Connect with us

Haberler

2013 yılı ilk 6 ayında istihdamın merkezi “İstanbul”

Yayın tarihi

-

Türkiye’nin en çok tercih edilen insan kaynakları platformu Kariyer.net, 2013 yılının ilk 6 ayına ilişkin bölgesel istihdam rakamlarını yayınlandı. Kariyer.net istihdam endeksi verilerine göre yılın ilk yarısında Türkiye genelinde toplam 88.189 yeni iş ilanı yayınlandı. Tekstil, 2012 yılının aynı dönemine göre yüzde 30 artış yaparak, 13 bin 902 ilan ile sektörler arasında en çok istihdam yaratan sektör oldu. Bunu 13 bin 240 ilan sayısı ile yapı sektörü, 10 bin 917 ilan sayısı ile sağlık sektörü ve 10 bin 483 ilan sayısı ile bilişim sektörü takip etti.

endeks-temmuz13

Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, 2013 yılı ilk yarısına ilişkin ilan sayılarında 2012’nin aynı dönemine göre yüzde 4 artış olduğuna dikkat çekti. Azoz, İstihdam Endeksi’nde ilk 6 ayda bölgelerin istihdamda şampiyon illeri ve sektörlerini araştırdıklarını belirterek, en hareketli bölgenin, internet kullanımının yaygınlaşmasına da bağlı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğuna dikkat çekti.

Güneydoğu’nun en çok istihdam yaratan ili Gaziantep, sektörü tekstil

İstihdam endeksi verilerine göre Ocak-Haziran 2013 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla istihdamın en hareketli olduğu bölgelerin Güneydoğu Anadolu Bölgesi geliyor. Yılın ilk yarısında bölgeden gelen yeni iş ilanları sayısında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 10 artış görüldü. Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde yılın ilk yarısında toplam 2 bin 556 yeni iş ilanı yayınlandı. Gaziantep, toplam bin 281 yeni iş ilanı ile bölgede en çok iş fırsatı yaratan il oldu. Gaziantep’i 450 yeni iş ilanı ile Diyarbakır ve 340 yeni iş ilanı ile Şanlıurfa takip etti.

Tekstil sektörü, bölge genelinde toplam 450 yeni iş ilanı ile çok iş imkânı yaratılan sektör olurken; bunu toplam 291 yeni iş ilanı ile sağlık takip etti. Bölgede, aynı dönemde toplam 630 yeni iş ilanıyla en çok satış temsilcisi pozisyonuna ihtiyaç duyuldu. Mühendislik pozisyonu ise 285 yeni iş ilanı ile ikinci sırada yer aldı.

Doğu’da Malatya ilk sıralarda yerini aldı

Kariyer.net istihdam endeksi verilerine göre yılın ilk altı ayında Doğu Anadolu Bölgesi’nde toplam bin 338 yeni iş ilanı yayınlandı. Malatya, toplam 326 yeni iş ilanı ile en çok iş fırsatı yaratılan iller sıralamasında ilk sırada yer adı. Malatya’yı toplam 288 yeni iş ilanı ile Erzurum; toplam 156 yeni iş ilanı ile Elazığ takip etti. Yapı sektörü toplam 259 yeni iş ilanı ile bölgede en çok iş imkânı yaratan sektör oldu. Sağlık 190, hizmet sektörü ise 119 yeni iş ilanı en çok iş fırsatı doğan diğer sektörler arasında yer aldı. Aynı dönemde satış temsilcisi 260 yeni iş ilanı ile en çok talep görülen pozisyon olarak öne çıktı.

Marmara’nın istihdam şampiyonu ili İstanbul

İstihdam endeksi verilerine göre yılın ilk yarısında Marmara Bölgesi’nde toplam 74 bin 853 yeni iş ilanı yayınlandı. İstanbul, toplam 62 bin 040 yeni iş ilanı ile en çok istihdam yaratılan kent olurken; Bursa 5 bin 4 yeni iş ilanı ikinci, Kocaeli ise 4 bin 078 yeni iş ilanı ile üçüncü sırada yer aldı. Bilecik ise, yeni iş ilanı sayılarında yüzde 40’a varan artış oranı ile dikkat çekti. Tekstil sektörü toplam 10 bin 265 yeni iş ilanı ile en çok istihdam yaratılan sektör oldu. Bu sektörü 7 bin 861 yeni iş ilanı ile yapı ve 7 bin 800 yeni iş ilanı ile bilişim sektörleri takip etti. Marmara Bölgesi’nde en çok ihtiyaç duyulan pozisyon 10 bin 112 yeni iş ilanı ile satış temsilcisi oldu.

 

Ege’nin istihdamda incisi İzmir, lokomotifi turizm

Kariyer.net istihdam endeksi verilerine göre Ege Bölgesi’nde Ocak-Haziran 2013 döneminde toplam 9 bin 531 yeni iş ilanı yayınlandı.  İzmir, toplam 5 bin 451 yeni iş ilanı ile en çok istihdam yaratılan kent olurken; turizm sektörü toplam bin 96 yeni iş ilanı ile en çok iş ilanı yayınlanan sektör oldu. Yine üretim ve endüstriyel ürünler sektörü toplam bin 6 yeni iş ilanı en çok iş fırsatı doğan sektörlerden biri oldu. Bölgede en çok ihtiyaç bin 841 ilanın yayınlandığı satış temsilcisi pozisyonu oldu.

 

Karadeniz’de Samsun istihdamda birinci

Endeks verilerine göre Karadeniz Bölgesi’nde Ocak-Haziran 2013 döneminde toplam 2 bin 851 yeni iş ilanı yayınlandı. Samsun, toplam 794 yeni iş ilanı en çok ilanın yayınlandığı şehir oldu. Samsun’u toplam 384 yeni iş ilanı ile Trabzon takip etti. Aynı dönemde tekstil sektörü toplam 452 yeni iş ilanı ile Karadeniz Bölgesi’nde en çok istihdam yaratılan sektör oldu. Bunu 324 yeni iş ilanı ile sağlık, 261 yeni iş ilanı ile yapı ve 214 yeni iş ilanı ile hizmet sektörleri takip etti. Ocak-Haziran 2013 döneminde bölgede toplamda 883 yeni iş ilanı ile satış temsilcisi pozisyonuna ihtiyaç duyuldu.

 

Anadolu’da Ankara istihdamda lider, yapı sektörü lokomotif

Ocak-Haziran 2013 döneminde İç Anadolu Bölgesi’nde toplam 13 bin 943 yeni iş ilanı yayınlandı. Ankara, toplam 9 bin 663 yeni iş ilanı ile en çok iş fırsatı doğan il oldu. Ankara’yı toplam bin 304 yeni iş ilanı ile Konya ve toplam bin 69 yeni iş ilanı ile Kayseri takip etti. Eskişehir toplam 964 yeni iş ilanı ile öne çıkan bir başka kent oldu. İç Anadolu Bölgesi’nde yılın ilk yarısında en çok yapı sektöründen yeni iş ilanı geldi. Yapı sektöründen toplam 2 bin 945 yeni iş ilanının geldiği bölgede, endüstriyel ürünler sektöründe bin 572 ve bilişim sektöründen bin 484 yeni iş ilanı geldi. İç Anadolu Bölgesi genelinde yılın ilk yarısında Türkiye genelinde olduğu gibi en çok satış temsilcisi pozisyonuna ihtiyaç duyuldu.

 

Antalya Akdeniz’de lider

Yılın ilk yarısında Akdeniz Bölgesi’nde toplam 6 bin 103 yeni iş ilanı yayınlandı. Antalya, turizm sektörünün etkisi ile toplamda 3 bin 545 yeni iş ilanı ile bölgede en çok iş fırsatının doğduğu il oldu. Antalya’yı bin 704 yeni iş ilanı ile Adana ve 965 yeni iş ilanı ile Mersin takip etti. Yılın ilk altı ayında bölgede en çok iş fırsatı turizm sektöründe doğdu. Ocak-Haziran döneminde turizm sektöründe istihdam edilmek üzere toplam bin 473 yeni iş ilanı yaratıldı. Tekstil 859, yapı 733 ve sağlık 732 yeni iş ilanı ile öne çıkan diğer sektörler oldu. Yıl boyunca yayınlanan toplam bin 627 yeni iş ilanı ile satış temsilcisi bölgede en çok ihtiyaç duyulan pozisyon oldu.

Haziran ayında en çok artış yüzde 6 ile gıda sektöründe oldu

Kariyer.net istihdam endeksi verilerine göre Haziran ayında toplam 13 bin 270 yeni iş ilanı yayınlandı. Haziran ayında en çok iş ilanı artışı yüzde 6 ile gıda sektöründe görüldü. Gıda sektörünü yüzde 1’lik artış ile finans-ekonomi takip etti.

İstihdam endeksi verilerine göre Haziran ayında sektörlerden gelen iş ilanları ilan sayılarına göre şöyle sıralandı: Yapı (1.725), tekstil (1626), bilişim (1.179), sağlık (1.155), üretim (1.025), gıda (746), otomotiv (681), turizm (602), finans-ekonomi (460) ve perakende (395).

 

Kariyer.net hakkında

Kurulduğu 1999 yılından bu yana Türkiye’nin en büyük istihdam platformu olan Kariyer.net, iş arama ve işe alım süreçlerinde yeni nesil teknolojilerle iş arayanlarla işverenleri internet ortamında bir araya getiriyor. Kariyer.net’in aday veritabanında 17 milyon 200 bin özgeçmiş bulunuyor. Kariyer.net üyesi 45 binin üzerinde firma, ihtiyaç duyduğu işgücünü Kariyer.net aracılığıyla arıyor.

Bugüne kadar 1 milyon 50 bin kişi Kariyer.net üzerinden iş buldu. Yaygın bir hizmet ağına sahip olan Kariyer.net, İstanbul Merkez ve Yeşilköy satış ofislerinin yanı sıra Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Kocaeli, Konya, İzmir ve Samsun’da bulunan 14 ofisi ile müşterilerine ve adaylarına hizmet veriyor.

Kariyer.net’in en önemli özelliği, teknolojideki her yeniliği hiç zaman kaybetmeden İK’nın kullanımına sunuyor olması. Adayla işvereni en hızlı ve en ekonomik şekilde bir araya getirebilmek için Kariyer.net her geçen gün uygulamalarına yenilerini ekliyor. Hem adayların hem de işverenlerin ihtiyaçlarını çok iyi takip edip bu ihtiyaçlara ürün ve hizmetlerle hemen yanıt veren Kariyer.net böylece yıllardır sektördeki liderliğini koruyor.

 

Haberin Devamı
Advertisement
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Türk Loydu, klaslamanın en önemli kuruluşu IACS’ın 12. üyesi oldu

Yayın tarihi

-

Yazar:

Türk Loydu, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS’ın 12. üyesi olarak kabul edildi. Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği (IACS) üyeliği, uluslararası deniz emniyeti, çevre koruma ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlarda Türk Loydu’nun etkisini artırarak, Türk denizcilik sektörünün uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olmasına katkı sağlayacak.

1930’lara dayanan çalışmalarıyla resmi olarak 11 Eylül 1968 yılında kurulan, güvenli gemilere ve temiz denizlere adanmış olmanın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün danışmanı statüsünde uluslararası bir kuruluş olan IACS; teknik destek, uyumluluk doğrulaması, araştırma ve geliştirme yoluyla deniz güvenliği ve düzenlemelerine benzersiz bir katkı sağlıyor. Dünyanın kargo taşıma tonajının %90’ından fazlası, IACS üyelerinin belirlediği sınıflandırma, inşaat ve ömür boyu uyumluluk kuralları ve standartları kapsamında yer alıyor. 2001 yılında SWEDAC’tan ISO 17021 standardına göre akreditasyon alarak bu kapsamda akredite edilen ilk ulusal kuruluş olan Türk Loydu Vakfı, 2006’ya gelindiğinde Paris Mou Yüksek Performans Listesi’nde ilk kez yer alan ve Avrupa Birliği’nden onaylanmış kuruluş olarak tescil ediliyor. 2011 yılında da küresel klaslama pazarının en önemli kuruluşu olan IACS tarafından klas kuruluşu statüsü ile tescil edilen Türk Loydu, günümüzde resmi olarak IACS üyeliğine hak kazanarak, birliğin 12. üyesi oluyor.

Konuyla ilgili olarak Türk Loydu tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. yılında büyük onur!” başlığıyla servis edilen açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor: “Günümüzde Türk Loydu, denizcilik sektörü başta olmak üzere enerjiden imalata, savunma sanayiinden lojistiğe kadar tüm sektörlerde; klaslama, denetim, kalite yönetim ve ileri mühendislik gibi birçok alanda hizmet veriyor. Çok sayıda bilimsel ve teknik konferanslarda yer almanın yanı sıra aynı zamanda eğitimler veriyor, çok sayıda öğrenciye burs desteği sağlıyor. 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk Loydu bugüne kadar yaklaşık 3000 adet geminin klaslama hizmetinin yanı sıra, Türkiye ekonomisinin can damarı olan dünyaya mal olmuş projelere de imza atıyor. 61 yıllık tarihinde altmış biri aşkın dev proje, Türk Loydu’nun da imzası ve çalışmalarıyla hayata geçti. İstanbul Havalimanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yüksek Hızlı Tren, TCG Anadolu Gemisi, Nene Hatun Sondaj Gemisi, Rize-Artvin Havalimanı, birçok futbol stadyumu bunlardan sadece birkaçıdır. Klaslama, yasal sertifikasyon, test, muayene, belgelendirme ve onaylanmış kuruluş hizmetlerini 2017 yılından itibaren Türk Loydu Uygunluk Değerlendirme Hizmetleri A.Ş. bünyesinde yerine getiren Türk Loydu Vakfı, fiziki alanlarının yeterliliği ve gelişmeye açık oluşu ile büyüme yolunda hızla ilerliyor. Türk Loydu, Türkiye’nin milli kuruluşudur. Yetkisi olan alanlar hemen hemen Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan sektörlerin tamamını içermektedir ve IACS üyeliğimiz ile büyümenin, gelişmenin ve ülkemize katkı sağlamanın faydası ve gururu 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nindir.”

Haberin Devamı

Haberler

Su kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olacak yöntemler

Yayın tarihi

-

Yazar:

Su, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve canlı ekosisteminin hayatını devam ettirebilmesi için de ihtiyaç duyduğu en temel öğe. Dünyamızın milyonlarca yıldır sürdürdüğü ve kendi kendini temizleyerek canlılara hayat veren su döngüsü, yine insan etkisi ile son yıllarda iyice bozulmaya başladı. Bilinçsiz su kullanımı ve tüketimi, hızlı sanayileşme, büyüyen şehirler ve yanlış tarım uygulamaları gibi birçok farklı faktör suyumuzun kirlenmesine ve kendi içerisindeki döngüsünün bozulmasına yol açıyor. Yarattığımız bu kirliliğe ve su döngüsüne verdiğimiz zarara dur diyecek olan da yine bizleriz. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, 22 Mart Dünya Su Günü’nde suyumuzu nasıl temiz tutabileceğimiz, israf etmeden kullanabileceğimiz ve koruyabileceğimize dair ipuçlarını paylaştı.

Atıklar doğrudan suya boşaltılmamalı

Suyumuzu en çok kirleten öğelerden birinin bilinçsiz ve kontrolsüz şekilde doğaya bırakılan atıklar olduğu biliniyor. En basit haliyle gün içerisinde mutfaktan boşaltılan ve suya karışan yemek artıkları, kullanılmış yağlar, suya atılan peçete ve kağıtlar, kanalizasyona dökülen atıklar doğrudan suya karışarak kirlenmesine neden oluyor. Bu da suyun temas ettiği toprağın kirlenmesi ve kendi içindeki dengesinin bozulmasına, aynı zamanda da bu suları tüketen evcil hayvan ya da insanların hastalanmasına yol açıyor. Atık kontrolünün hem bireysel hem de şirketler ya da kamu kurumları tarafından çok iyi yapılması, suyun korunması ve temiz tutulması için atılabilecek en önemli adımlardan.

Suyu boşa kullanımı engellenmeli

Suyumuz, hayatımızı devam ettirmemiz için ihtiyaç duyduğumuz en önemli kaynak. Bunun için de tek damlasının bile israf edilmemesi, boşa akıtılmaması ve kullanılmaması çok önemli. Özellikle evlerin içerisinde elde bulaşık yıkamak, el yıkarken ya da diş fırçalarken suyu boşa akıtmak, bozuk su tesisatlarını tamir ettirmemek, sık ve gereksiz yere araç yıkatmak, bahçe sulama gibi işlemler için damlama gibi etkin yöntemleri kullanmamak suyun israf edildiği örnekler arasında. Bu ve benzeri kullanım yanlışlarının da önüne geçerek suyumuzu koruma altına almak ise çok önemli.

Plastik kullanımından vazgeçilmeli

Suyumuzu en çok kirleten maddelerden biri de plastik. Günlük hayatımızda birçok noktada kullandığımız ve doğaya doğrudan zarar veren plastikler, suyun içerisinde yüzlerce yıl bozulmayarak kirletici özelliklerini koruyor. Bunun için plastik poşetler, şişe sular gibi ürünlerin kullanımının sıfıra indirilmesi gerekiyor. Doğaya bırakılan her bir plastik madde, canlı ekosistemini de doğrudan etkileyerek yaşam alanlarını tahrip ediyor.

Çevreyi kirleten ürünlerin kullanımı azaltılmalı

Gün içerisinde sıkça kullanılan, plastiğin yanı sıra geri dönüştürülemeyen farklı materyallerden oluşan ürünlerin kullanımı da suyumuzu kirleten unsurlar arasında. Deodorant, parfüm gibi ürünlerin hem üretimi hem de kullanımı sırasında yapılan hatalar da su kaynaklarının uzun vadede farklı kimyasallarla kirlenmesine neden oluyor. Yine buna benzer kişisel bakım ürünleri ve kozmetikler de suyun kirlenmesini sağlıyor. Bu ürünlerin kullanımı sonrasında yıkanması sırasında karışan kimyasal maddeler, su kaynaklarına ulaşarak doğanın dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bunun için doğa dostu olan, sertifikalı ve kirlenmeyi azaltacak ürünlerin tercih edilmesi de etkili bir yöntem olabilir.

Deniz, göl ve nehirlerin temiz tutulması gerekiyor

Su döngüsünün en önemli parçalarından biri olan ve ana su kaynakları arasında da sayılan denizlerin, göllerin ve nehirlerin de kirletilmemesi ve korunması gerekiyor. Bu su kaynaklarına çöp atılmaması, var olan çöplerin temizlenmesi ve hiçbir şekilde atık karıştırılmaması suyun korunması için çok önemli. Özellikle su döngüsünün önemli bir parçası olan tatlı su kaynaklarının kirletilmemesi için bireysel olarak harekete geçilmesi canlı hayatın devamlılığı için de gerekli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.

Pil atıklarına dikkat edilmesi

Günlük hayatta bir güç kaynağı olarak kullanılan piller, suyu ve toprağı kirleten en önemli maddeler arasında. İçerisinde bulunan cıva, kurşun, nikel gibi ağır metaller, atık olarak doğaya bırakıldıklarında uzunca bir süre kirlenmeye sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple pillerin mutlaka toplanması, uygun alanlara atık olarak bırakılması, imha edilmesi ya da geri dönüştürülmesi gerekiyor. Pillerin suya hiçbir şekilde temas ettirilmemesi büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Haberler

“KOBİ’ler sürdürülebilir büyüme açısından deprem kıskacında”

Yayın tarihi

-

Yazar:

TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan, istihdamın %71’ini, üretimin %37,3’ünü oluşturan, ekonomik katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlanan KOBİ’ler finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya! KOBİ’lerin tam bir üretim ve istihdam ambarı olduğunu vurgulayan Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, “Başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor. Ciro, katma değer ve teknolojik dönüşüm odaklı yapısal sorunlar, küresel riskler, deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarıyla birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor” dedi.

Dünyada Covid-19 pandemisi ile başlayan, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği enerji, gıda ve hammadde krizi ile derinleşen, enflasyon ve resesyon endişeleriyle tırmanan olayların gölgesinde kalan KOBİ’ler oldukça zorlu bir virajdan geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Kasım 2022’de yayımladığı rapora göre, KOBİ’lerin karşılaştığı en büyük zorluklar; %67 hayatta kalma ve büyüme, %48 yeteneklere erişim, %34 şirket kültürünü ve değerlerini koruma, %25 teknolojik dönüşüm talebine karşılık verme ve %24 finansmana erişim olarak sıralanıyor.

Dünya ekonomisinin çarkları KOBİ’lerle dönüyor

Dünya ekonomisinin çarkların KOBİ’ler sayesinde döndüğünü belirten Ortak Akıl Danışmanlık CEO’su Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye’de KOBİ’lerin üretim ve istihdam ambarı olarak istihdamın %71’ini, cironun %44’ünü, üretim değerinin %37,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %35,5’ini tek başına sırtlandığını söyledi. Dr. Yılmaz Sönmez, konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:

“En güncel TÜİK verilerine göre sayıları 3,4 milyonu aşan KOBİ’ler Türkiye’deki tüm girişimlerin %99,7’sini oluşturuyor. KOBİ’ler toplam ihracatımızın %30,4’ünü, ithalatın ise %14,7’sini gerçekleştirirken büyük şirketlerin ihracatı içerisindeki dolaylı paylarını kattığımızda sağlanan katma değer yine oldukça yüksek. KOBİ’lerin ihracatının %90,8’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam AR-GE harcamalarının %27,1’ini KOBİ’ler üstlenmiş durumda. Bununla birlikte KOBİ’lerin %55,9’u düşük, %31’i orta-düşük teknoloji düzeyinde yer alırken, sadece %12,4’ü orta-yüksek ve %0,7’si yüksek teknoloji kapsamında sınıflandırılıyor. KOBİ’lerimizin ciro, katma değer ve teknolojik dönüşümde yaşadığı yapısal sorunlar küresel risklerle birleştiğinde sürdürülebilir büyüme üzerindeki soru işaretlerini artırıyor. Mevcut durumda KOBİ’lerimiz sürdürülebilir büyümenin bayraktarlığını yapabilmesi oldukça zor görünüyor”

Dijital Dönüşüm Şart

Türkiye’deki KOBİ’lerin finansmana erişimden dijitalleşmeye kadar çok sayıda yapısal sorunla mücadele ettiğine dikkat çeken Dr. Yılmaz Sönmez, “KOBİ’lerimizin %59,8’inin 2021 yılında en az bir kez siber ihlal olayı yaşadığını, %46,1’inin bilgi-iletişim uzmanı istihdam ettiğini, %6,2’sinin yapay zekadan faydalandığını ve imalat sanayindeki KOBİ’lerin sadece %21,6’sının endüstriyel robot kullandığını düşündüğümüzde başta dijitalleşme olmak üzere küresel rekabetçilikte KOBİ’lerimizin elinin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

Deprem felaketi yapısal kırgınlıkları artıracak

Deprem felaketinin görünen ve görünmeyen sonuçlarının KOBİ’lerin yapısal kırılganlıklarını daha da artıracağını vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez, “Küresel ticarette %47,3 pay ile en büyük payı olan Avrupa’daki resesyon ile lojistik, tekstil, hazır giyim, tarım ve hayvancılık, mücevher, turizm gibi sektörlerde bölge kaynaklı tedarik zincirlerindeki aksama hatta kopma riskini de göz önünde bulundurduğumuzda KOBİ’ler için korkulu senaryolar kapıyı çalıyor. ‘İşleyen demir’ KOBİ’lerimiz küresel makro-ekonomik peyzaj zorlaştıkça ciddi bir direnç sınavından geçiyor” diye belirtti.

Yapısal sorunlar KOBİ’lerin sürdürülebilirliği için büyük tehdit

Türkiye’deki KOBİ’lerin küresel rekabette söz sahibi olmak ve sürdürülebilir büyüme dinamiklerini yakalamak için yeni yetenekler kazanması gerektiğine değinen Dr. Yılmaz Sönmez, konuyu şu sözlerle açıkladı: “KOBİ’lerin risk algısında tedarik zinciri kesintileri, siber olaylar ve makro-ekonomik gelişmelerden endişeli olduğu görülüyor. Allianz Risk Barometresi’ne göre dünyada 2023 yılı itibariyle orta ölçekli firmalar için en önemli risklerin başında %31 ile siber olaylar yer alıyor. Ardından %28 ile makro-ekonomik gelişmeler, %23 ile enerji krizi geliyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin yapısal sorunlarını düşündüğümüzde tablo bizim için biraz daha karamsar” dedi.

KOBİ’ler için yol haritası

Dr. Yılmaz Sönmez, KOBİ’leri krizlere karşı daha dirençli hale getirerek başarıya taşıyacak faktörleri şöyle sıraladı: “Fiziksel ve dijital varlıkları güvenceye alınması, tedarik alternatiflerini çeşitlendirilmesiyle tedarik süreçlerindeki kesintilerin önüne geçilebilir. Dijital ekonominin aktörleri arasına katılarak dijital uçurumun kapatılması küresel rekabete güç kazandırır. İç ve dış siber tehditlere karşı “asla rehavete kapılmayan ve sürekli doğrulayan” işletmeler yaratılmasıyla siber güvenlik bir tehdit olmaktan çıkar. Bunun için e-ticaretten bulut teknolojilere kadar tüm unsurları kapsayacak dijitalleşme senaryoları hazırlayarak entegre dijitalleşme benimsenmeli. Öte yandan aniden gelebilecek krizlere karşı mücadele edebilmek için daha fazla çeviklik elde etmek gerekiyor. İstihdamın başını çeken KOBİ’lerin istihdamda bir cazibe merkezine dönüşmesinin yolu genç yeteneklerin beklentisine uygun işyerleri inşa etmekten geçiyor. Bunun için de gençlerle empati kurulmalı!”

Haberin Devamı

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler

Copyright © 2011-2019 Moneta Tanıtım Organizasyon Reklamcılık Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. - Canan Business Küçükbakkalköy Mah. Kocasinan Cad. Selvili Sokak No:4 Kat:12 Daire:78 Ataşehir İstanbul - T:0850 885 05 01 - info@monetatanitim.com