Connect with us

GIDA & İÇECEK

Bayram şekeri 500 milyon TL ciroya ulaşıyor,Batı çikolatayı, Doğu ise şekeri tercih ediyor

Published

on

 

Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı HidayetKadiroğlu, bayramlarda hediyelik olarak Batı’nın çikolatayı, Doğu’nun ise şekeri tercih ettiğini söyledi. Kadiroğlu, “Bayramlarda hediyelik ürünlerin toplam büyüklüğü 500 milyon TL’yi buluyor. Hal böyle olunca sektör 1 yıllık ciro-hacim büyüklüğünü 1 ayda yakalıyor” dedi.

Şeker Bayramı’na sayılı günler kalması nedeniyle şekerleme sektöründe hareketli günler yaşanıyor. Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı Hidayet Kadiroğlu, bayram öncesi satışlarla ilgili ve Türk halkının bayramlardaki şekerleme ürünleri tercihleriyle ilgili bilgiler paylaştı.

Batı’da çikolata, Doğu’da şeker

Şekerleme ürünlerinin bayramlarda farklı tercihlere göre satış performansı gerçekleştirdiğini söyleyen HidayetKadiroğlu konuyla ilgili şu bilgileri verdi: Hediyelik ürünlerin yüzde 90’a yakını bayramlarda tüketiliyor. Hediyelik grubundaki tüketimin üçte biri ise sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gerçekleşiyor. Çünkü bu bölgelerimizde geniş aile yapıları var ve geleneksel bağlar hâlâ kuvvetli. Bayramlarda karşılıklı ziyaretler gerçekleşiyor ve hediyeler takdim ediliyor. Hediyeler de doğal olarak şekerleme oluyor. Batı illerinde tercih çikolata olurken doğuya doğru talep şekere dönüyor. Bunun birinci nedeni elbette fiyatlar, çünkü çikolata daha pahalı. Şekerin kilogram fiyatı çikolataya göre daha uygun olduğu için talep görüyor. Diğer bir neden de kültür. Şekerlemenin ülkemizdeki tarihi çikolataya göre çok daha eski. Hatta şeker türkülerimize dahi girmiş durumda.”

Şekerlemede bayram bereketi

Bayramda hediyelik şekerleme sektörünün büyüklüğünün 500 milyon TL’ye yaklaştığına dikkat çeken Kadiroğlu, “Çikolata ve şekerleme sektörünün bayram dönemindeki tonaj büyüklüğü ise 40-45 bin ton seviyelerinde. Buna göre sektör bir yıldaki ciro-hacim büyüklüğünü 1 ayda, Ramazan’da gerçekleştiriyor. Dolayısıyla ramazan sadece manevi olarak değil, bereketiyle maddi-ekonomik açıdan da 11 ayın sultanı” dedi.

Bayramın yaz aylarına denk gelmesinin şeker satışlarının artmasına vesile olduğunu söyleyen HidayetKadiroğlu, “Bayramların yaza gelmesi şeker lehine katkı sağladı. Sıcak havalarda formu bozmadan çikolatayı sevk ve idare zorlaşıyor. Bu yüzden şeker tercih ediliyor” şeklinde konuştu.

Lokum yeniden atağa geçti

Türk halkının bayramlardaki hediyelik şekerleme ürünlerine de değinen Şekerli Mamuller Tanıtım Grubu Başkanı, “Açıkçası çikolata ülkemizde henüz üretilmiyorken, lokum vardı. Özellikle 1950’lerden sonra çikolatanın Türkiye’de üretim kapasitesinin artışına paralel olarak lokumda oransal bir gerileme olmuştu.Çikolatanın payı hediyelikte yüzde 65’lere kadar çıktı.Ancak son yıllarda lokumda yapılan inovasyonlar bu kategoriyi tekrar hareketlendirdi. Yenilikçi lokumlar sadece Türkiye’de değil, dünyada da tercih edilmeyebaşladı. Dolayısıyla kategorilerde dengeler yeniden oluşuyor. Önümüzdeki yıllarda durum daha da netleşecektir” dedi.

