Yeni Teknolojiler
Cobot’lar üretimde verimliliği yüzde 500’e varan oranlarda artırıyor

Artan maliyetler üretim için her geçen gün büyüyen bir sorun olurken üreticiler verimliliklerini artırmanın yeni yollarını arıyor. Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, cobot’ların tek başına çalışan insan ya da robotlardan yüzde 85 daha verimli olduğunu belirterek, cobot’ların üretimde verimliliği yüzde 500’e varan oranlarda artırdığını söyledi.
Dünyanın 1 numaralı kolaboratif robot üreticisi Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, günümüz üreticilerinin en önemli konuları arasında yer alan üretimde verimliliğe değinerek 17 Nisan Verimlilik Haftası’na özel açıklamalarda bulundu. Gök, cobot’ların hammaddeden zamana, enerjiden insan kaynaklarına kadar tüm kaynakların en verimli şekilde değerlendirilmesini sağladığını belirtti.
Verimlilik sadece üretici için değil kullanıcı ve sektör için de önemli
Üretimde verimliliğin sadece üretici için değil kullanıcı ve sektörlerin gelişimi açısından da son derece kritik olduğunu aktaran Gök, “Kolay kurulan, programlanabilen ve hızla üretime geçen cobot’lar, üretime esneklik kazandırarak zamanın en iyi şekilde yönetilmesini, yüksek kalite ve verimlilikte üretim imkanı sağlıyor. İyi yönetilen zaman, iş gücü yani kaynaklar üretime verim artışı olarak yansıyor. Karanlık fabrikalar giden yolda bir geçiş sürecinin olacağı günümüzün bir geçeği. Bu anlamda, yapılan araştırmalar, makine insan iş birliğinin üretimde yüzde 85 daha verimli olduğunu gösteriyor. Bu da aynı birim zamanda daha fazla üretim, daha fazla karlılık ve verim olarak üreticiye yansıyor. Üretimin bu denli artması son kullanıcı açısından fiyat avantajını getirirken üreticiye, üstün bir rekabet ve küresel bir oyuncu olmanın kapılarını açıyor. Cobot’lar ise sektörlere daha hızlı bir gelişim imkanı kazandırıyor. Ayrıca cobot’lar sağladığı tüm avantajlarıyla yatırımın hızlı dönüşünü de sağlıyor” diye konuştu.
“Tüm süreçlerde malzeme tasarrufu elde ediyor”
Cobot’ların bugün otomotivden kozmetiğe, teknolojiden gıdaya kadar onlarca farklı sektörde hammaddenin fabrikaya girişinden ürünün fabrikadan çıkışına kadarki tüm süreçlerde insanlarla yan yana yer alabildiğini belirten Gök, “Ortalama bir saat gibi kısa sürede kurulabilen cobot’lar bugün öğrenme ya da işe alışma sürelerini ortadan kaldırıyor. Tak çalıştır üretime başla konseptiyle üretime hızla devam eden cobot’lar, yüzde 500’e varan verim artışına imza atıyor. Artan ya da azalan talep artışlarına yeni bir yatırım gerekmeksizin cevap verebilen cobot’lar kişiselleştirilmiş ürün taleplerinin de önünü açıyor. 220 watt’lık priziyle yeni bir alt yapı, 15 ve 17 güvenlik seviyesiyle risk analizlerine bağlı olarak bir güvenlik çiti yatırımına ihtiyaç duymayan enerji tasarrufu da sağlayan cobot’lar, kaynakların en verimli şekilde kullanılmasına da destek oluyor. Cobot’lar; paketleme, yapıştırma-dağıtma, polisaj, kaynak ve kesim gibi proseslerde en az hammadde ile üretimi sürdürerek, tüm süreçlerde malzeme tasarrufu elde ediyor. Böylece hammadde yatırımlarının başka alanlarda kullanılmasının da önünü açıyor” dedi.
Verimlilik odağımız olmalı
Üretimde verimliliği sadece üretici, sektör ya da kullanıcı açısından bakılmaması gerektiğini de vurgulayan Gök, şöyle devam etti; “Enerji, hammadde maliyetlerinin son derece hızlı arttığı yeri geldiğinde tüm bu kaynakların yanı sıra insan kaynağında da dışa bağımlı ülkeler için üretimde verimliliğe önemi son derece artıyor. Endüstride, hizmet sektöründe ve diğer birçok alanda cobot’ların sağladığı verimlilik artışı ile hammadde ve enerjide ithalatı azaltıp, üretimde ihracatı da artırabiliriz.”
Yeni Teknolojiler
Ülkelerin sınır güvenliğini yapay zekâ sağlayacak

Ülkeler sınırlarını korumak için milyonlarca dolarlık güvenlik yatırımı yapıyor. Coğrafi koşullar, zorlu iklim ve alt yapı şartları ise sınırların korunmasını daha da zorlaştırıyor. Geliştirdikleri yapay zekâ ve nesnelerin interneti donanımlı güvenlik ve bariyer sistemleriyle, bugün dünyanın birçok ülkesinin sınırlarını koruduklarını belirten Arma Kontrol Kurucusu ve Genel Müdürü Koray Kartal, gelecekte ülke sınırlarını yapay zekâ teknolojilerinin koruyacağını söylüyor.
Küreselleşen dünyada devletlerin sınır güvenliği kritik önem taşıyor. Ülkeler, jeopolitik konumu dolayısıyla sınır güvenlikleri için farklı yollar arayarak bariyer sistemlerine yöneliyor. Arma Kontrol tarafından geliştirilen, zorlu coğrafya ve iklim şartlarının yanı sıra alt yapı yetersizliklerinde dahi çalışabilen yapay zekâ destekli bariyerler bugün Irak ve Kıbrıs gibi ülkelerin sınırlarında kesintisiz güvenlik sağlıyor.
Irak ve Kıbrıs’ın yanı sıra Sırbistan, Romanya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde sınırları koruyan Arma Kontrol, alt yapının olmadığı alanlara yönelik teknolojik çözümler geliştiriyor. Sabit bariyer ve güneş enerjisiyle çalışan mobil road blocker sınır güvenliğinde en çok kullanılan güvenlik sistemleri olurken, ülkeler ayrıca sınırlarında Anti-Terör Road Blocker ve Anti-Terör Mantar Bariyer gibi ürünlere talep gösteriyor.
“Ürünlerimiz teknolojik alt yapısı sayesinde sınır güvenliği için tercih ediliyor”
Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Arma Kontrol Kurucusu ve Genel Müdürü Koray Kartal, “Ülke sınırları, ülkeler için her zaman en kritik mesele olmuştur. Bariyer ve güvenlik teknolojilerimizin alt yapısı sayesinde bugün birçok ülke ürünlerimizi sınır güvenliği için tercih ediyor. Böylesine önemli ve her ülke açısından milli bir mesele için bizi tercih etmeleri, ayrıca bir gurur kaynağı oluyor. Biz de bu güveni sarsmamak ve daha fazla sınırı korumak için ürünlerimizi günün gereken teknolojileriyle donatıyoruz. Gerekli tüm geliştirmeleri yapıyoruz” dedi
“2021 yılında sınırlarda yapay zekâ ve nesnelerin internetini göreceğiz”
Kartal şöyle devam etti, “Ülke sınırlarında en çok sabit bariyer ve güneş enerjisi ile çalışan mobil road blocker bariyer kullanılıyor. Sonrasında ise Anti-Terör Road Blocker ve Anti-Terör Mantar Bariyer gibi ürünler talep görüyor. Gelişen teknoloji ve alt yapı ağlarıyla birlikte 2021 yılında ülkelerin sınırlarında yapay zekâ ve nesnelerin internetinin hakim olacağını düşünüyoruz. Biz de bu öngörüyle birlikte ülke sınırlarını korumak için bu alanlara yönelik teknolojiler üzerine çalışıyoruz.”
Yeni Teknolojiler
Ulusal siber sınırlar gerçek ülke sınırları kadar önemli

Fiziksel sınır ve kuralların ötesinde ortaya çıkan “Siber Uzay” kavramı, artık her ülke için büyük öneme sahip. Neredeyse tüm faaliyetlerin ve hizmetlerin dijital ortamda gerçekleştiği günümüzde siber güvenliğin önemi, özellikle pandemi dönemiyle birlikte daha fazla arttı. Yakın gelecekte petrolün yerini verinin alacağını söyleyen Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt, ülkemizin siber uzaydaki sınırlarını korumak amacıyla gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı. Devlet işleyişinde büyük bir değişim sağlayan dijitalleşmenin fırsatların yanı sıra riskleri de beraberinde getirdiğini söyleyen Yeşilyurt; son dönemde hükümetin gerçekleştirdiği çalışmaların gerek kamu gerekse özel sektörde siber güvenlik için önemli bir vizyon çizdiğine dikkat çekti ve Procenne olarak ülkemizde siber güvenlik alanında farkındalığın artması için çalıştıklarını belirtti.
Dünya, bilgi ekonomisine doğru evrilirken yakın gelecekte petrolün yerini verinin alması bekleniyor. Bu noktada birey ve kurumların bilgi gizliliğinin yanı sıra ülkelerin de milli dijital varlıklarının korunması hayati önem arz ediyor. Her türlü bilginin yerelde, yerli ve milli teknolojilere dayalı olarak korunması ve saklanmasının 21. yüzyılın siber Türkiye’si için çok önemli olduğunu vurgulayan Procenne CEO’su Resul Yeşilyurt, siber felaketlerle karşılaşmamak için önlemlerin alınması gerektiğini belirterek bu konuda son dönemde büyük atılımların yapıldığına dikkat çekti.
Ülkemizin varlığını ve bütünlüğünü korumak için siber güvenlik şart
Kurum ve işletmelerin çoğunlukla siber saldırı sonucunda farkındalıklarının arttığını söyleyen Yeşilyurt, devletlerin siber uzaydaki bilgilerinin korunmasının gerçek sınırların korunması kadar önemli olduğunu vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Fiziksel sınır ve kuralların ötesinde ortaya çıkan ‘Siber Uzay’ kavramı, artık her ülke için büyük öneme sahip. Neredeyse tüm faaliyetlerin ve hizmetlerin dijital ortamda gerçekleştiği günümüzde siber güvenliğin önemi özellikle pandemi dönemiyle birlikte daha fazla arttı. Yeni dünya düzeninde petrolün yerini verinin alacağı konusunda neredeyse herkes mutabık diyebiliriz. Ülkeler boyutunda siber güvenlik; yönetimsel, sosyolojik, yasal, politik ve askeri boyutlar gibi çok önemli noktaları içeriyor. Siber uzay kavramı, pek çok fırsat içermesinin yanı sıra devletler boyutu söz konusu olunca aynı oranda risk de içeriyor. Siber saldırılar, suçlar ve hatta siber savaşlar, artık her ülkenin sınırlarını koruması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu riskler dâhilinde, ülkemizin ve vatandaşların varlığını ve bütünlüğünü korumak için siber uzay güvenliğinin sağlanması gerekiyor.”
Dijitalleşme devlet işleyişinde büyük bir dönüşüm sağlıyor
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artık çoğu vatandaşlık hizmetleri konusunda bilgi teknolojilerinin büyük avantaj sağladığını söyleyen Yeşilyurt; “Bilgi teknolojileri, özel sektörde olduğu gibi devlet işleyişinde de çok büyük değişimlere neden oluyor. Devlet ve kamu kurumlarının görevleri ve çalışma modelleri yeniden tanımlanıyor. Neredeyse tüm dünyada e-Devlet işleyişine gidiliyor. Abonelik yapmaktan yerleşim yeri belgesi teminine kadar basit işlemler için bile devlet daireleri tek tıkla vatandaşın cebine geliyor. Böylece hem devlet açısından hem de vatandaşlar açısından maliyet ve zaman tasarrufu sağlanırken aynı zamanda çalışanlar için iş verimi de artıyor. Ayrıca herkes için hızlı erişim ve daha fazla şeffaflık mümkün oluyor. Tüm bu faktörler, ekonomi açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Bu gelişmeler devletin bilgilerinin yanı sıra vatandaşların bilgilerinin gizliliğinin de önemini net olarak ortaya koyuyor” dedi.
Türkiye’de siber güvenlik alanında önemli atılımlar gerçekleşiyor
Son dönemde hükümetin gerçekleştirdiği çalışmaların gerek kamu gerekse özel sektörde siber güvenlik için önemli bir vizyon çizdiğini söyleyen Resul Yeşilyurt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yatırımcılar karar alırken artık dijitalleşme endeksinde başarılı kabul edilen ülkelere öncelik veriyor. Artan rekabet ortamında yerli müteşebbisini uluslararası pazarda öne çıkarmanın ya da en azından korumanın yolu da dijitalleşmeye yapılan yatırımdan geçiyor. Bugünün dünyasında birçok küçük üreticisini başarılı bir e-ticaret altyapısıyla dünyanın başka bir noktasındaki tedarikçiyle buluşturma konusundaki örnekler aşikâr ve bunların hepsi IT ve telekomünikasyon alanındaki yatırımlar sayesinde gerçekleşiyor. Son dönemde özel sektörün yanı sıra kamu sektöründe de siber güvenlik konusunda çok ciddi bir bilinçlenme süreci yaşanıyor. Bir ortak akıl platformu olarak tüm paydaşların fikir alışverişinde bulunabileceği ve iş birliği çalışmaları gerçekleştirebileceği Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi faaliyete başladı. Buna ek olarak; Sayın Cumhurbaşkanımızın yayınladığı bilgi güvenliğine ilişkin kararname, dijital güvenlik konusunda bir milat niteliği taşıyor ve gerek kamu gerekse özel sektörde siber güvenlik için önemli bir vizyon çiziyor. Geçtiğimiz aylarda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde açılan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM), Türkiye’ye yönelik siber saldırıları anlık olarak tespit ederek engellemek üzere çalışıyor. USOM uzmanları; Türkiye’deki resmi, özel kurum ve kuruluşlarda yer alan siber olaylara müdahale ekipleriyle koordineli çalışıyor. Türkiye genelindeki internet altyapısına yönelik gerçekleştirilen siber saldırılar da burada anlık olarak belirlenerek bertaraf ediliyor. Yine yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile de dijital güvenlik bilincinin zorunlu kılındığı gözlemleniyor.”
“Ülkemizin siber güvenlik alanındaki farkındalığına eğitimle katkıda bulunuyoruz”
Her konuda olduğu gibi dijital güvenlik alanında da eğitim ve yetişmiş insan gücünün en önemli sermayeyi oluşturduğunu söyleyen Resul Yeşilyurt, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitime büyük önem veriyor ve bu noktada uzun vadeli çalışmalar yapıyoruz. Üniversitelerle devam eden iş birliklerimiz bulunuyor. Projelerimiz için akademisyenlerden danışmanlık alıyoruz. Çalışanlarımızın akademik ilerleyişini destekliyor ve çalışma saatleri konusunda esneklik tanıyoruz. Ar-Ge personelimizin yüzde 26’sı yüksek lisans, yüzde 5’i de doktora seviyesinde. Aynı zamanda iş başı eğitim programı uyguluyoruz. Aynı zamanda hâlihazırda eğitimine devam etmekte olan öğrencilerin de stajlarını şirketimizde gerçekleştirerek hem bu ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı oluyor hem de sektörde ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücü için öğrencilerin bilinçlenmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından desteklenen, pek çok kamu kuruluşu, özel sektör ve akademi temsilcilerinin katılımlarıyla hayata geçirilen bir oluşum olan Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi tarafından yürütülen Siber Küme’nin stajyer eşleştirme programına katılıyoruz. Yine Siber Küme’nin eğitimlerine eğitmen desteği sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemde de alanında uzman çalışanlarımız tarafından dijital güvenlik gibi niş bir alanda uygulamalı eğitimler vermeye devam edeceğiz. Dijital güvenlik alanında nitelikli uzmanlar yetişmesinin önünü açmak için üniversite iş birlikleri üzerinde de çalışmalar yapıyoruz. BTK’nın 1 milyon yazılımcı projesinde ‘herkes için kriptoloji’ eğitimini hazırladık. Şirketimizden 8 eğitmen, 11 farklı konuda katkılarıyla bu eğitimin hazırlanmasını sağladı. Ülkemizde siber güvenlik alanında farkındalığın artması için önümüzde dönemde de çalışmalarımıza devam edeceğiz.”
Yeni Teknolojiler
ABB Elektrifikasyon 2020 yılı boyunca ücretsiz diji-tal çözümler sunacak

Sağlık merkezleri, kamu hizmetleri, endüstriyel ve ticari yapılara destek olunması adına, teknoloji liderinin sunduğu yazılım çözümlerine 2020 yılı boyunca ücretsiz olarak erişilebilecek.
Korona Virüs pandemisinin etkilerinin dünya çapında neredeyse tüm sektörlerde ve ekonomilerde hissedilmesiyle birlikte, ABB Elektrifikasyon, bu zorlu dönemde müşterilerine destek olabilmek için çeşitli önlemler alacaklarını duyurdu.
27 Mart tarihinden itibaren başlayacak ve takvim yılının sonuna dek sürecek şekilde, ABB Elektrifikasyon, hastaneler için olan iUPSGuard yazılımının tüm yeni abonelikleri ile tüm yeni veya yenilenen ABB Ability™ Software-as-a-Service (SaaS) abonelikleri için ödenmesi gereken ücreti 12 aylığına askıya alacak.
ABB Elektrifikasyon, kritik sağlık uygulamalarındaki Kesintisiz Güç Kaynakları (UPS) için uzaktan izleme ve tanılamadan başlayarak güç şebekeleri, ticari ve endüstriyel tesisler için enerji ve bina yönetimi çözümlerine varıncaya dek kritik altyapı ihtiyaçlarını karşılayan araçlar sunuyor.
ABB Elektrifikasyon Birim Başkanı Tarak Mehta, durumu şu şekilde açıklıyor: “Müşterilerimizin böylesi bir zamanda yüz yüze geldiği zorlukların farkındayız. Bu yüzden operasyonel açıdan daha istikrarlı olup tasarruf sağlayabilmeleri adına onlara yardım etmeye devam edeceğiz.”
“Birçok farklı sektörün yaptıkları işlerin önemi göz ardı edilemez ve biz de 12 ay boyunca tüm ücretlerden feragat ederek mümkün olduğunca fazla tesisin çözümlerimizle fayda elde etmelerini istedik.”
An itibariyle, güvenilir enerji dağıtımı özellikle hastaneler ve sağlık uygulamaları bakımından kritik konumda.
- ABB’nin iUPSGuard çözümü sayesinde hastaneler ve tıbbi tesisler, gerekli enerjinin güvenilirliğini sağlamak için ABB’ye veya herhangi bir üçüncü markaya ait UPS’lerin uzaktan izleme ve tanılama imkanlarından faydalanabilir.
ABB, aynı zamanda ABB Ability MarketplaceTM web sitesi üzerinden erişilebilen, işletmelerin verimliliğini ve güvenliğini uzaktan arttırmak amacıyla tasarlanmış olan bazı çözümleri de ücretsiz olarak erişime sunuyor. Bu çözümler, bu tür tesislerin mevcut iş güçleri en aza inmiş durumdayken kritik faaliyetleri sürdürmelerine destek oluyor.
ABB Ability MarketplaceTM üzerinden erişilebilen enerji ve varlık yönetimi çözümleri ve ABB’nin ücretsiz olarak sunduğu yazılımlar aşağıdaki gibidir:
- ABB AbilityTM Electrical Distribution Control System (EDCS), tesislerin işletme maliyetlerinde yüzde 30’a kadar tasarruf sağlamasına yardımcı olabilecek bir dijital enerji yönetim platformu
- ABB AbilityTM Backup Management for electrical systems– DataCare, koruma ve kontrol röleleri ile ilgili teknik bilgilerin rahat bir şekilde paylaşılmasını sağlayan bir platform. Bu, bir tesisin planlanan test / bakıma denk gelecek şekilde yenileme çalışmalarını planlamasını sağlayarak operasyonel verimliliği en üst düzeye çıkarır.
Bunlara ek olarak ABB, uzaktan yönetim imkanı sayesinde güvenliği artıran üç yeni ticari bina otomasyon çözümü (myBuildingsPortal üzerinden erişilebilir) için de ücretleri askıya alıyor:
- Building Care Service ve DALI Manager. Building Care Service, müşterilere binaları hakkında eksiksiz bir genel bakış ve denetim imkanı sunan IoT Dashboard Sunucusu için tam erişim verilmesi anlamına gelir. DALI Manager ise IoT Dashboard Sunucusu üzerinden DALI acil aydınlatma sistemlerinin tam denetimini sağlar.
- SmartIP VideoControl portföyü için Video Akışı ve Depolama; Bina operatörlerinin ABB kapalı devre güvenlik kameralarından gelen video akışlarını uzaktan izleyebilmesini sağlar. Ayrıca video akışı online olarak depolanabilir ve daha sonra tekrar izlenebilir.
- SmartIP AccessControl portföyü için Uzaktan Kilit Açma; Bina operatörlerinin elektronik kapı kilitlerini uzaktan açmalarını sağlayarak, acil durumlarda erişime ihtiyaç duyulması halinde anahtarın fiziksel olarak teslim edilmesi ihtiyacını ortadan kaldırır.
Ücretsiz yazılım çözümlerinden yararlanmak isteyen müşteriler yerel ABB Elektrifikasyon satış temsilcisiyle iletişime geçmelidir.
-
Haberler7 sene önce
3M, Energy Star Ödülü’ne 10. kez layık görüldü
-
Diğer İmalatlar2 sene önce
CITS’in Genel Müdürü Ertan Göral oldu
-
Haberler5 sene önce
Türk Havayolları ve Boeing uzun vadeli işbirliği anlaşması imzaladı.
-
Madencilik2 sene önce
İş Makinesi Sektörü Almanya’da Buluşuyor
-
Haberler7 sene önce
Riskli yapı tespiti yapan kuruluşlara çeki düzen getirildi
-
Diğer Gıda & İçecek2 sene önce
Propolisi Türkiye’den Dünyaya İhraç Eden Kadın
-
Ana Bina7 sene önce
Nisan ayından sonra gelen faizlerdeki indirim, emlak piyasasını canlandırdı
-
Lojistik6 ay önce
Linde’ye EcoVadis’den ikinci kez altın madalya!