Connect with us

Haberler

Endüstriyel tasarımlar İstanbul’u tanıtmak için yarıştı

Yayın tarihi

-

Türkiye’nin endüstriyel tasarım geçmişine tanıklık eden ve Türkiye’de tasarım endüstrisinin küresel boyuta taşınmasına aracı olan, İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları, bu yıl dokuzuncu kez tasarımcıları ödüllendirdi. 296 projenin yarıştığı yarışmada 29 tasarım ödül kazandı. Ödül töreninde, İstanbul için Hediyelik Eşya Tasarımı adlı özel konsept kategorisinde yarışan projeler dikkat çekti. Medeniyetler beşiği İstanbul’un simgelerini Türkiye’yi markalaştıracak özgün eserlere taşıyan tasarımcılar ihracata katma değer sağlayacak.

 AdemOnalan_Galata_IstanbulIcinHediyelikEsyaOgrenciBirincisi

İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri, geleceğe dokunmak için İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları yolculuğuna tam dokuz yıl önce çıktı. Türkiye’de endüstriyel tasarım denilince akla gelen ilk yarışma olmayı başaran İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları, bu yıl ‘Engelliler, Yaşlılar ve Çocuklar için Tasarım’ ve ‘İstanbul İçin Hediyelik Eşya’ özel konsept kategorisi başlıklarıyla hayata geçirildi. Birbirinden değerli 296 projenin katıldığı yarışmada 29 proje dereceye girdi. Bu yılın özel konsept kategorisi olan İstanbul İçin Hediyelik Eşya Kategorisinde profesyonel alanda kartpostalları origami sanatıyla üç boyutlu İstanbul simgelerine dönüştüren Nazlı Cangönül’ün ‘Kırtpostal’ projesi birinci oldu. Öğrenci kategorisinde ise Adem Önalan’ın Galata Kulesi’ni iki kişilik kahve ve lokum setine dönüştüren ‘Galata’ projesi birinciliğe layık görüldü.

İMMİB Erkan Avcı Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde düzenlenen ödül törenine, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, İstanbul Elektrik-Elektronik, Makine ve Bilişim İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Necmi Sadıkoğlu ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) Genel Merkez Başkanı  Ayberk Yağız ile mimarlar, tasarımcılar, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.

EkonomiBakani_ZaferCaglayan_1Ödül töreninde konuşma yapan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, geçmiş yıllarda tasarımı Türkiye’nin ıska geçtiğini ancak özellikle 2011 yılından beri endüstriyel tasarıma çok önem ve destek verdiklerini belirterek şu konulara değindi: “Türkiye 2 yıl öncesine kadar ihracatının yüzde 50’sini Avrupa’ya, yüzde 25’ini Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yapıyordu. Şu anda bu yüzde 75’te önemli ekonomik sıkıntılar ve siyasi problemler var. Ancak buna rağmen geçen sene Türkiye, dünyada ihracatını en fazla arttıran 2’nci ülke olmayı başardı. İhracatla beraber büyüyen Türkiye, ihracatın da desteğiyle geçen yıl Avrupa’nın en fazla büyüyen 3 ekonomisinden biri oldu. Bunu iftihar ederek söylüyoruz ki Türkiye şu an dünyanın 17’nci, Avrupa’nın ise 6’ncı büyük ekonomisi konumunda. Türkiye, 2023’e giden yolda dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacak. 500 milyar dolar ihracat yapacağız. Tasarımı, Ar-Ge’yi, inovasyonu olmazsa olmazımız haline getirmeliyiz.”

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Tahsin Öztiryaki, “İMMİB olarak ilkini 2005 yılında düzenlediğimiz İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları her geçen yıl çok daha başarılı bir organizasyona dönüşüyor. Yarışmamızı hayata geçirdiğimiz ilk günden bu yana 3 bine yakın proje başvurdu. Başvuran eserlerden 307’si ödül kazandı. 12 tasarımcımız yurt dışı eğitim bursundan faydalandı. 5 tasarımcımızın ürünü ise özel sektör tarafından üretildi. Bu yıl yarışmamıza eklenen İstanbul İçin Hediyelik Eşya Kategorisi ile birlikte bu sayının önümüzdeki yıllarda artmasını bekliyoruz. Bu yıl yarışmalarımızda 2007 yılından bu yana dereceye giren tasarımcılarımıza yönelik bir anket de yaptık. 80 kişinin katıldığı anketimizden çıkan sonuçlara göre 9 kişi İMMİB üyeleri ile bağımsız iş bağlantısı kurmuş, 13 kişi İMMİB üyesi firmalarda çalıştığını belirtmiş ve yaklaşık 60 kişi de yarışmanın kendisine iş imkanı, referans, sanayici ve sektör ile tanışma şansı, prestij ve kendini geliştirme olanağı, yurt dışında tasarımlarının sergilenmesi ve uluslararası firmalarla bağlantı kurma imkanı, yurt dışı eğitim fırsatı ve maddi destek sağladığını ifade etti. Bu sonuçlar doğru bir yolda olduğumuzu bize gösterdiği gibi yeni yarışmalar için de bizi motive etti” diye konuştu.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Necmi Sadıkoğlu ise konuşmasında şunlara dikkat çekti: “Türkiye artık dünyanın yükselen ekonomilerinin başında geliyor. Ülkemizin yıldızı her geçen gün parlarken dünyadaki değişimin de farkındayız. Tüketiciler artık farklı, yenilikçi ve tasarım ürünleri aramaya başladı. Bu değişime ayak uydurmak, bu yarışta ben de varım demek için sanayicilerimizin mutlak suretle tasarıma yatırım yapması gerekiyor. İMMİB olarak biz de bu amaçla 9 yıldır ara vermeden tasarımcıları destekliyoruz. Sanayicilerimize yeni vizyonlar kazandıran İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları’nı uzun yıllar sürdürmeyi planlıyoruz.”

İstanbul Elektrik-Elektronik, Makine ve Bilişim İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu; “İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları’nı hayata geçirirken dünyada Türkiye markasını oluşturmak için yola çıktık. Bunun yolunun tasarımdan geçtiğini hepimiz biliyorduk. Sanayi ile tasarımı buluşturduğumuz zaman, dünyada ‘Made in Turkey’ etiketli ürünlerimizin sayısını artıracağımıza inanıyoruz. Tasarımın rekabette üstünlük kazandıracağı konusunda sanayicilere farkındalık sağlayan bu yarışma ile Türkiye’nin markalaşma yolculuğuna ışık tutacak üretilebilir tasarımlara ulaşmayı hedefliyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu.

29 Projeye 173 Bin TL Ödül Dağıtıldı

 

Profesyonel ve öğrencilerin başvurduğu 9. İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları’nda bu yıl dört kategoride ödüller dağıtıldı. Yerli ve yabancı önemli tasarımcıların ve endüstriden isimlerin yer aldığı jüri üyeleri başvuran 296 proje arasından 29’unu ödüle layık buldu. ‘Engelliler, Yaşlılar ve Çocuklar için Tasarım’ teması için Metalden Mamul Ürünler, Plastikten Mamul Ürünler ve Elektrikli Küçük Aletler kategorilerinde 20 ödül verilirken, ‘İstanbul İçin Hediyelik Eşya’ konsept kategorisinde ise 9 ödül sahipleriyle buluştu. İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları’nda bu yıl toplam 173 bin TL ödül dağıtıldı. Dereceye giren yarışmacılar, Ekonomi Bakanlığı’nın yarışmaya tanıdığı kontenjan kapsamında yurt dışı eğitim bursundan yararlanacak.

Yarışmanın Kazananları

Metalden Mamul Ürünler kategorisinde profesyonel alanda birinciliği; ‘Odak Ocak Kıskacı’ projesiyle Çağlar Alkan kazandı. ‘Zip-On’ Özelleştirilmiş Fermuar projesiyle Burçin Şuşut ve Berk Kotel yarışmada ikinci olurken, Şenol Doğan da ‘+Eksi’ projesiyle üçüncülük ödülüne layık görüldü. ‘Vivant’ projesiyle Şevket Öztaş da mansiyon ödülü aldı.

Metalden Mamul Ürünler kategorisinde öğrenci alanında birinciliği Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Berkan Unutulmaz ‘Look’ projesiyle kazandı. ‘Bestdressed’ projesiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Ayşegül Çetinkaya ikinci olurken, yine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Başak Elbüken ‘Tick’ projesiyle üçüncü oldu. Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Sinan Özkara da ‘Horn’ projesiyle mansiyon ödülüne layık görüldü.

Plastikten Mamul Ürünler kategorisinde profesyonel alanda bu yıl birinci ve ikincilik ödülü verilmedi. Üçüncülük ödülünü ise ‘Bibo’ projesiyle Yavuz Başören aldı. Mansiyon ödülünü ise; Fulden Tüngür, Ramazan Seyhan, Seda Seçkin, Yunus Tuncel, İdil Ertuna, Duygu Güroğlu ve Burcu Uçan’ın ortak çalışması olan ‘Hedroll’ projesi kazandı.

Plastikten Mamul Ürünler kategorisinden öğrenci alanında ise birinciliği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Tamer Yüksek ve Caner Kaplan ‘SeaDRON’ projesiyle aldı. ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Aylin Alpay ise ‘Drop’ projesiyle ikincilik ödülüne layık görüldü. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Ozan Kayıkçı ve Semih Yılmaz ise ‘Babypack’ projesiyle üçüncü oldu. Mansiyon ödülünü ise ‘Hidden Bubble’ projesiyle Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Gürkan Gürbey kazandı.

Elektrikli Küçük Aletler Kategorisi profesyonel alanında birincilik ödülünü Ceren Demirağaç ‘Püf’ projesiyle aldı. İkinci ve üçüncülük ödülünün verilmediği bu kategoride mansiyon ödülüne ise Seçil Tuna ‘Diffridge’ projesiyle layık görüldü.

Elektrikli Küçük Aletler Kategorisi öğrenci alanında birinciliği Kocaeli Üniversitesi’nden Burak Aykan ‘SenSafe’ projesiyle kazandı. İkincilik ödülünü ise Anadolu Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Yüksekokulu’ndan Utku Yanık ‘Cover’ projesiyle aldı. Üçüncülük ödülüne ise Anadolu Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Yüksekokulu’ndan İbrahim Özen ve Efkan Çetin ‘Babycom’ projesiyle layık görüldü. Mansiyon ödülü ise İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Süheyl Önal’ın ‘Blind Explorer’ projesine verildi.

Bu yılın konsept kategorisi olan İstanbul için Hediyelik Eşya Kategorisi’nin profesyonel alanında Nazlı Cangönül ‘Kırtpostal’ projesiyle birinci oldu. ‘Bosphorus Ice’ projesiyle Barış Serim ikincilik ödülüne layık görüldü. Mebrure Oral ise ‘Time Bridge’ projesiyle üçüncülük ödülünü aldı. ‘Zoom-in’ projesiyle de Fatma Elif Ergür mansiyon ödülü kazandı.

İstanbul için Hediyelik Eşya Kategorisi’nin öğrenci alanında ise birinci ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Adem Önalan’ın ‘Galata’ projesi oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Yusufhan Doğan ‘Connect’ projesiyle ikinciliğe layık görüldü. Üçüncülüğü ise iki proje paylaştı. Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Gürkan Gürbey ‘İstanbul Cookie Cutter’ projesiyle ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Tarık Ali Sert de ‘Galata Bags’ projesiyle üçüncülük ödülünü kazandılar. Mansiyon ödülünü ise İstanbul Arel Üniversitesi’nden Merve Amuk, Emre Palaz, Dilara Yıldızhan ve Hatice Kübra Toprak’ın ortak çalışması olan ‘Ahter’ projesi aldı.

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com