Şekerlemenin lokomotifi ‘Ortadirek’

Bayramların şekerleme sektörü için en önemli dönem olduğunu ifade eden Kadiroğlu şöyle devam etti: “Sektör her yıl genel ekonominin de üzerinde büyüyor. Bunda ihracattaki dinamizmin de etkisi var. Türkiye’de yaşanan bayramlarda ziyaretler ve gelenekler zayıfladıkça doğal olarak hediyeleşme kültürü de olumsuz etkileniyor.Yaza denk gelen bayramlar nedeniyle farklı bölge, gelir ve yaş gruplarında farklı tercihler ortaya çıkıyor. Orta gelire sahip orta yaş grubunda memleket ve aile bağları belirleyici oluyor. Ortadirek diye de tanımlanan bu kesim bayramı memleket ziyareti olarak değerlendiriyor. Giderken hediyesini de götürüyor. Hediyelik tüketiminin üçte birinin Anadolu’da olması da bunu doğruluyor.Özellikle yeni nesil ise yaz bayramını bir tatil fırsatı olarak görebiliyor. Tatile giden de bayram ziyareti ve hediyeleşme gibi gelenekleri gerçekleştiremiyor. Toplu bayramlaşmaların yerini bireysel yaşam şekilleri alıyor.Bu bayramda bunu daha net görebileceğiz.”

Merdiven altı üretimin, vatandaşların bilinçlenmesiyle neredeyse sonlandığına dikkati çeken HidayetKadiroğlu, “Merdiven altı üretime yönelik sektör ve ilgili kamu kurumları yıllardır büyük mücadele verdi. Ancak buradaki asıl belirleyici olan tüketici bilinci. Gelir seviyesi yükseldikçe ve tüketici bilinci arttıkça merdiven altı üretimine alan daraldı. Perakende sektörünün modern kanallar şeklinde daha organize hale gelmesi de merdiven altı üretimi sınırladı. Markalı ürünlere talep her geçen gün artıyor” dedi.

Damakların tadı, cari açığın ilacı

 Hidayet Kadiroğlu, damakların tadı şekerleme sektörünün yüzde 80’e yakın yerli girdi oranıyla cari açığın da ilacı olduğunu vurguladı. Yıl sonu ihracat hedeflerinin 3 milyar dolar olduğu bilgisini veren Kadiroğlu, şöyle devam etti: “İlk 6 ayı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 büyümeyle kapatan sektörün yıl sonu ihracat hedefi 3 milyar dolar.Ar-Ge ve inovasyona yaptığı yatırımlarla Türkiye ekonomisi yıllık büyümesini 3’e katlayan sektör, dünyada takip ve taklit edilen konumuna yükseldi. Türkiye ihraç ürünleri kg/$ değeri 1,5 $ düzeyinde iken şekerleme sektörünün kg/$ değeri 3 $ seviyelerine, yani Türkiye genelinin 2 katına çıkmış durumda. Yüzde 80’e yakın yerli girdi hammadde ile üretim yapan sektör, aynı zamanda cari açığın ilacı… Ürettiği katma değer ile Türkiye’nin en önde gelen sektörlerinden olan şekerleme,  son dönemlerde başlıca ihracat pazarlarındaki karışıklıklara rağmen Pazar çeşitlendirme metoduyla ivme kaybetmeden yoluna devam ediyor. Bu anlamda özellikle Güney Amerika, Uzakdoğu ve Afrika başlıca odaklandığımız bölgeler.”

 

 

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GIDA & İÇECEK

Pınar Süt’te Hedef 2050’de Karbon – Nötr Olmak

Published

on

By

Sahip olduğu 3 fabrikasıyla günlük 3 milyon litre çiğ süt işleme kapasitesi olan ve 500 bin kişilik bir ekosistem oluşturan Pınar Süt, 2050 yılında Karbon – Nötr olmayı hedefliyor.

Türkiye ve Ortadoğu’nun en modern süt ve süt ürünleri üretim tesisi olarak 1973 yılında İzmir’de kurulan, ardından Eskişehir ve Şanlıurfa’daki fabrikalarıyla üretim ağını genişleten Pınar Süt, 20 binden fazla süt üreticisiyle çalışarak günlük 3 milyon litre çiğ süt kapasitesi ile yaklaşık 111 bin metrekare kapalı alanda üretim yapıyor. Pınar Süt, sürdürülebilirliği iş süreçlerinin temelinde tutarak oluşturduğu ekosistemin çevreci ve geleceği önemseyen bir vizyonla devamlılığını sağlıyor.

“Sürdürülebilirlik Odaklı Çalışıyor”

Pınar Süt’ün 48 yıl önce toplumsal katkı modeli üzerine inşa edildiğini, günümüzdeyse mevcut ekosistemin Türkiye için önemli bir sürdürülebilirlik örneği olduğunun altını çizen Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kurulduğumuz ilk günkü gibi bugün de iş süreçlerimizin merkezinde sürdürülebilirlik yer alarak çalışıyoruz. Bunun için ürün yelpazemizin gelişimine katkı sağlarken bir yanda da kullandığımız ambalajlardaki plastiklerin azaltılmasından doğada çözünebilir ve geri dönüştürülebilir ambalajlara kadar çevremiz adına birçok çalışma gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede 2010 yılından bu yana operasyonlarımızdaki karbon ve su ayak izimizi azaltmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ile CDP (Carbon Disclosure Project–Karbon Saydamlık Projesi) Su Programı’nda Türkiye’deki şirketler içerisinde en başarılı grupta yer alarak ‘A-‘ derecelendirme notunu aldık. İzmir, Eskişehir ve Şanlıurfa’daki fabrikalarımızda Sıfır Atık Projesi’ni hayata geçirerek Sıfır Atık Sertifikası almaya hak kazandık.

“2030 ve 2050 Hedeflerini Belirledik”

“Dünyamızın ve toplumların sürdürülebilirliğini önemsiyoruz. Bunun için de 2050 yılında Karbon Nötr olmayı hedefliyoruz” diyen İdil Yiğitbaşı; “Öncelikle yatırımına devam ettiğimiz ve 2022 yılında tamamlanacak olan biyogaz tesisimizin de devreye girmesiyle birlikte önümüzdeki süreçte karbon emisyon oranımızı yüzde 15 azaltmayı hedefliyoruz. Bundan birkaç yıl sonra, yani 2030 yılında karbon ayak izimizi yüzde 25, su kullanımımızı yüzde 10, plastik kullanımımızı yüzde 10 ve atık oranımızı da yüzde 20 azaltmış olmak istiyoruz” dedi.

“Bilinçlendirme Faaliyetleri ve Eğitimlere Devam Ediyoruz”

Pınar Süt olarak kuruldukları günden bu yana sütün kalitesini artırmak için üreticilere yönelik eğitimler düzenlediklerini aktaran İdil Yiğitbaşı, şunları söyledi: “Uzun yıllardır devam eden eğitim çalışmalarımızı artık Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde projesi ile devam ettiriyoruz. Şimdiye kadar 13 farklı ilde 8 binin üzerinde üreticiye hayvan sağlığı, hayvan besleme ve hijyen eğitimleri verdik ve aynı zamanda İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile “Genç Çiftçi Mesleki ve Bireysel Kapasite Gelişimi Programı” projesini başlattık. Bunu yanı sıra Pınar Enstitüsü tarafından sağlıklı nesiller yetiştirilmesi hedefiyle hayata geçirilen “Eğlenerek Hareket Edelim Sağlıklı Beslenelim” projesi de Türkiye geneline yaygınlaştırılırken Eğitimcinin Eğitimi etkinlikleri kapsamında okul öncesi dönem çocuklarında beslenme konulu eğitim ile 2016 yılından bu yana 13 ilde, 615 anaokulu öğretmeni aracılığıyla 16 bin çocuğa ulaştık” dedi.

“Spor ve Sanatta da Sürdürülebilirlik Odağımızda”

Pınar Süt olarak toplumumuzun eğitim, kültür, sanat ve spor alanlarında sosyal gelişimini desteklemeye devam ediyoruz” diyen Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, değerlendirmelerini şöyle sonlandırdı: “Tam 40 yıldır düzenlediğimiz Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması ile çocuklarımızın hayallerine ortak oluyoruz. 41. Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması’nın konusunu çocukların farkındalık seviyelerini de artırmak amacıyla sürdürülebilirlik ekseninde ‘Benim Gözümden Dünya’ olarak belirledik. Böylelikle çocuklarımıza ‘Gelecek için harekete geç, hayalindeki dünyayı resmet” diyoruz. Yine 34 yıldır Türkiye’nin her köşesini dolaşan Pınar Çocuk Tiyatrosu ile 3 milyondan fazla çocuğu tiyatro ile buluşturduk. Spor, önemsediğimiz bir diğer alan… Kurulduğumuz yıldan bu yana basketbola destek oluyoruz. Pınar Karşıyaka Basketbol Takımı’na verdiğimiz destek ile şimdiye kadar altyapıda 25 binden fazla çocuğun yetişmesine katkı sağladık.”

Continue Reading

GIDA & İÇECEK

Eriş Un 40’ıncı yılında perakende pazarına giriyor

Published

on

By

Türkiye’nin en büyük un üreticilerinden Erişler Gıda, 40’ıncı yılında profesyonel pazardaki deneyimini Eriş Un ile perakende alanına taşıyor. Eriş Un, perakende de 2015 yılında ilk 3 marka arasında olmayı hedefliyor

Dünyanın yaklaşık 50 ülkesine 2013 yılında 240 bin ton un ihracatı yaparak ülke ekonomisi için katma değer oluşturan Erişler Gıda, Eriş Un markası ile perakende pazarına giriyor. Un imalatına 1974 yılında başlayan Erişler Gıda, 40’ıncı yılında çok amaçlı buğday unu ve baklavalık – böreklik buğday ununu nihai tüketiciyle buluşturuyor.

 ErisUn_BaklavalikBoreklikUn

Perakende un pazarının en büyük markalarından biri olmayı hedefleyen Eriş Un, 1 kg, 2 kg, 5 kg, 10 kg ve 25 kg’lık ambalajlar ile tüketicilerin her ihtiyacına uygun ürün alternatifleriyle pazardaki yerini alıyor. Türkiye genelindeki ulusal ve yerel zincirlerde satışa sunulan Eriş Un, yenilikçi ambalajlarıyla da dikkat çekiyor.

Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Abdullah Eriş, Eriş Un’un perakende açılımıyla ilgili şunları söyledi: “Erişler Gıda olarak un alanında güçlü bir birikimimiz var. Türkiye’nin en zengin buğday karışımına sahip markasıyız. 1974 yılından bu güne kazandığımız bilgi birikimini ve 5 üretim tesisimiz ile profesyonel pazarda yakaladığımız başarıyı şimdi perakende alanına taşımaya hazırlanıyoruz. 2015 yılında  ulusal ölçekte dağıtım yapan ilk 3 marka içinde olmayı hedefliyoruz. İlk olarak iki ürünümüzle perakende alanında olacağız; ancak çok yakında tam buğday unu başta olmak üzere farklı un çeşitlerimizi de piyasaya sunmayı planlıyoruz. ”

Eriş Un’un toptan alanındaki başarılarından da bahseden Abdullah Eriş, 2013 yılında yaklaşık 50 ülkeye 240 bin ton un ihracatı yaptıklarını belirtti. Türkiye’nin un ihracatının yüzde 12’sini Erişler Gıda olarak gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Abdullah Eriş, sözlerine şöyle devam etti; “100 milyon doları aşan ihracat rakamlarımızla ülke ekonomisi için her yıl artan oranda katma değer oluşturan bir grubuz. Türkiye’nin en çok ihracat yapan ilk 100 firması arasındaki yerimizi de her yıl üst basamaklara taşıyoruz. 2023 yılındaki hedefimiz ise; 250 milyon dolarlık ihracat girdisi oluşturmak.”

Erişler Gıda Hakkında:

Erişler Gıda’nın kökleri, 1920 yılında Ordu/Fatsa’da başlanan zahire ticaretine dayanır. II.Dünya Savaşı’ndan hemen sonra 1946 yılında Ali Eriş, babasından edindiği ticaret tecrübesiyle 1950 yılında öncelikle fındık ihracatına başlamıştır. 1974 yılına gelindiğinde ilk un değirmeni yatırımı gerçekleştirilerek un imalatı yapılmıştır. Anadolu’da küçük bir ticarethane olarak yola çıkan Erişler Gıda, bugün dünyanın yaklaşık 50 ülkesine 2013 yılında 240 bin ton un ihracatı yapan, 100 milyon doları aşan ihracat rakamlarıyla ülke ekonomisi için katma değer oluşturan bir gruba dönüştü. Erişler Gıda bünyesindeki şirketlerde 400’ü aşkın çalışan istihdam ediliyor.

Erişler Gıda’nın altında toptan ve perakende grupları bulunmaktadır. Toptan üretimin altında Eriş Un alt markalarıyla birlikte yer almaktadır. Perakende grubunun altında ise Eriş Un ve Özde markaları bulunmaktadır. Özde markası altında piyasaya ilk olarak NUDO kıvırcık erişte sunulmuştur.

Continue Reading

Alkolsüz İçecek

Coca-Cola Türkiye’den önemli açıklama

Published

on

By

Kamuoyu Bilgilendirme

Son günlerde çeşitli platformlarda Coca-Cola’ya yönelik asılsız iddiaların gündeme getirildiğini üzülerek izliyoruz.

Coca-Cola şirketi, 128 yıl önce ABD’de kurulmuş olan, % 100’ü halka açık uluslararası bir şirket konumundadır ve dünya coğrafyasında çok çeşitli ekonomik, siyasi ve dini rejimlerden oluşan birbirinden farklı 206 ülkede faaliyetlerini yürütmektedir. Şirketimizin herhangi bir ülkeyi, hükümeti, herhangi bir ülkenin politikalarını, siyasi ya da dini inancı desteklemesi söz konusu değildir. Bu çerçevede Coca-Cola’nın gelirinin İsrail’e aktarıldığı iddiası da tamamen gerçek dışıdır.

Coca-Cola Filistin’deki 3. en büyük işveren, 5. en büyük yatırımcıdır.

  • · Coca-Cola şirketi 1998 yılından bu yana Filistin’de faaliyet göstermektedir.
  • · Coca-Cola’nın Filistin’de 3 fabrikası, biri Gazze’de olmak üzere 7 satış ve dağıtım merkezi bulunmaktadır.
  • · Coca-Cola, 350 Filistinliye iş olanağı sağlamakta, Coca-Cola faaliyetleriyle ilişkili yan sektörlerden ise 3,500 aile geçimini sağlamaktadır.

Türkiye’de de doğrudan 3 bin dolaylı olarak 30 bin kişiye istihdam sağlayan Coca-Cola olarak, 50 yıldır Türkiye’de ekonomiye güç vermek üzere faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.

Coca-Cola’ya yönelik son günlerdeki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu kamuoyuna duyurulur.

Saygılarımızla,

Coca-Cola Türkiye

 

Continue Reading

Yorumlar

  • {{{ review.rating_post_title }}}
    User Avatar
    {{{ review.rating_title }}}

    {{{review.rating_comment | sstr | nl2br}}}

    Show

Trendler