Connect with us

Haberler

E-ticaretin doğru bilinen yanlışları

Published

on

Bilgisayar başında gerçekleştirildiği için kolay sanılır ama değildir, bir internet sitesi yeterli sanılır ama daha fazlası gerekir, “kolay para” zannedilir ama özveri ister… Birçok kişinin en kolay yoldan para kazanma yolu olarak gördüğü e-ticaret uygulamaları, aslında dışarıdan görüldüğü gibi değil. Türkiye’nin lider e-ticaret siteleri arasında yer alan Sanalpazar.com’un genel müdürü Cem Kesici e-ticaret siteleri hakkında doğru bilinen yanlışları açıkladı.

SANALPAZAR-LOGO

Birçok kişinin en kolay yoldan para kazanma yolu olarak gördüğü e-ticaret uygulamaları, aslında dışarıdan görüldüğü gibi değil. Türkiye’nin lider e-ticaret siteleri arasında yer alan Sanalpazar.com’un genel müdürü Cem Kesici, e-ticaret siteleri hakkında doğru bilinen yanlışları açıkladı. İşte e-ticaretin gerçekleri:

1-Yanlış: Bir sitenizin olması e-ticarete başlamak için yeterlidir.

Doğru: Sitenizin ziyaretçi çekebilmesi için inanılmaz çaba ve para harcamanız gereklidir Bir e-ticaret sitenizin olması öncelikle ıssız bir çölde bir dükkan açmanız gibi bir şeydir. Ancak yolunu kaybeden gezginler size uğrayabilir. Az ya da çok ziyaretçi çekmeyi başardığınızda ise, onlara anlamlı ürünler sunabiliyor olmanız gerekir ki sizden bir şeyler satın alsınlar, çöldeki dükkanınızda kalorifer satmıyor olmalısınız mesela. Bu noktayı da aştığınızda, ziyaretçinize yani potansiyel tüketicinize gerek özellik, gerekse fiyat olarak anlamlı ürünler sunmayı başardınız. Peki size nasıl güvenip ödeme yapacaklar? Satın almayı düşündükleri ürünü acaba gerçekten yollar mısınız? Acaba resimlerde gözükenden başka bir ürün çıkabilir mi kargo paketinizden? Yani güvenilirliğinizi ispat etmelisiniz bir yandan da.

Başarısız olursanız büyük bir sorun yok. Ama başarılı olursanız başka sorunlar sizi bekliyor. Satışlarınız arttıkça, ürün tedariğinde sevkiyatına kadar birçok lojistik sorun sizi beklemektedir. Bu sorunlar da genellikle yatırımla yani para ile aşılacak niteliktedir. İş akışınızın bu noktadan sonrası artık yeni ekonomi değildir, bildiğiniz satış ve dağıtım şirketlerinin yüz yüze olduğu geleneksel sorunlar sizin de sorununuzdur artık. Eğer sermayeniz veya karlılığınız yeterli değilse lojistik sorunları aşmak asla mümkün olmayabilir.

2-Yanlış: E-ticaret için büyük bir sermaye gerekli değildir.

Doğru: Teknolojik gereksinimler hiç bitmez ve sandığınızdan çok daha büyük bir finansman gereksinimi oluşturur: Hobi düzeyinde kalacaksanız e-ticaret için büyük bir sermaye gerekli değildir. Ama ülkemizin e-ticaret pastasından bir pay almak istiyorsanız, tereddütsüz söyleyebilirim ki; milyonlarca liraya ihtiyacınız var. Hem başlangıç yatırım sermayesi olarak hem de işletme sermayesi olarak.

İş modeliniz B2C ise, belli ürünlerde hızlı sevkiyat için stok yapabilmeniz gerekir, bu bir finansman gerektirir. Başka bir iş modeli ile çalışıyor olsanız da, çok değerli çalışanlarınızın -sektörün yeniliği nedeniyle deneyimli çalışan bulmak zordur ve bu çalışanlar genelde yüksek maliyetlidir- maliyetlerini daha başlangıçtan itibaren taşımanız gerekir.

E-ticaretin internet gibi bir teknolojinin ulaştığı en son noktalardan birinin üzerine kurulduğu genelde hep ihmal edilir. Siz ticaret yapıyor da olsanız, teknoloji dünyasında iş yapıyor olduğunuz için teknolojik gereksinimler hiç bitmez ve sandığınızdan çok daha büyük bir finansman gereksinimi oluşturur.

3-Yanlış: İyi bir fikir bulmak popüler bir site kurmak yeterlidir

Doğru: Her zaman çok parlak bir fikir de gerekli değildir: İyi bir fikriniz varsa, bu rüzgarı arkanıza almanız anlamına gelir. Ama gidilecek yol ve yoldaki engeller, sorunlar değişmez. Daha hızlı ilerliyor olabilirsiniz sadece. Daha önce yapılmış bir şeyi farklılaştırarak, katma değer ekleyerek yapıyor da olabilirsiniz. Yani bilinen iyi bir fikre, küçük yeni fikirler de ekliyor olabilirsiniz. Eğer diğer bileşenler açısından yeterli iseniz bu da ilerlenebilecek başka bir rotadır.

4- Yanlış: Yazılımcıya gerek yok, hazır site satan şirketlerden bir site yazılımı satın alınabilir:

Doğru: Sitenizin ergonomisi, sitenizin ziyaretçi yükü altındaki davranışı, ölçeklenebilirliği, arama motorlarında var olması, ücretli reklam sistemleri ile entegrasyon vs. için yapmanız gereken bir çok şey vardır: Gerçek e-ticaret siteleri, örneğin elinizdeki akıllı telefonlar kadar teknolojik ürünlerdir. Bu da 1-2 kişi ile üretilecek bir şey olmadığı anlamına gelir.

Geri plandaki lojistik, finans, muhasebe işlemleri için gerekli ERP yazılımları, bunların siteye entegrasyonu, teknik bir kriz anında sizi kurtaracak devamlılığı sağlayacak sistemler, işinizin gidişatını ölçmeniz için gerekli raporlama ve analiz sistemleri, ziyaretçilerinizin sitenizdeki davranışlarını analiz etmeye yönelik sistemler vs. gibi birçok alt sistem kurulması gerekir. Bunların hepsi ayrı uzmanlık alanlarıdır. Çoğu durumda paranız olsa da yeterli birikime sahip uzmanlara ulaşmanız neredeyse imkansızdır, çünkü az sayıdaki bu insanlar zaten kapılmış durumdadır, paranız olmadığında ise fazla söze gerek yok.

5- Yanlış: Yerli yabancı birçok yatırımcı sırada

Doğru: Gerçek yatırımcılar, eğer yeterince başarılı olursanız, geleceğe dair yeterince umut verirseniz gelirler:  İyi bir fikir ve iyi bir başlangıç yatırımcıları çeker. Çok açık bir gerçek ki; yatırımcı, gelecekte yaptığı yatırımın karşılığını katlayarak alabileceği alanlarda yatırım yapar. Bu yatırımcıların ‘melek’ olarak adlandırılanları için de geçerlidir.

Yatırımcıların ülkemize olan ilgisi öncelikle genç nüfus, internet kullanıcı sayısının yüksekliği, kredi kartı kullanım yaygınlığı vs. gibi iştah kabartan istatistiksel verilerden geliyor. Bu verilerden yola çıkarak ülkemizde yatırım alanı aramak için geliyorlar. Ancak, yatırım yapılması olası siteleri incelerken iyi bir fikir, arkasında ayakları yere basan bir işletme, istikrarlı ve hızlı büyüme gibi unsurlara bakmaya başlıyorlar ve burada tablo maalesef çok iç açıcı değil.
Sayısal olarak bakıldığında, ciddi anlamda yatırım alan internet girişimi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yatırımlara nitelik olarak baktığımızda ise, yabancılar tarafından önemli sayıda yatırım yapılmadığını, adları İngilizce olan birçok yatırım grubunun/şirketinin aslında bizim vatandaşlarımızdan oluştuklarını ve geleneksel bir ticarethaneye ortak olma uygulamasının ‘investment’ olarak nitelendirilmesinden başka bir şey olmadığını görüyoruz. Ayrıca, ifade edilen yatırım tutarlarının nasıl bir zaman planı ve başarı kriterleri kapsamında girişimlere aktarıldığını, başlangıçta ifade edilen tutarın gerçekten o girişime tümüyle aktarılıp aktarılmadığını da bilemiyoruz.

Özetle, yola yatırımcılara güvenerek çıkılmamalı. Gerçek yatırımcılar, ancak eğer yeterince başarılı olursanız, geleceğe dair yeterince umut verirseniz gelirler. Eğer bu noktayı yakalayabilmişseniz, yatırımcılar olmaksızın da ayakta kalabilme olasılığınız zaten vardır. Gelecek bir yatırım sizi hızlandırır, geliştirir, hikayenizi bir başarı hikayesine dönüştürebilir. Ama ortada herhangi bir gerçekçi umut yok ise hiç kimsenin parasını sokağa atabileceğinin hayalini kurmamalısınız.

 

Sanalpazar.com hakkında:
Gold & Metro Grup’a bağlı Gold İnternet Teknolojileri San. ve Dış Tic. A.Ş.‘nin bir yatırımı olan Sanalpazar.com, ERP uygulamaları, yazılım geliştirme, danışmanlık alanında 20 yılı aşkın bir deneyime sahip, alanının saygın kuruluşlarından IMC Bilişim Teknolojileri  A.Ş. ortaklığı ile hayata geçirilmiştir. Ülke insanının ticarete olan geleneksel yatkınlığını ve becerisini 21. yüzyılın ‘internet’ dünyasına taşıyabilecekleri bir ‘pazar yeri‘ oluşturmayı amaçlayan Sanalpazar.com, herkesin hem ürün satabileceği hem de satın alabileceği, kullanımı kolay, anlaşılabilir, hızlı ve sorunsuz bir ‘pazar yeri olarak tasarlanmıştır. Sanalpazar.com geleneksel ticaretin tüm bileşenlerini daha da geliştirerek internet ortamına taşıyan, küçük ölçekli satıcılara finansman desteği sağlayan, alıcılara sonsuz ödeme seçenekleri sunan ve çoğu kendi alanında ilk ve tek olan birçok özelliği de bünyesinde barındırıyor.

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler