Connect with us

Makina & Ekipman

AEM, yüksek verimli ve güçlü elektrik motoru üretiminde iddiasını artırıyor

Published

on

AEM Elektrik Motorları Genel Müdürü Sami Akdoğan’la bir röportaj gerçekleştirdik. AEM’in üretim süreçleri ve ürün seçenekleri hakkında bilgiler veren Sami Bey, Covid-19 sürecinde firma olarak aldıkları tedbirler ve “yeni normal” dönemine ilişkin öngörülerini de paylaştı bizlerle.

AEM Elektrik Motorları’nı yakından tanıyabilir miyiz? Ürün çeşitliliğiniz nedir ve hangi sektörlere hitap ediyorsunuz?

AEM Elektrik Motorları, Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen elektrik motor üreticilerinden bir tanesidir. Vizyonunda Türkiye’nin verimli motor açığını kapatmanın yanı sıra yüksek güçte motor üretimi vardır. Bu bağlamda 2015 yılında yaptığımız yatırımla geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Şu an alçak gerilimde 0,12 kW-500 kW arasında üretimimiz bulunmaktadır. Bütün prosesleri kendi bünyemizde üretiyoruz. Bir elektrik motor üreticisi olarak sanayinin bütün dallarında varız.

Yüksek verimli motor seçenekleriyle iddialısınız. Ürünlerinizin teknik özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi alabilir miyiz?

Yüksek verimli motor konusunda iddialıyız. Kuruluşumuzdan beri amacımız yüksek ve doğru verimlilikte motor üretmek. 2 yılda 180 yeni kalıp ürettik IE3-IE4 motorlar için. Bu çok büyük bir hız ve kabiliyet. Motorlarımızın verimlerini ölçmek için ve diğer global üreticilerle benchmark için 2016’daki ilk yatırımımız 475 kW’lik test laboratuvarımızdı. Test laboratuvarımızın özelliği sürücü verimini, motor verimini ve sürücü artı motor verimini ölçebilen bir sistem olmasıydı. Bildiğiniz gibi artık sürücü verimleri de regülasyona girecek. Bu yüzden bu çok önemli. AEM Motor olarak müşterilerimize özellikle motor kabullerini fabrikadaki test laboratuvarında, ekiplerinizle gelerek sistem verimini görünüz, bu şekilde kabul yapınız diyoruz. Son iki yıldır hem kamu hem özel sektörde birçok projemiz oldu ve kabuller fabrikamızda yapıldı. Bu, müşteri açısından da bir eğitim süreci gibi geçiyor. Diğer yandan AEM olarak yeni tip senkron relüktans motorlarımız var. Bazı gruplarda IE5 seviyelerine kadar ulaştık. Burada tamamen sürücü ve motor veriminden bahsetmek doğru olur. Bu tip motorlar sürücüsüz çalışmaz. Yine su soğutmalı motor serimizi çıkaracağız. Su soğutmalı motorlarda ısıyı düşük seviyede tutabildiğimiz için motorları daha fazla yükleyebiliyoruz. Bu bize küçük gövdede yüksek güç olanağı sunuyor. Aynı zamanda motorlar fan olmadığı için çok sessiz.

Pompa vana ve kompresör sektörlerine yönelik özel çözümleriniz nelerdir?

Şu an için pompa ve kompresör için ürettiğimiz ve yurtdışında global bir pompa üreticisinin kullandığı senkron relüktans motorumuz var. IE5 motor seviyesini test edip onaylattık. Motorların rotorlarında induction motordaki gibi alüminyum yok. Sadece özel tasarlanmış hava boşlukları ile rotoru hızlı soğutabiliyoruz. Rotordaki kayıpları minimuma çekiyoruz ve verimi yükseltiyoruz. Şu an için alınan sonuçlar mükemmel diyebilirim. Enerji tasarrufunu maksimuma çıkardık. Şu an için bu üretim Türkiye’de tek. Artık bu motorlarla birlikte sürücü artı motor veriminden bahsedeceğiz. Kullanılan sürücünün niteliği de çok önem kazanmış olacak. Yukarıda bahsettiğim gibi su soğutmalı motorlarımız da hidroforlar için mükemmel. Çünkü binalarda fan sesinden dolayı rahatsızlık meydana geliyor. Bu noktada motorda su soğutma olduğundan fan kullanılmıyor ve çok sessiz olması da başka bir tercih sebebi. AEM olarak yaptığımız her yatırımın meyvesini alıyoruz. Yaptığımız işlerde farklılık yatıyor ki bu da AEM motorun tercih edilme sebebini doğuruyor.

Satış sonrası hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

AEM olarak ilk öncelikli hedefimiz ürünlerimizde hiçbir sorunun yaşanmaması. Bunun için üretim esnasında en çok üzerinde durduğumuz konu kalite ve test prosesleri. Satış sonrasında da ayrı bir ekibimiz var. Bu ekibin işi sadece satış sonrası süreci yönetmek. Bunun için çeşitli tool’lar kullanıyoruz. Sahada müşteri tarafında hizmet vermek için en teknolojik makine ekipmanına sahibiz. Kestirimci bakıma önem veriyoruz ve birçok firmada periyodik bakımlarımız var. Bu bize arızalanmaları önceden tespit edip makinelerin duruş kalkış sürelerini minimuma indirtebiliyor. Diğer yandan yine bu cihazlarımızla gereksiz güçte motor seçimlerini engelleyip müşterilerimize raporlar sunuyoruz ve enerji verimliliğine katkıda bulunuyoruz. Aynı zamanda Aksaray’daki fabrikamızda AEM Servis Merkezi’ni kurduk. Servis merkezimizin amacı özellikle büyük güçteki verimsiz ya da arızalanan motorların fabrika üretiminden çıkmış gibi yenilemesinin yapılması. Bu konuda şu anda birçok kurumsal firmaya hizmet verdik. Yurtdışında da belirli noktalarda partnerlerimiz var. Herhangi bir sıkıntı durumunda yurtdışındaki servis merkezlerimiz ile hizmet veriyoruz. Ama dediğim gibi önceliğimiz hiçbir problemin yaşanmaması.

Elektrik motoru seçiminde nelere dikkat edilmelidir sizce?

Elektrik motoru çok geniş bir konu. Bir o kadar da önemli. Çünkü elektrik motorları sanayinin kalbi. Motorların yanlış seçimi maddi açıdan birçok kayba neden olabilir. Öncelikle Türkiye’deki elektriğin yüzde 36’sını elektrik motorları tüketiyor. Dünyada bu oran yüzde 30. O yüzden verimlilik çok önemli. Kullanıcıların yüksek verimli motor tercih etmelerini öneririz. Diğer bir önemli konu da motorların kullanılacağı uygulama alanları. Kompresör mü, pompa mı, redüktör mü? Örneğin dik bir pompada motorun pozisyonu da dik olacağından rotorlu milin öne doğru çekilmemesi için rotorlu mili kapakta segmanlarla sabitliyoruz. Bu, uygulamalardan sadece bir tanesi. Yine voltaj konusu çok önemli. Örneğin, bir makine üreticisi Suudi Arabistan’a iş yapıyor. Orada kullanılan gerilim 380 volt 60 hz, eğer standart bir motor kullanılır ise problem olabilir. Yine dikkat edilmesi gereken konular arasında motorun çalışacağı bölgenin sıcaklık koşulları, yine çalışacak uygulamaya göre alüminyum gövde mi yoksa pik gövde mi seçileceği önemli. Sanayicilerimiz sıkıntı yaşamamak için genelde uygulamanın üzerinde motor gücü seçerler. Ama bu da verim kaybına ve gereksiz maliyete yol açar. Eğer üreticiden bir data-sheet isterlerse motorun ne kadar güce çıkabileceğini görebilirler. Kısacası standartların dışında, farklı bir uygulama var ise motor tedarikçileriyle ya da üreticilerle temasa geçilebilirse daha güvenli sonuçlar doğurabilirler.

Pandemi süreci yaşamın her alanında olduğu gibi üretim alanında da etkilerini gösteriyor. Bu süreçte faaliyetlerinizi aksatmamak adına ne tür tedbirler aldınız?

Pandemi tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizde de normal hayatı değiştirdi. Biz de fabrikamızda önlemlerimizi aldık. Üretimi ikiye böldük. Çalışanlarımızın çalışma mesafelerini tekrar düzenledik. Maske kullanımı öncelikli konumuz. Servis ve yemekhane düzenlerini değiştirdik. 65 yaş üstü personelimize ve kronik rahatsızlığı olan arkadaşlarımıza idari izin verdik. Pandeminin ilk günlerinde yurtdışı ziyaret planlarımızı iptal ettik, yurtiçinde de bütün randevularımızı öteledik. Açıkçası bütün önlemleri üretimi aksatmadan almaya çalıştık. Tabii ki verimlerimiz düştü ama vaka yaşamadan bu süreci geçirmeye çalıştık, çalışıyoruz.

Pandemi sonrası “yeni bir normalleşme” süreci bekleniyor. Firmanız ve sektör açısından geleceği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle bu süreç bize birçok şeyi gösterdi. Çoğu bildiğimizin eksik olduğunun, birçok şeyin daha önemli olduğunun kanıtı bu pandemiydi. Türkiye ekonomisinin çoğu hizmet sektörüne bağlı ve bir anda hizmet sektöründeki firmalar kapanmak zorunda kaldı. Ama üreticiler vaka çıkmadığı sürece üretimlerine devam etti ve üretimin ne kadar önemli olduğunu anladık. Bizim sektörümüzü ele alırsak benim düşüncem Avrupa’daki Çin pazarından şu geçtiğimiz aylarda bile pay aldık. Pandemi şunu gösterdi: Avrupa firmaları tek tedarikçi ile bu işin gitmeyeceğini anladı. Bir de biz butik üretimi önemsiyoruz. Örneğin Avrupa’daki bir tedarikçimiz Çin’e geçtiği siparişlerini alamadı ve müşterisine sözü vardı. Çok kısa sürede biz ürünü üretip gönderimini sağladık. Müşteri açısından durum şu oluyor: Birincisi kısa sürede teslimat; bu finans açısından tedarikçi için önemli çünkü Çin’den ürün getirirken yılı 3 partiye böldüğü için parasını bağlıyordu. Diğer yandan kısa sürede ürününü son kullanıcıya teslim edebiliyor. İkinci konu, kaliteli ürün kullanıyor. Üçüncüsü ise tüm bunları kabul edilebilir fiyatlarla alıyor. Amerika’nın en büyük şirketlerinden Walmart birçok tedarikini Türkiye’ye kaydırdı bile. Ben önümüzdeki süreci iyi görüyorum. Birçok firma üretimi Türkiye’ye kaydıracak. Çin’in şu an ihracatı 2.3 trilyon dolar. Amerika ve Avrupa beraber Çin’e karşı bir yaptırımda bulunmaya çalışacak. Bizim buradan pay almamız kaçınılamaz. Şöyle bir alternatiflere bakalım: Hindistan, Pakistan, Endonezya, Avrupa’da da Sırbistan. Türkiye konum açısından, genç işgücü ve verimlilik açısından bir numara diyebilirim.

Kısa veya uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?

Bizim 2017’de karar aldığımız “orta gerilim” motor yatırımımız var. Bunun için gerçekten çok uğraştık. Dünyadaki bütün global üreticileri gezdikten sonra çok teknolijik bir fabrika kuruyoruz. Kendi alçak gerilim motor fabrikamızın yanında 10.000 metrekarelik ek binamızı tamamladık. Burada hedefimiz 5 MW’a kadar üretimimizi tamamlamak. Türkiye’nin her yıl bu konuda 70 milyon dolar ithalatı var. Avrupa pazarı ise 1 milyar avro. Yaptığımız işi Türkiye’de yapmanın yanı sıra yapılanların üzerine çıkaracağımız bir teknoloji sunacağız. Yine bu yatırımın içinde orta gerilim motor ve generator test sistemi yatırımımız var. Türkiye’de ilk defa motor ve generatorlerinin yükte testini gerçekleştireceğiz. Bu gerçekten ülkemiz için çok önemli. Eskiden bu tip motorların testi için devlet kurumları, özel sektör temsilcileri yurtdışına gidiyordu. Artık bu test ülkemizde yapılacak. 

İhracat hedefleriniz ne düzeydedir? Bu alanda yeni atılımlar planlıyor musunuz?

AEM Motor olarak ihracat payımız her geçen sene artıyor. Zaten şu an 4 büyük global motor üreticisine motor üretiyoruz. Aynı zamanda Avrupa’da OEM müşterilerimiz var. 2019’a kadar distribütörlere çok ağırlık vermemiştik ama 2019’la birlikte bu konuda ilerleme kaydettik. Çok önemli noktalarda distribütörlerimizle AEM markası ile hizmet veriyoruz. Önümüzdeki süreçte yeni ürünlerimizle birlikte oranımızı %50’nin üzerine çıkaracağız. 

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

İlk olarak elektrik motor konusu çok geniş bir konu. Biz Türkiye’deki üreticiler sadece belirli bir kısmındayız. Demek istediğim, yatırım yapılacak, iş birliği yapılacak birçok konu var. Bu bizi heyecanlandırdığı gibi zinde tutuyor. Çünkü yukarıda bahsettiğim gibi Türkiye’nin önü çok açık ama sadece standart ürünler ile gidersek sürdürülebilir olacağı kanaatinde değilim. Bu yüzden durmadan kendimizi yenilememiz lazım. Mevcut ürünü geliştirmenin yanında yeni ürünleri çıkarmak gerekiyor. Bu, içe kapanarak değil globalleşerek ve etkileşimle mümkün. Yurtdışında satın almalar bile gündemde olabilir ki know-how’ı buralara çekelim. AEM olarak her sene yatırımlarımız bir önceki seneden daha fazla. Üniversite-sanayi iş birliğine önem veriyoruz. Çünkü her şeyin çıkış noktası eğitim. Projelerin hayata geçmesi için bu beyinlerin sanayide fiilen olması lazım. Şu an örneğin ODTÜ ile bazı projelerimiz var. Bunu, başka üniversitelerde de artıracağız. Biz bilime ve insana önem veren bir firmayız. Çok şanslıyım ki böyle bir kurum da çalışıyorum ve arkadaşlarıma aynı şeyi söylüyorum: Bilgi çok pahalı bir şey. Buna ulaşmak için yatırıma ve insana önem veren firmalarla çalışmak gerekir. AEM bunlardan bir tanesi.

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Depolama

HASEL üst yönetiminde iki önemli atama

Published

on

By

HASEL İstif Makinaları’nda Satış ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Buhan Okan ACAR ‘Genel Müdür’ görevine getirildi. Şirkette Satış Direktörü Teoman BALABAN ise yenilenen organizasyon yapısı kapsamında şirketin ‘Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı’ olarak atandı.

Türkiye istif ve iş makineleri pazarının lider firmalarından HASEL İstif Makinaları, organizasyon yapısında gerçekleştirdiği bir yenilemeyle birlikte üst yönetim kadrosunda görev değişimleri yaptı.

HASEL ailesine 2019 yılında Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak katılan Buhan Okan ACAR, Temmuz 2021 itibarıyla görevine HASEL İstif Makinaları ‘Genel Müdürü’ olarak devam edecek ve HASEL’in İstif Makinalarının iş kolunun yönetilmesinden ve geliştirmesinden sorumlu olacak.

Hasel İstif Makineleri Genel Müdürü Buhan Okan ACAR

Buhan Okan ACAR, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden 1994 yılında lisans, ardından İstanbul Üniversitesinde İşletme bölümünden yüksek lisans derecesiyle 1995 yılında mezun oldu. İş hayatına 1995 yılında Xerox’da Satış Mühendisi olarak başlayan kariyeri, 2000-2011 yılları arasında Alternatif Leasing’de Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olmak üzere 4 farklı rolde çalışarak devam etti.

2013-2019 yılları arasında Terex’de çalışmaya başlayan Buhan Okan ACAR, Türkiye ve Türki Cumhuriyetlerden sorumlu Finansal Hizmetler ve Satış Müdürlüğü görevine kadar yükseldi. 2019 yılında Genel Müdür Yardımcısı olarak HASEL ailesine katıldı.

Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Teoman BALABAN

2002 yılında HASEL çatısı altındaki görevine başlayan Teoman BALABAN ise ,2009 yılından bu yana Satış Direktörü olarak başarılı çalışmalara imza attı ve yeni atama ile ‘Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı’ görevine atandı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Metalurji Mühendisliği mezunu olan Teoman BALABAN, kariyer yolculuğuna sırasıyla 3 yıl Siemens Ev Aletleri Tic’de Bölge Yöneticisi olarak, ardından 6 yıl boyunca Türk Philips Tic A.Ş. Tüketici Elektroniği Bölümü’nde Özel Müşteriler Müdürü olarak devam etti.

Teoman BALABAN, yeni göreviyle birlikte HASEL’in İstif Makinaları iş kolunun satış, satış sonrası ve pazarlama çalışmalarının tamamından sorumlu olacak.

Continue Reading

Makina & Ekipman

IMAK Redüktör’ün dünyaya açılan penceresi

Published

on

By

IMAK Redüktör İhracat Departmanı’na konuk olduk. IMAK Redüktör Uluslararası Satış ve Pazarlama Direktörü Salim Haffar’la keyifli bir söyleşi yaptığımız ziyaretimizde, İhracat Departmanı yöneticilerini de yakından tanıma fırsatı bulduk.

Salim Bey, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar, ismim Salim Haffar. Babam Faslı, annem Fransızdır. Hem Fransa’da hem Fas’ta yaşadım. Aslında aile olarak sanayi ya da endüstri ile herhangi bir bağımız yoktu. Aile fertlerimiz daha ziyade politika ve kültür alanında kariyer yapmıştır. Kardeşim uzun süreler Fransız Büyükelçiliği’nde çalıştı. Ablam İngilizce öğretmeni. Ben, jeopolitik tutkumdan dolayı uluslararası ticarete giriş yaptım. Bu sayede de bugün 60’tan fazla ülkeyi ziyaret etme fırsatı bulmuş durumdayım.

2010 yılında, Lyon Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nden mezun oldum. Türkiye’ye ilk olarak üniversite sonrası bir staj için gelmiştim. Türkiye’ye gelişimde jeopolitik konum, farklı ülkelere yakınlık ve Avrupa’ya hem uzak hem de bir parça yakın oluşu etkili olmuştu. Yeni bir dil öğrenmek istemem de etkili olmuştu bu ülkeyi tercih edişimde. Türkçe dışında Arapça, İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca dillerini aktif olarak kullanabiliyorum. 9 yıldır Türkiye’de yaşıyorum ve IMAK Redüktör’de çalışıyorum. Daha önce çeşitli sektörlerde çalışmalar da yürüttüm. Maden ve inşaat sektörlerinde iş tecrübelerim vardı. IMAK Redüktör’ün İhracat Departmanı’nı güçlendirmek adına buraya geldim. Burada bir ekip kurduk ve bu ekipte şu an 8 kişi mevcut. İlk günden itibaren ihracat ayağını güçlendirmek üzerine çalışmalar yürüttük. Farklı farklı ülkelerden çalışanları ekibimize dahil etmeye çalıştık. Bu çalışmaların en önemli duraklarından biri, 2 sene önce Amerika’da, Teksas’ta SIPCO IMAK adıyla bir şube açmamız oldu. Bu şubeyle birlikte ekibi büyütmeye çalışıyoruz. Benim buradaki hedefim, Amerika’yla birlikte hem Kanada hem de Meksika’nın tek bir yerden yönetilmesi. Buradaki vizyonumu ve hedefimi, her şeyi Türkiye’de üretmeli ama her şeyi Türkiye’den yönetmemeliyiz şeklinde açıklayabilirim. Yabancı kökenli biri olarak multi-kültüre özellikle önem veriyorum. 7 yıl içerisinde yürüttüğümüz staj programlarıyla, 20’den fazla ülkeden stajyer alımı gerçekleştirdik, hem onlara destek olmak hem de firmamıza farklı kültürler, farklı bilgiler katmak adına. 

Teknoloji ve endüstriye olan ilgimden dolayı TECHNOMADS projesini hayata geçirdim ve bir dernek kurdum. Bu proje ile farklı okullara, üniversitelere destek olmaya çalışıyorum. Bu program sayesinde, sponsor destekleriyle beraber teknik materyaller toplayıp onları teknik lise ve üniversitelere, laboratuvar gereci olarak dağıtıyoruz. 

Aynı zamanda Avrupa’da EUROTRANS Federasyonu’nda Türkiye’yi temsil ediyorum ve bu sene federasyon başkanı olarak seçildim. 

Salim Haffar, IMAK Redüktör Uluslararası Satış ve Pazarlama Direktörü

IMAK Redüktör’ü sizden dinleyebilir miyiz?

IMAK, 50 yıla yaklaşan tecrübesiyle Türkiye güç aktarım sektöründe ana oyunculardan birisidir. Türkiye’de olmak bizim için de şans çünkü çok güçlü rakiplerimiz var. 

IMAK Redüktör’de 1.000.000’dan fazla ürün çeşitliliğine sahibiz. Yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmalarımızla ve devam eden yatırımlarımızla beraber şu anda 1.500.000 ürün çeşitliliğine ulaşmak üzereyiz. 

Hedeflerimizden bahsetmem gerekirse de şunları ifade edeyim; son 3 senede çalıştığımız en önemli projelerden biri, yurt dışında montaj hatları kurmak. Ciddi çalışmalardan sonra pek çok farklı ülkede montaj hatları kurduk, daha hızlı termin süresi ve talepleri daha iyi ölçebilmek adına. Şu anda, Amerika’da (Houston), Hindistan’da (Chennai) ve Güney Afrika’da (Johannesburg) montaj hatlarımız mevcut. Önümüzdeki dönemde bu sayıyı 6 ya da 7’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Kovid-19 sebebiyle şu an hayata geçiremiyoruz ancak İspanya, Rusya, Ukrayna ve Fas’ta montaj hatları kurmayı planlıyoruz.

Mevcut olan ve hedeflediğiniz sektörler hakkında bilgi alabilir miyiz?

IMAK’ın çok uzun zamandır başarılı bir şekilde çalıştığı sektörler var. Bunları; inşaat, kimya ve su arıtma olarak sıralayabiliriz. Bu sektörlere yönelik farklı ürünler de geliştirdik ve hâlâ da geliştirmeye devam ediyoruz. Son senelerde odaklandığımız sektörler de var. Buna örnek olarak özellikle vinç sektörünü verebiliriz. Şu an, fabrika içerisinde kullanılacak en ufak vinçten limanlarda kullanılacak en büyük vinçlere kadar çeşitli taleplere ürün sunabiliyoruz. İki yıl önce lansmanını yaptığımız monoblok serisini geliştirmeye devam ediyoruz. Monoblok serisi ile zaten var olan maden ve taş ocağı sektörlerindeki iddiamızı da geliştirmeyi hedefliyoruz. Dünyanın aktif en büyük maden sektörüne sahip bölge olan Afrika’da kurmuş olduğumuz montaj hattıyla 10 farklı Afrika ülkesine hizmet verebiliyoruz. Güney Afrika’ya çok ciddi bir şekilde giriş yaptık ve proje yatırımlarımız hızla devam etmektedir.

Ayrıca, birkaç sene önce Türkiye’den ilk AGMA (American Gear Manufacturers Association- Amerikan Dişli Üreticileri Birliği) üyesi olduk. AGMA üyesi olduktan sonra da tüm kataloglarımızın adaptasyonunu gerçekleştirdik. Bunun özelinde NEMA bağlantı flanşları yaptık Amerikan standartlarına uygun olarak. Hedefimiz, 2 yıl içerisinde, IEC standartlarına uygun olan tüm ürünlerimizi NEMA standartlarına uygun olarak sunabilmek. 

IMAK Redüktör’de kısa veya uzun vadeli hedefler nelerdir?

Şu anda var olan ürünlerimizi geliştirmek adına Ar-Ge faaliyetleri yürütüyoruz. Özellikle iki proje üzerinde çalışmaktayız. Birincisi var olan ekstruder ürün gamımızın geliştirilmesi, ikincisi; gıda üretimi için uygun ve paslanmaz çelik ürünleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Orta vadeli bir hedef olarak çalışmalarına başladığımız bir fabrika büyütme hamlemiz var. 5.000 metrekare ekstra yer kazanma adına inşaat çalışmalarına başladık. Bu alanı da “Teknolojik Merkez” olarak kullanacağız. Teknolojik Merkez’de son senelerde geliştirdiğimiz teknoloji test laboratuvarlarımız tek çatı altında olacak. IP testleri, vibrasyon, sıcaklık ve tork ölçme gibi işlemleri yapabilecek onaylı bir laboratuvar kurmayı hedefliyoruz. Uzun vadeli hedeflerimize gelince de, bizim ihracat hedeflerimiz arasında 15 farklı merkezde montaj hattı kurulması yer alıyor. 3 montaj hattımız mevcut ve 7 tane daha kurmayı hedefliyoruz daha önce bahsettiğim gibi. Buradaki ana amacımız da farklı ülkeler için hem hızlı termin süresi hem de o ülkelerdeki dinamikleri daha iyi anlamak ve en iyi şekilde ürün geliştirmektir. 

Başkanlığı üstlendiğiniz EUROTRANS Federasyonu’ndan bahseder misiniz biraz da?

EUROTRANS, dünyanın en önemli federasyonlarından biri. 160.000 üyesi var ve 40 milyar Euro’dan fazla ciro yapan firmaları bir araya getiren bir federasyon. Dünya çapındaki tüm lider firmalar bu federasyona üye. IMAK olarak ülkemizi EUROTRANS’ta temsil etmek hem firmamız hem de ülkemiz adına büyük bir şans çünkü çok büyük firmalarla, çok ciddi Ar-Ge çalışmaları yapan firmalarla aynı masada bulunuyoruz ve ortak çalışma yapma imkânına sahip oluyoruz. 50 senelik bir dernek olarak EUROTRANS’ın vizyonu, dişli üretimi ve güç aktarım sektörlerinde uzmanlığı geliştirmek olarak nitelendirilebilir. Bunun için sürekli eğitim programları düzenliyoruz. Aynı zamanda standartları yakından takip ediyoruz ve var olan standartlar üzerinden firmaların iletişimini sağlıklı bir şekilde sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin bir firma yeni bir ürün geliştirdiği zaman hep birlikte standartları belirlemek ve bu standartların ne yönde gelişmesi gerektiğine dair çalışmalar yapıyoruz. Hedeflerim arasında EUROTRANS’ın geniş ve değerli bilgi havuzunu Türkiye’de paylaşmak var, aynı zamanda ve uzun vadeli hedef olarak Türkiye’den de yeni standartlar oluşturması adına çalışmalar yapmak da var. 

Son olarak neler eklemek istersiniz?

Türkiye’de şu an çok ciddi bir yoğunluk ve talep mevcut. Farklı firmaların, farklı ülkelerden üreticilerin, birbirlerini rakip görmek yerine iş birliği yapmalarının ve ortak Ar-Ge çalışmaları yapmalarının gerektiğini düşünüyorum. Bu iş birlikleri üniversite platformları, endüstri dernekleri veya devlet projeleri ile yapılabilir. Biz, Türkiye endüstrisini geliştirmek adına sinerji kurmak istiyoruz. Bu vizyonu özellikle EUROTRANS kapsamında yansıtmaya çalışıyorum. Umarım orada kazandığımız vizyonu ve oradaki projeleri de Türkiye’ye getirme fırsatımız olacak. Aynı zamanda inanıyorum ki Türk firmalarının çok kültürlülüğe önem vermesi gerekiyor. Farklı ülkelerden, farklı kültürlerden, farklı diller bilen çalışanların olması firmanın uluslararası varlığını güçlendirecek ve var olan çalışanların gelişimine olumlu katkı yapacaktır.

Volkan Yanar, IMAK Redüktör İhracat Departmanı Operasyon Yöneticisi

Ben Volkan Yanar, IMAK Redüktör İhracat Departmanı’nda operasyon yöneticisi olarak çalışıyorum. Buradaki 5. yılım. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunuyum aslında. Yaklaşık 5 yıl öğretmenlik yaptım fakat daha sonra kariyer değişikliği yapmak adına bu sektöre yöneldim. Bunu için öncesinde bilirkişilerden destek aldım. Türkiye’nin ihracata verdiği önemi gördüm ve bu yönde ilerlemek istedim. İhracat ve ithalat eğitimleri aldım. Başlarda çeşitli butik yerlerde çalıştım, işin temelini görmek için. Daha sonra bir otomotiv firmasında iş deneyimi edindim. Ardından da IMAK ailesine katıldım. 

IMAK Redüktör İhracat Departmanı’ndaki görevimi tek cümle ile anlatmak gerekirse; hiçbir redüktör, motor ya da yedek parça, benim ya da ekibimdeki arkadaşlarımın bilgisi haricinde ne sisteme kaydedilir ne üretime alınır ne de gönderilir. Bu alandaki bütün operasyonları adım adım takip ediyoruz. Siparişin alınmasında, üretim aşamaları, termin süresi ve teslime kadar bütün süreç bizim kontrolümüzde ilerliyor. Teslimattaki tüm lojistik operasyonları da ekibim tarafından yürütülür. Biz takribi olarak bir haftada 6 ya da 7 farklı ülkeye yükleme yapıyoruz ve şimdilik 1 veya 2 ful konteyner gönderiyoruz. Müşteri, ürünü deposunda teslim alana kadar bizim sorumlu olduğumuz operasyon sürüyor. Ortalama aktif olarak her sene 55 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Ayrıca, 2 sene önce kurduğumuz “ Online Technical Assistance” projesini yönetiyorum, 7 gün 24 saat, 5 farklı dilde müşterilerimize destek vermekteyiz. Amerika’daki saat farkından dolayı, gece ortasında bile cevap verebiliyoruz, bu hizmet müşterilerimize çok büyük güven veriyor. Örnek olarak, gece yarısında parçası kırılan redüktörümüz için talebi alıyoruz ve sabah uçakla yola çıkmış oluyor. Satış sonrası hizmet de sorumluluğumuzun büyük bir parçasıdır.

Recep Tayyip Yıldırım, IMAK Redüktör Proje Mühendisi

Ben, Recep Tayyip Yıldırım. I-MAK Redüktör’de proje mühendisi olarak çalışmaktayım. 2014 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazandım ve 5 yıllık eğitimin ardından makine mühendisi olarak mezun oldum. Üniversitenin son yılında Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’nde 7 ay staj gördüm. TAI’de Milli Muharip Uçak Projesi’nde, motor entegrasyon bölümünde görev aldım. 2019 yılındaki mezuniyetimin ardından I-MAK’ta çalışmaya başladım.

I-MAK Redüktör İhracat Departmanı olarak 55 ülkeyle ilgileniyoruz. Benim ve ekibimin sorumluluk alanı yurt dışında açılacak ve açılmış olan montaj fabrikalarının planlaması ve sipariş yönetimidir. Amerika, Güney Afrika ve Hindistan’daki montaj fabrikaları hakkında tüm işlerle ilgileniyorum. Yurtdışında bir montaj hattı kurmak ciddi emek ve titizlik istiyor. Çalışanların eğitiminden, uygun stokun oluşturulması ve lojistik organizasyona kadar, verim ve kalite kaybetmeden projeler yürütüyoruz. 

Bunun dışında müşterilerden gelen özel teknik taleplere de proje bazlı olarak destek sunuyorum. Var olan ürünlerin adaptasyonu ve yeni ürün geliştirme projelerinde yer alıyorum. Teklif sunma aşamasında, müşterilerden gelen özel talepler doğrultusunda kendi ürünlerimizi nasıl entegre edeceğimize dair bir proje oluşturuyoruz ve teklif iletiyoruz. Sonrasında karşılıklı olarak nasıl daha da geliştirilebilir, nasıl daha iyi optimize edilebilir, bunun çalışmasını yapıyoruz. Sipariş aşamasında geçildikten sonra da ilgili birimi bilgilendiriyoruz.

Redüktör seçimi ve sağlıklı bir çalışma ömrü hususlarında nelere dikkat edilmelidir size göre?

Redüktör seçiminde değerlendirilen birçok parametre vardır. Uygulamaya yönelik fiziksel tüm teknik özellikleri değerlendirmek gerekir, uygulamanın gerektirdiği servis faktörünü de doğru seçmek gerekir. I-MAK Redüktör’de seçimlerin nasıl yapıldığıyla ilgili olarak Güç Aktarım Dergisi’nde daha önce yayınlanan “I-MAK Redüktör’de uygulamaya uygun redüktörlerin seçimleri” başlıklı makalemi okumanız bu sorunuza cevap verecektir.

Abdelrahman İbrahim, IMAK Redüktör Ortadoğu ve Kuzey Afrika İhracat Sorumlusu

Ben Abdelrahman İbrahim, Mısırlıyım. Mısır’da üniversite öğrenimi gördükten sonra eğitimime Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yakındoğu Üniversitesi’nde devam ettim ve Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 

Mezuniyetimden hemen sonra, 2019 yılı Haziran ayında IMAK Redüktör’de profesyonel iş yaşamıma başladım. Şu an IMAK’ta Ortadoğu ve Kuzey Afrika ihracat sorumlusuyum. Sorumlu olduğum ülkelerden bazıları; Mısır, Fas, Tunus, Libya, Suriye, Irak, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Umman. Mısır, Irak ve Fas’ta ana bayilerimiz mevcuttur. Bu bayiler aynı zamanda teknik servis noktalarımızdır. Bu bayilerimizde en az 2 mühendis arkadaşımıza I-Mak Akademi bünyesinde servis eğitimimizi verdik.

Redüktörler, bildiğiniz üzere, çok fazla alanda ve pek çok farklı sektörde kullanılıyor. Biz ODKA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesindeki ülkelere birçok sektörde önemli bir hizmet veriyoruz. IMAK Redüktör’deki öncelikli hedefimiz satış rakamlarının yükselmesine katkı sağlamanın yanı sıra ODKA bölgesinde marka bilinirliğinin artması. Bunun dışında henüz faaliyet göstermediğimiz ülkeler ve kimi sektörler de mevcut. Bu alanları da faaliyet sahamıza katmak istiyoruz. Bu bölgeler halihazırda yapı-inşaat, maden, gıda-tarım ve su arıtma sektörlerinde aktifler. I-MAK olarak biz diğer sektörlerde de ağımızı ve ürün gamımızı geliştirerek pazar payımızı artırmayı hedefliyoruz. Bu amaca ulaşmak için, ben ekibimdeki arkadaşlara onların açısından bakış sağlıyorum, ihtiyaçlarını daha iyi anlıyorum ve ortaya koyduğum yakınlık ve güven ile sorunlu olan durumlardan daha sağlıklı bir şekilde çıkabiliyoruz. 

Continue Reading

Makina & Ekipman

WAT Motor 10.000’den fazla farklı versiyonla OEM’lerin odağında

Published

on

By

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşu Koç Holding bünyesinde faaliyet gösteren WAT Motor, 2020 yılında bir dizi yenilik gerçekleştirdi. Firmaya bu yıl içerisinde katılan Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’dan Sorumlu Satış ve Pazarlama Direktörü Onur Taneri’den WAT Motor’un faaliyetleri ve gelecek planları hakkında bilgiler aldık.

WAT Motor hakkında bilgi verebilir misiniz?

WAT Motor, Çerkezköy’de bulunan ileri üretim teknolojisine sahip 40.000 metrekare kapalı alanda elektrik motorları üretmektedir.

WAT elektrik motorları yüksek performansı, dayanıklılığı, güvenilirliği ve enerji verimliliği ile Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen OEM’leri tarafından özellikle tercih edilmektedir.

50 yılı aşkın bilgi birikimi ve ürün kalitesi ile 30’un üzerinde ülkeye ürün ihraç eden WAT Motor, benzersiz kurumsal kültürü sayesinde sürdürülebilir iş ilişkileri geliştirmekte ve bu alanda ülkemizin ihracat lokomotifi olmaya devam etmektedir.

WAT’ı ön plana çıkaran özellikler nelerdir?

WAT Motor, elektrik motorları ve sürücüleri konusunda 40’ı tasarım uzmanı olmak üzere toplam 56 Ar-Ge çalışanı ile bu alanda Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın sayılı elektrik motoru üreticileri arasında yer almaktadır.

Benzersiz Ar-Ge gücü sayesinde müşterilerinin çözüm ortağı olan WAT Motor, sahada aktif yer alarak uygulama bazlı çözümler geliştirmektedir. Böylece 10.000’den fazla farklı versiyonla müşterilerinin gereksinimlerini tam anlamıyla karşılayan, kullanım ömrü boyunca düşük maliyetli özelleştirilmiş motorlar sunar.

WAT Motor olarak bahsetmekten gurur duyduğumuz diğer özelliğimiz tamamen müşteri odaklı ve kusursuz müşteri memnuniyeti anlayışıyla verilen satış sonrası teknik destek hizmetimizdir. Sadece Türkiye’de değil geniş bayi ağı sayesinde Avrupa’da da verdiğimiz bu hizmetin fark yaratıyor olmasının altında çözüm ortağı olma kültürü yatmaktadır.

Elektrik motorları ile diğer ürün gruplarında ne tür yenilikler mevcut?

Bugün tüm dünyanın konuştuğu önemli gündem maddelerinden biri enerji verimliliğidir. Kullanım yaygınlığı ve elektrik tüketimi nedeniyle elektrik motorları verimlilik çalışmalarının odağında yer alan bir üründür. WAT Motor olarak enerji verimliliğinin öncüsü olmaktan gurur duyuyoruz. 2000’li yılların başında Eff1 ürün gamı ve deklarasyonunu, CEMEP’e üye olan ilk ve tek yerli firma olarak yapan ve bu konuda öncü olan WAT, 2013 yılında IE3 motorları ile en verimli ürün kategorisinde birinci olmuştur.
Bugün gelinen noktada IE4 ürün gamını müşterilerinin kullanımına sunarak regülasyonlardan çok önce yüksek verimli ürünlerini hazır etme geleneğini sürdürmektedir.

Bunun yanında duman tahliye motorlarımızı devreye aldık. Oldukça başarılı test sonuçları sayesinde Türkiye’nin önde gelen üreticileri ile çalışmaya başladık. Bu ürün grubunda alüminyum gövde ile sertifika alan ilk ve tek üreticiyiz.

Bir fazlı ürün ailemizi günümüz tasarım ve üretim yetkinlikleri doğrultusunda yeniledik. Yeni bir fazlı motor serimizin ilk aşaması olan 63 ve 71 gövde motorlarımızı müşterilerimizin beğenisine sunduk.

Gemi ve tersanelerde kullanılan marine motorlarımızdaki hızlı teslim sürelerimiz sayesinde fark yarattığımızı düşünüyorum. Alüminyum 250 gövde seçeneğini sunan ilk ve tek yerli üreticiyiz. Son olarak 315 gövde motorlarımızı yıl sonu itibari ile pazara sunacağız. WAT’ın bilinen kalite, dayanıklılık ve ürün performansı ile 315 gövde motorlarda da tercih edileceğinden şüphemiz yok.

Sanayi Hamlesi Programında yer almanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında destek verilen 10 programdan biri de WAT Motor’un geliştireceği yüksek teknolojili, ülkemiz için kritik öneme sahip askeri ve endüstriyel servo sistemler olacaktır. Halihazırda bazı servo projelerinde yer alan ve ürün sağlayan WAT Motor, bu alanda da benzersiz başarılara imza atacaktır. Bu ürünler sayesinde kritik sektörlerde dışa bağımlılığımızı azaltmakla kalmayıp katma değerli ürün ihracatına da katkı sağlayacağız.

Türkiye’de çevik dönüşümü başlatan ilk üretim şirketi oldunuz. Çevik yaklaşımın müşteriye etki eden sonuçları oldu mu?

Çevik yaklaşım son yıllarda birçok firmanın gündeminde yer alan önemli yönetimsel bakış açılarından biri. WAT olarak, Türkiye’de çevik dönüşümü başlatan ilk üretim şirketi olduk. Yolculuğumuzun başındaki odak alanlarımızdan biri olan müşteri memnuniyeti konusunda güçlü gelişmeler gözlemledik. Örneğin yetkilendirilmiş takımlarımızın müşteriyle direkt temasta çalışması müşteri mutluluğunu ve sorumluluk bilincini artırdı. Bu sayede, yeni ürün devreye alma süresinde üç kat hızlanma, müşteri sevkiyat süresinde iki kat iyileşme gibi değerli çıktılarımız var.

Pandemi sürecinde ne tür tedbirler aldınız?

2020 yılı yurtiçinde birçok başarıya imza attığımız bir yıl. Bununla birlikte Covid-19, önceliğimizin sağlık olduğunu tekrar hatırlattı ve sağlığımızı korumak için hep birlikte sağlam bir mücadeleden geçiyoruz. WAT Motor olarak pandeminin ilk döneminde aldığımız ciddi koruma tedbirlerini eksiksiz ve esnetmeden uygulamaya devam ediyoruz. Pandemi ortamında çalışma ortamımızın sağlık ve güvenliği konusunda uygunluğunu gösteren TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesini Haziran ayında aldık ve bu anlamda sektörümüzün öncülerinden biri olduğumuzu düşünüyorum.

Yeni normal diye adlandırılan bu dönemi firmanız ve sektörünüz açısından değerlendirebilir misiniz? Üretim ve satış ayaklarında nelerin değişmesini bekliyorsunuz?

Pandemi ile birlikte yakın coğrafyada alternatif tedarikçi oluşturmanın ne kadar kritik olduğu anlaşıldı. Makine imalat sektör büyüklüğünde 3.sırada Almanya’yı, ilk 10 ülke içerisinde de 5 Avrupa ülkesini görüyoruz. Bu anlamda ülke olarak elektrik motoru konusundaki tasarım ve üretim yetkinliğimiz ile bulunduğumuz coğrafi konumu avantaja çevireceğimize inanıyorum.

Piyasadaki rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye elektrik motoru sektörü son sekiz yılda iki yeni firmanın sıfırdan yatırım yapıp sektöre girmesi, 2 firmanın da el değiştirip yatırım yapması ile birlikte rekabet yoğun bir sektör halini aldı. 2020 yılında Wat olarak Türkiye’de pazar payımızı %50 oranında arttırmış bulunmaktayız.

Ayrıca ihracat alanında Türkiye’de açık ara sektör lideriyiz. Sektörümüzde ihracatın artması arz talep dengesinin tekrar kurulmasını sağlayacaktır. Bunun yerli üreticilerin Avrupa’nın üretim üssü olabilmesi ile gerçekleşebileceğini düşünmekteyim. Ama WAT dışında sektörün ihracat oranı halen çok düşük seyretmektedir.

Onur Taneri kimdir?
Evli ve iki çocuk babasıyım. 1995 yılında Galatasaray Lisesi, 2000 yılında Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans Lisans, 2002 yılında Paris School of Business M.B.A. Yüksek Lisans mezunuyum. 20 yıla yakın B2B alanında Satış ve Pazarlama deneyimim var. İngilizce, Fransızca ve İtalyanca konuşmaktayım. 2015 yılından bu sene Şubat ayına kadar Gamak firmasının Satış ve Pazarlama müdürü olarak görev aldım. Şubat ayından beri Türkiye’nin lider yatırım holdingi olan Koç Holding bünyesinde faaliyet gösteren WAT firmasının Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’dan Sorumlu Satış ve Pazarlama Direktörü olarak çalışmaktayım.

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler