Connect with us

Haberler

Brisa’dan 300 milyon dolarlık yeni yatırım

Published

on

İSTANBUL (AA) – Brisa, Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’nde 300 milyon dolarlık başlangıç yatırımı ile ikinci fabrikasını açacak. 

Brisa’nın 25. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen toplantıda, Brisa’nın İzmit’te yıllık 10 milyon adet üretim kapasitesine sahip üretim tesislerine ek olarak, Aksaray’da yaklaşık 300 milyon dolar yatırımla yıllık üretim kapasitesi 4,2 milyon adet olacak ikinci fabrikasını kuracağının müjdesi verildi.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, toplantıda yaptığı konuşmada, 25 yıl önce Brisa’nın kuruluş anlaşmasını imzaladıklarını anımsatarak, o dönemde Türkiye’nin teknoloji, uzmanlık ve uluslararası deneyim açısından henüz yolun başında olduğunu ancak Sabancı Topluluğu olarak ülkenin potansiyeline ve geleceğine inandıklarını söyledi.

Alanlarının en iyileri olan yabancı uluslararası ortaklar edinmeyi kendilerine misyon edindiklerini belirten Sabancı, “Türkiye’nin stratejik konumuna, geleceğine, Türk insanına ve Sabancı Grubu’na olan güvenleriyle Bridgestone bizimle eşit ortak olarak Türkiye’ye geldi. Bu ortaklığı başarılı kılan Bridgestone Corporation’ın dünyadaki liderliği ve teknolojideki hakimiyetidir. Brisa’da 25 yıldır iki farklı kültürü aynı potada eriterek kaydettiğimiz başarı da ne kadar doğru bir adım attığımızın en büyük kanıtı” diye konuştu.

Bridgestone Corporation ile gerçekleştirilen bu önemli işbirliğiyle 25 yılın sonunda Türkiye’de ulaşılması özveri isteyen bir noktaya vardıklarını anlatan Sabancı, “Brisa’nın ikinci fabrikası Aksaray’da üretime başlayacak. Bu, Rahmetli Sakıp Sabancı’nın büyük rüyasıydı; Brisa ile gurur duyacak işler yaptık, bunların bir çoğunu gördü ama hep bir fabrika daha olmasını arzu ederdi. Bugün o yeni bir fabrikanın başlangıcını yaşıyoruz” diye konuştu.

 

 “Türkiye ve Brisa, dünya çapındaki iş stratejimiz dahilinde büyük önem taşıyor”

 

Bridgestone Corporation COO, Yönetim Kurulu Üyesi ve Temsilcisi Kazuhisa Nishiga ise Türkiye’nin önde gelen topluluklarından biri olan Sabancı Holding ile işbirliğinin kendileri için büyük önem taşıdığını belirterek 25 yıl önce Türkiye ve Japonya arasındaki ilk iş girişim olan Brisa’nın kuruluşunun kendileri için öneml bir dönüm noktası olduğunu kaydetti.

Ortaklığın başarılı bir şekilde yürütüldüğünü anlatan Nishigai, “Burada Bridgestone için önemli olan sadece Sabancı Grubu’nun gücü değil, birlikte aynı ideal ve misyonu paylaşmamızdı. Şirketimiz için, dikkate değer ekonomik büyümesi ve Avrupa ülkeleriyle yakın ilişkileri nedeniyle Türkiye ve Brisa, dünya çapındaki iş stratejimiz dahilinde büyük önem taşıyor. Sabancı Holding ile ortaklığımızı daha da güçlü hale getirecek olan, Aksaray şehrinde kurulacak ve 2018’de devreye girecek yeni fabrikanın da büyüme ve ilerlememize liderlik edeceğine inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin Türkiye’ye bu yıl içinde gerçekleştirdiği ziyaretlerin, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da derinleştiğini gösterdiğini belirten Nishigai, kendilerinin de iki ülkenin ilişkilerinin geliştirilmesi noktasında sorumluluklarını yerine getireceklerini söyledi.

Nishigai ayrıca, Türkiye’nin güçlü ekonomik performansını sürdürmeye devam ettiğini ve ekonomik büyüme ile birlikte Türkiye’deki lastik talebinin gelecekte artmasını öngördüklerini de ifade etti.

 

-Aksaray yatırımının 2018’de faaliyete geçmesi planlanıyor

 

Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman da Brisa’nın Türkiye ile Japonya arasındaki ilk ortaklık olduğuna işaret ederek, bu ortaklığın Japon yatırımların Türkiye’ye gelmesine kapı açtığını dile getirdi.

Geçen 5 senede yüzde 13 büyüyen global lastik pazarının gelecek 5 senede yüzde 23 büyüyeceğinin tahmin edildiğini aktaran Bayman, Türkiye’nin ise her pazarda olduğu gibi dünyadaki tüm büyümelerden daha hızlı büyüme gösterdiğini belirtti.

Türkiye’deki kış lastikleri regülasyonunun pazarın büyümesine yardımcı olduğunu dile getiren Bayman, “Teşviklerle yeni otomobil fabrikalarının temelinin atılması ve otomobil fabrikalarının kapasite genişletmeleri de Türkiye’de pazarın büyümesine pozitif destek oluyor. Geçen 5 senede Türkiye lastik sektörü yüzde 14 büyüdü. Bu sene ekim ayı itibariyle kış lastiği ile Türkiye’de pazar, 5 senedeki yüzde 14 büyümenin üstüne yüzde 15’ten fazla bir büyüme kaydetti” ifadelerini kullandı.

Brisa olarak 2013’te sene başından bu yana yüzde 7’lik bir büyüme gerçekleştirdiklerini anlatan Bayman, 2008’den bu yana satış gelirlerini 2’ye, net karlarını 3’e katladıklarını, ihracat gelirlerini yüzde 46 artırdıklarını ve yatırım miktarlarını 1 milyar dolara yaklaştırdıklarını anlattı.

Bayman, “İki ortağın da bu büyümeyi desteklemesi, ülkemize duyduğu güven ve yatırım teşvikinden aldığı güvenle Aksaray’da 1 milyon 100 bin metrekarelik bir alan alarak 2018 yılında faaliyete geçmesi planlanan 300 milyon dolarlık bir başlangıç yatırımıyla, yıllık 4,2 milyon adet binek lastiği üretecek bir fabrika yatırımına imza atacağız. Bu bizim 2018 yılında toplam kapasitemizi hem iç pazar hem yurtdışında yüzde 30 artıracak” dedi.

Yatırımın finansmanının nasıl sağlanacağına ilişkin soruya ise Bayman, “Bu yatırımı banka kredisi ve kendi yatırımlarımızla yapmayı düşünüyoruz” yanıtı verdi.

Bayman, gelecek sene de büyümelerinin iç pazar ağırlıklı olarak devam edeceğini ve büyümelerini pazar payı kazanarak sürdüreceklerine inandıklarını sözlerine ekledi.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da katıldığı toplantıda, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Görevli Üyesi ve Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul, Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Mehmet Pekarun ve Brisa Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Akpulat’ın yanı sıra Bridgeston Coorparation ve Brisa yöneticileri de hazır bulundu.

 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Dicle Elektrik’ten Ekosisteme Sürdürülebilir Aydınlatma Çözümü

Published

on

By

Sokak ve cadde aydınlatmalarında öncü bir yeniliğe imza atan Dicle Elektrik, EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan “Makaralı Aydınlatma Direği” projesini titiz bir çalışmanın ardından başarıyla hayata geçirdi. Tasarruf sağlayan proje hakkında konuşan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, aydınlatma direklerinin yaygınlaşmasıyla elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması sağlanabileceğini ifade etti.

Hizmet bölgesinde bulunan 6 ilde çevre odaklı sürdürülebilir çalışmalara imza atan Dicle Elektrik, devrim niteliğinde kabul edilebilecek bir projesini daha tamamladı. Dicle Elektrik Ar-Ge Merkezi mühendislerinin fikrinden doğan ve 18 aylık titiz bir çalışmanın ardından hayata geçirilen çevre ve çalışan dostu “Makaralı Aydınlatma Direği” projesi başarıyla tamamlandı.

Hem iş güvenliğine hem de çevre korumasına katkı
Makaralı Aydınlatma Direği projesinin, hem teknik hem de tasarım açısından aydınlatma sistemlerini iyileştirmek amacı taşıdığını belirten Dicle Elektrik Ar-Ge Direktörü Dr. Mustafa Çelikpençe, projenin detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Çelikpençe, “Projemizle birlikte iş kazalarını azaltmak, zaman ve maliyet optimizasyonu sağlamak, personel iş yükünü hafifletmek ve aydınlatma sistemlerindeki sorunları hızlıca çözerek kullanıcı memnuniyetini artırmak hedefleniyor.

Yeni aydınlatma direklerimizden Diyarbakır Genel Müdürlük binamız önünde iki adet prototipi de sergiliyoruz. Bu yeni tasarım direkler, mevcut direklerin üzerine eklenen yeni bir konsol ile birlikte hareketli armatür mekanizmalarıyla donatıldı. Aydınlatmanın yanı sıra kamera, GSM, hoparlör gibi ekipmanlarla da entegre edilebilecek esneklikte tasarlanan direkler; hırsızlık benzeri olaylara maruz kalarak zarar görmesini engellemek için vandal kilit sistemi ile koruma altına alındı” diye konuştu.

“Karbon ayak izi yüzde 30’a varan oranda azalacak”
EPDK Ar-Ge Komisyonu tarafından onaylanan proje hakkında açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, projenin yaygınlaşması ile elektrik sektöründe sıkça kullanılan sepetli kamyonetlerin kullanımının azalacağını, böylece her 100 kilometrede yüzde 30’a varan bir karbon ayak izi azalması beklendiğini ifade etti. Arvas, Dicle Elektrik olarak elektrik dağıtım sektöründe sürdürülebilir ve yenilikçi çözümlerle kamuoyunun huzuruna çıkmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Ar-Ge çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge Merkezi açma izni alan ilk elektrik dağıtım şirketi olduk. Patent portföyümüzü genişletiyor olmaktan memnuniyet duymakla birlikte bu projenin çalışan güvenliğine yönelik olması ayrıca gurur verici. Bu kritik aşamanın ardından patent süreçlerine de başladık. Projenin tüm süreçlerinde emeği geçen Dicle Ar-Ge Merkezi çalışma arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

 

Continue Reading

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Published

on

By

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Continue Reading

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Published

on

By

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler