Connect with us

Haberler

ÇİMSA, “Antibakteriyel Beyaz Çimento” ve “Kendini ve Çevreyi Temizleyen Beyaz Çimento” geliştirdi

Published

on

Çimento ve hazır beton sektörünün lideri ÇİMSA, Dünya’nın ilk  “Antibakteriyel Beyaz Çimentosu”nu ve Türkiye’nin ilk “Kendini ve Çevreyi Temizleyen Beyaz Çimentosu”nu geliştirdi. İleri teknoloji kullanarak geliştirilen bu ürünler, ÇİMSA’nın çimentoya olan yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımları sonucunda ortaya çıkıyor.

 

 Sabancı Holding’in bünyesinde 1972’den beri faaliyet gösteren, Türk  çimento sanayisinin lideri ÇİMSA Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş., 2000 yılında hizmete açtığı Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde, Dünya’nın ilk  “Antibakteriyel Beyaz Çimentosu”nu ve Türkiye’nin ilk “Kendini ve Çevreyi Temizleyen Beyaz Çimentosu”nu geliştirdi.

CIMSA Genel Muduru Mehmet Hacikamiloglu_800x53336. İstanbul Yapı Fuarı’nda iki ürünün tanıtımını gerçekleştiren ÇİMSA Genel Müdürü Mehmet Hacıkamiloğlu, tanıtımda yaptığı konuşmasında şunları söyledi: 2000 yılında hizmete açtığımız Türkiye’nin ilk Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde sektörümüzde dünyada bir ilke imza atarak Antibakteriyel Beyaz Çimento üretmeyi başardık. İstanbul Üniversitesi Mikrobiyoloji Anabilim dalı ile işbirliği içinde geliştirdiğimiz bu yeni nesil ürün bakteri oluşumunu yüzde 99 engelliyor. 2,5 yıldır üzerinde çalıştığımız ürün özellikle yer karosu imalatı için oldukça önem arz ediyor. Bunun yanı sıra havuzlarda ve yapı kimyasallarında da bu ürünün kullanımı tüm kullanıcılar için  büyük değer yaratacaktır.”

Hacıkamiloğlu, “Ürünümüz havuzlarda zamanla meydana gelen yosun ve mikroorganizmaların üremesini engelliyor. Bunun yanı sıra tavuk ve besi çiftlikleri, okul,hastane,et kesimhaneleri gibi hijyene ihtiyaç duyulan her ortamda Antibakteriyel Beyaz Çimento kullanılabilecek” dedi. Beyaz çimentoda yeni nesil ürünleri geliştirmeye devam edeceklerini belirten Hacıkamiloğlu, ileri teknoloji kullanılarak Türkiye’nin ilk ‘Kendini ve Çevreyi Temizleyen Beyaz Çimentosu’nu da geliştirdiklerini açıkladı. Hacıkamiloğlu, bu yıl ÇİMSA’da yeniliklerin hız kesmediğini ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik ürünler geliştirmede, büyük bir ekip ile, kaliteden taviz vermeyen hizmetlerin öncüsü olma yolunda ilerlediklerini belirtti.

55’den fazla ülkeye kendi markasıyla giriyor

1990 yılından bu yana dünya beyaz çimento pazarında önemli bir konumda olduklarını kaydeden Hacıkamiloğlu, “8 adet uluslararası çimento terminalimiz ile Global Beyaz çimento pazarında önemli bir yerimiz var. Dünya’nın en büyük 2. beyaz çimento üreticisiyiz ve 55’den fazla ülkeye çimento yapıyoruz” ifadesini kullandı. Teknoloji yatırımlarına ve Ar-Ge faaliyetlerine  verdikleri yüksek önem sayesinde beyaz çimentoda yeni bir dönemi başlattıklarını söyleyen Hacıkamiloğlu şöyle devam etti:

 “Ar-Ge faaliyetlerimiz çerçevesinde yapı kimyasalı, prefabrik ve hazır beton sektörlerine destek veriyoruz. 2000’de üretimine başladığımız kalsiyum alüminat çimentosu ile yurt dışı satış faaliyetlerimizi genişlettik. Gri çimento operasyonunun yanında özel ürünler konusundaki yetkinliğimizi de üst seviyeye taşıyarak, özel çimento ve beton ürünler konusunda Dünya’nın en önemli şirketlerinden biri haline geldik. İleri teknolojiyi kullanarak geliştirdiğimiz iki yeni beyaz çimento ürünlerimizle de pazardaki konumumuzu güçlendireceğiz.’’

 Antibakteriyel Beyaz Çimento bakterilere karşı koruma sağlıyor

 Sektörde bir devrim niteliği taşıyan Antibakteriyel Beyaz Çimento; yosun, bakteri ve virüslere karşı ilgili malzemelere anti bakteriyel özellik kazandırırken, yapısında bulunan etken maddenin çimentolu sistemler içerisinde homojen dağılması ile elde edilen ürünün uzun süre boyunca mikroorganizmalara karşı etkinliğini korumasını sağlıyor. Tüm yaşam alanlarında derz aralarının anti bakteriyel beyaz çimento esaslı derz dolgusu ile doldurulması,  süs ve yüzme havuzlarının anti bakteriyel özelliğe sahip çimento esaslı malzemeler ile kaplanması, dekoratif sıva uygulamalarında anti bakteriyel beyaz çimento kullanılması ile iç ve dış mekanlarda hijyen sağlanıyor. Ürünün karo imalatlarında kullanılmasıyla birlikte hastane, okul, kesimhane gibi hijyen ihtiyacının ön planda olduğu her ortamda yüksek koruma elde ediliyor.

 Nanoteknoloji ile hem kendini hem çevreyi temizliyor

İleri teknoloji kullanarak geliştirilen  ‘Kendini ve Çevreyi Temizleyen Beyaz Çimento’ sahip olduğu üstün özellikler ile çimentolu sistemlere organik kirliliklere karşı kendini ve çevreyi temizleme gücü katıyor. Üretiminde kullanılan nano ajanlar güneş ışığı ile temas ettiğinde çimentonun foto katalitik özelliği aktif hale gelmekte ve bu üstün özellik sayesinde bu çimento ile üretilen ürünler hem kendi dış yüzeylerini hem de çevreyi temizliyor. Ürün sayesinde çimento esaslı yer kaplamaları, dış cephe panelleri, kültür taşları, son kat dekoratif sıva uygulamaları gibi beyaz çimentonun temel kulanım alanları bu sayede uzun süreli kendini ve çevreyi temizleme özelliği kazanıyor.

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler