, ihracatının %10’unu, Devletin toplam vergi gelirlerinin %9,4’ünü teşkil eden Koç Topluluğu’nun Türkiye’nin özel sektör Ar-Ge harcamasındaki payı %10 seviyesinde yer almaktadır. Koç Topluluğu bünyesinde, Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanmış 14 Ar-Ge merkezi bulunmaktadır. Ülkemizin ortalama Ar-Ge harcamalarının net ciroya oranı %0,9 iken, Koç Topluluğu’nda bu rakam %1,73 ile uluslararası standartlara yakın seviyelerdedir. Hükümetimizin ARGE’ye verdiği önem bizler için en büyük motivasyon kaynağı olmuştur” dedi.

 

 

Ali Y. Koç: Ford Otosan lisans alarak başladığı faaliyetlerine, dünyada farklı şirketlere lisans vererek devam ediyor

Ali Y. Koç, Türkiye’nin otomotiv sektörünün ilk Ar-Ge çalışmalarını başlatan Ford Otosan’ın beyaz kağıda çizilen bir ürünü üretim aşamasına taşıyabilecek mühendislik gücüne sahip olduğunu vurgularken, “Ford Otosan’ın mühendisliğini yaptığı ve ürettiği araçlar 5 kıtada 70 ülkeye ihraç edilmektedir. Ford Otosan,  dünyanın en prestijli organizasyonlarından ödüller alan araç ve motorlar üretmekle kalmayıp, Ford dünyasında da, üçüncü büyük Ar-Ge merkezi olarak büyük öneme sahiptir. 1959 yılında lisans alarak başladığımız faaliyetlerimize, şimdi dünyada farklı şirketlere lisans vererek devam etmekteyiz” diye konuştu.

 

Barb Samardzich: Ticari araçlardaki lider konumumuzu güçlendireceğiz

Ford Avrupa Ürün Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Barb Samardzich de törende yaptığı konuşmada Ford’un gelecek planlarıyla ilgili bilgiler verdi; “Yeni araçlar ve teknolojiler iş planımızın tam kalbinde yer alıyor.” diyen Samardzich, şöyle konuştu: “2013 yılında Avrupa’da satışını gerçekleştireceğimiz araçların yüzde 40’ını tamamen yeni veya önemli ölçüde yenilenmiş modeller oluşturacak, ve 2011-2015 yılları arasında da Avrupa’daki müşterilerimize sunduğumuz model sayısını yüzde 50 artırmış olacağız. Çığ gibi gelen bu yeni araçlar, Ford’un ticari araçlar alanındaki liderlik ünvanını daha da güçlendirmesini sağlayacak ve bu da, ticari araç pazarının her yıl yüzde 30’dan fazla büyüyerek, 2017 yılında yaklaşık 4 milyon adedin üzerine çıkacağı beklentimiz yönünde çok önemli bir adım olacak. Ford olarak amacımız, 2016 yılı itibariyle yılda yaklaşık yarım milyon adetlik ticari araç satış rakamına ulaşmak.”

 

Samardzich: Yeni Mühendislik Merkezi, küresel One Ford planımız kapsamında Ford için önemli bir unsur

Samardzich; konuşmasında Ford Otosan’dan övgüyle söz etti: “Ford Otosan, Ford’un geleceğe dönük ticari araç planlarında yalnızca Avrupa çapında değil, küresel ölçekte de önemli bir oyuncu. Ford Otosan’ın Kocaeli ve Gebze tesislerinde Türkiye’deki mühendislik okullarından yetişen mühendisler çalışıyor. Türkiye’deki Ürün Geliştirme ekibi, konseptten üretime kadar araç, motor ve güç aktarım organlarını tasarlamak, mühendisliğini yapmak ve test etmek için gereken deneyim ve yeteneklere sahip. Bu nedenle Ford Otosan’ın yeni Mühendislik Merkezi’nin Sancaktepe’de inşa ediliyor olması, yalnızca Ford Otosan için iyi bir gelişme olmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel One Ford planımız kapsamında Ford için de önemli bir unsur. Ayrıca, bunun Türk otomotiv sektörünün gelişiminin ve ileriye dönük güçlenmesinin devamı açısından da müthiş bir gelişme olduğuna inanıyorum. Geçen yıl, tüm dünyada 82 milyon adet araç satıldı. Bu 10 yılın sonunda, bu rakam 100 milyon adedin üzerine çıkacak. Küresel araç parkındaki bu büyüme önemli zorlukların yanı sıra birçok fırsat da getiriyor. Ford Otosan’ın Sancaktepe’deki Ar-Ge Merkezi gibi yeni tesisler sayesinde gelecekteki bu küresel fırsatlardan da önemli ölçüde faydalanabiliyor olacağız.”

 

Haydar Yenigün: Otomotiv sektörünün en büyük teknoloji ve Ar-Ge üssüyüz

Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün de temel atma töreninde bir konuşma yaptı. Ford Otosan’ın Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları arasında olmasını, kuruluş yıllarından itibaren Ar-Ge faaliyetlerine başlamasına borçlu olduklarını belirten Yenigün, Ford Otosan için gurur verici bir gün yaşadıklarını belirtti. Yenigün sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de otomotiv sektörünün en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip olan Ford Otosan, bugün yine bir ilki gerçekleştirerek sektörün Türkiye’deki en büyük Ar-Ge merkezinin temellerini atıyor. Bugün geldiğimiz noktada, Ford Otosan olarak Ford’un 3. büyük Ar-Ge merkezi konumundayız. Global bazda mühendisliğini yaptığımız ve üzerinde çalıştığımız projelerimiz ile ‘Türkiye’de Otomotiv sektörünün en büyük Teknoloji ve Ar-Ge Üssü’yüz. Mühendisliğini 0’dan ele aldığımız araç ve motor projelerini üretime hazır final ürünler haline getirme kabiliyetimiz mevcut. Connect modelinin global olarak geliştirilmesi ve üretilmesinden yeni modelimiz Courier’e kadar tüm projelerimizde sağlanan desteklerin de Ford Otosan’ın Ford dünyasında öne çıkmasına katkısı bulunmaktadır. Ağır ticaride Ford’un global mühendislik merkezi haline gelen Ford Otosan, Cargo kamyon modelinin tasarım ve geliştirilmesinden test ve üretimine kadar tüm aşamalarını üstlenerek global pazarlara sunmaktadır. Ar-Ge faaliyetlerimize vermiş olduğumuz önemin bir diğer göstergesi de sürekli artan Ar-Ge yatırım tutarımız ve bu tutarın ciromuza göre sürekli artan oranı. Hükümetimizin 2023 yılı için belirlemiş olduğu özel sektörde ciro üzerinden %2’lik ar-ge yatırım tutarını, geride bıraktığımız 2012 yılında gerçekleştirdiğimiz %2,63’lük oranla şimdiden geçmiş bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge yatırımı oranıyla sektörde Ar-Ge’ye en çok pay ayıran şirket unvanına da sahibiz. Türk Otomotiv endüstrisine ve Ford Otosan’ın gelişimine verdikleri destek için başta TÜBİTAK olmak üzere, Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın ilgili tüm birimlerine teşekkür ediyoruz.”

 

Yenigün: “Ford Otosan beyin göçünü tersine çeviriyor”

Ford Otosan’da 1240 Ar-Ge mühendisinin çalıştığını, 2013 yılı sonunda bu rakamın 1300’e, 2014 yılı sonunda ise 1400’e ulaşmasını hedeflediklerini belirten Yenigün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün temelini attığımız bu binada 1300 mühendisimizin tamamı Ar-Ge odaklı olarak çalışmalarını sürdürecek. Geleceğimiz için çalışan Ar-Ge mühendislerimizin yanı sıra bugünümüz için çalışan 500’den fazla mühendisimiz bulunmakta. Bu rakam toplamda 1780 mühendise ulaşıyor. Buradan yeni mezun mühendislerimize sizlerin vasıtasıyla mesaj vermek istiyorum: Biz Ford Otosan olarak Türkiye’den dünyaya beyin göçünü tersine çeviriyoruz. Sadece Türk mühendisler değil, dünyanın pek çok yerinden yabancı mühendisler Ford Otosan Ar-Ge bölümünde çalışmak için bize başvurularda bulunuyorlar. Biz şu an, Ford’un ihtiyaç duyduğu global mühendislik için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ford Otosan her  zaman bu konuda önemli bir merkez olmuştur, sektörümüze de önemli kazanımlar sağlamıştır. Lokal anlamda olduğu kadar global anlamda bu projelerin içerisinde yer almak önemli fırsatlardır. Ar-Ge mühendislerimiz global projelerimiz çerçevesinde dünyanın çeşitli bölgelerine sürekli ziyaretlerde bulunarak testler yapıyor, yapılan çalışmalara destek veriyor. Ar-Ge çalışanlarımızın her ay ortalama %20’si yurtdışı ülkelerde hareketli halde bulunmaktadır. Mühendislerimiz Ford’un global diğer merkezlerine giderek yaptıkları çalışmaların yanı sıra kuzey kutbundan çöllere kadar seyahat ederek iklim ve dayanıklılık testleri gibi pek çok ürün odaklı çalışmaları gerçekleştirmektedir. ”

 

Yeni Mühendislik Merkezi 60 Milyon TL yatırımla 2014’ün ilk yarısında hizmete açılacak

60 milyon TL’lik yatırımla 2014 yılının ilk yarısında faaliyete geçmesi planlanan Ford Otosan Mühendislik Merkezi’nde yılda 3.000.000 saatin üzerinde Mühendislik Hizmeti üretilecek.

Yaklaşık 20.000 metrekare kapalı, 10.000 metrekare açık alana sahip olacak yeni merkezde Ford Otosan’ın farklı lokasyonlarda çalışan tüm Ar-Ge ekibi aynı çatı altında toplanacak.

Çalışanların yaratıcılığını artıracak konforlu bir çalışma ortamı sunması hedeflenen yeni tesiste modern tasarıma sahip ferah ofisler, sosyal alanlar, büyük bir tasarım stüdyosu ve laboratuvarlar bulunacak. Uzaktan kontrol sistemi sayesinde Kocaeli ve İnönü Fabrikaları’ndaki ürün destek ekipleri ve tesiste bulunan test merkezleri arasında iletişim kurulabilecek.

 

 

 

 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler